Bu Blogda Ara

27 Haziran 2019 Perşembe




Şili Tarihi
İLK YERLİ HALKTAN GÜNÜMÜZE KADAR ŞİLİ TARİHİ


İLK YERLİ HALK
r5
Chili,yani Şili,”Dünyanın bittiği yer” ya da Aymará yerlilerinin diline göre denizin başladığı yerdir.Şişi kelimesinin kökenini açıklığa kavuşturan muhtemel bazı kelimelerin şiirsel bir şekilde açıkladığı bu coğrafi mekanın sınırları içersinde çeşitli ırklar karışarak gelişmiş,adetleri ve gelenekleri bu ortamda sürekli iç içe yaşamanın bir sonucu olarak ortaya çıkmışlardır.
Geçimini denizden kazananlar ülkenin kıyılarında yaşıyorlardı.Kuzeyde changolar vardı.Güneyde ise güneyin soğuk sularının balıkçıları: chono,alacalufe ve yaganlar bulunmaktaydı.
r4
Tarımla uğraşan topluluklar İnka imparatorluğu ile yakınlıklarına bağlı olarak az yada çok kalkınmışlardı.Tıpkı Atacamenólar ve Diaguitalar da olduğu gibi tarım tekniğinde teras sistemleri sayesinde önemli gelişmeler elde etmişlerdOrta ve güney kesimlerde Picunche,Huilliche ve Cuncolar hububat ve baklagiller elde etmek amacıyla toprağı işliyorlardı.Bu grubun en kalabalık ve en yayılmış ırkı Mapuchelerdi.mapuche
Mapuche kelimesinin anlamı”toprağın insanı”demektir.Ayrıca Mapucheler de tıpkı bu kelimenin anlamına uygun olarak yaşamlarını hayvancılık ve tarımla idame ettiren yerleşik bir toplumdu.Diğer İspanyol dönemi öncesi toplumlar kadar ilerleme kaydetmemiş olmalarına rağmen ayin ve inanışlarında bugüne kadar zengin bir çeşitlilik göstermişlerdir.Bu yerlilerin savaşçı ruhu bazı şairlerde hayranlık yaratmış,nitekim İspanyol şairi Alonso de Ercilla y Zuñiga,XVI.yy’da yayınladığı “Araucana” adlı epik şiirinde(destan) onların kahramanlıklarından,örf ve adetlerinden bahsetmiştir..


BULUŞMA
And Dağlarındaki zorlu bir yolculuğun ardından_Per’yu ilk fethedenler arasında yer alan_Diego de Almagro 1536 yılı Mart ayının son günlerinde Şili Copiapó Vadisi’ne ulaşmış ve oradan Aconcagua ve Maipo vadilerine varana dek bölgeyi dolaşmıştır.Her ne kadar Almagro Şili kaşifi olarak kabul edilse de Portekizli denizci Hernando de Macellan 1520 yılında,adını verdiği Büyük Okyanus ile Atlas Okyanusu arasındaki geçiti bulmuştur.Aslında O,ülkenin en güneyinde yer alan,sonraları onun anısına Macellan* adı verilmiş olan boğazı keşfetmiştir.
Başlangışta Pizarro ve Almagro arasındaki uzlaşmazlıklar,Yeni Toledo diye tanınan yeni toprakların iskanının Asilzade Pedro de Valdivia tarafından gerçekleştirilmesine olanak sağlamıştır.12 Şubat 1541’de Mapocho Vadisinde,Santiago del Nuevo Extremo adıyla şehri kurmuş ve o günden itibaren,ülkenin bugünkü başkenti gelişerek adını korumuştur.r2
O yıllarda bu topraklardaki İspanyolların ilerlemesini güçleştiren bir takım engeller ortaya çıkmıştır.Çeşitli entrikalar,ilk yerli saldırıları,İspanyol nüfusun az olması,Peru’daki fatihler arasında çıkan iç çatışmaların uzun sürmesi bunlardan en önemlileridir.Buna rağmen Pedro de Valdivia,büyük bir azimle ülkenin kuzey ve güneyine doğru yavaş yavaş şehirler kurarak ilerlemiştir.1544 ve 1553 yılları arasında,sonraları birçok bakımdan önemli şehirlerin çekirdeğini oluşturacak en az 7 tane yerleşim yeri kurmuştur.
VValdiviaaldivia’nın başlattığı bu ilk hareket;Mapuche halkının İspanyol ve Criollo varlığına karşı sürekli bir direniş göstermesine rağmen,sonraki yıllarda hatta XIX.yy’a girene dek halefleri tarafından büyük bir kararlılıkla devam ettirilmiştir.Aynı zamanda barış adına yapılan ortak çabaların bir sonucu olarak ilan edilen ateşkes dönemleri ilişkilerin dönüm noktaları olarak tarihe geçmiştir.
Genel olarak XVII.yy keşiflere ve nüfusun yayılmasına olanak sağlamıştır.XVIII.yy’da ise ekonomik gelişmelerde önemli bir artış baş göstermiştir.Bu yüzyıldaki ekonomik gelişmeler;XIX.yy’da ortaya çıkan ve oluşan politik sınıf ile tamamlanan süreç,geleceğin Şili’sinin,Cumhuriyet olarak doğuşunun temelini atmıştır.


DEĞİŞİM DÖNEMİ
XVIII.yüzyılın sonlarına doğru,tüm dünyada,yaklaşan yeni bin yılda belirgin olacak bir dizi olay meydana gelmiş,Şili toplumunun bir kesimi de,Aydınlnma fikirlerinin etkilerine ya da Amerika Birleşik Devletleri’nde bağımsızlığın ilan edilişi(4.7.1776) gibi olaylara kayıtsız kalamamıştır.O dönemin tarihsel gerçekliği,gözle görülür değişimlere dayalı olduğundan;Şili’de bu durum,18 Eylül 1810’da,Santiago’da,açık bir şehir meclisinde ilk hükümet meclisinin kurulması şeklinde gerçekleşmiştir.
Bu olay;Hükümet meclisinin üyelerinin”kanlarının son damlasına kadar bu krallığı savunacaklarını” ve “Kral VII.Fernando adına bu krallığın muhafaza edilmesi gerektiğini” beyan etmeleri ile İspanyol Monarşisini karşılarına almadan,ülkenin kendi hükümetini ilan etmesi anlamına geliyordu.
4 Temmuz 1811’de ilk Millet Meclisi kurulmuştur.Bir süre sonra,bir dizi olaylar zinciri,bir asker olan José Miguel Carrera’nın,iktidarın başına geçmesine ve 1811-1813 yılları arasında ülkeyi yönetmesine yol açacaktır.Bundan dolayı Peru Kral naibi Fernando de Abascal,Şili sömürge düzeninin dışına çıkılmış olmasından dolayı,Santiago üzerine 2000 askerden oluşan bir ordu yollanmasını emretmiştir.Bu olayla birlikte savaşlarla dolu ve Reconquista(Yeniden Fetih)evresi olarak bilinen(1814-1817)bir dönem başlayacaktır.
r31817 yılında General Bernardo O’Higgins’in şehir meclisinde yeniden “Üstün Milli Başkan” oalarak seçilmesine kadar devam eden savaşlar,aslında eski düzenin yeniden oluşturulma çabalarının beraberinde getirdiği bir durumdu. 12 Şubat 1818’de,O’Higgins Şili’nin bağımsızlığını ilan etmiştir.
Sonraları,yeni Cumhuriyetin gelişimi her kurumun başlangıçtaki doğal dalgalanmaları ile devam eder ancak ilk anlardan itibarebn,Ülkenin kültürel gelişimine öncelik verilmiştir.1843’te kurulan Şili Üniversitesi rektörlüğüne Güney Amerika’nın o yıllardaki en önemli aydınlarından biri olan,Venezüellalı Andrés Bello getirilir.Daha sonra 1888’de Şili Katolik Üniversitesi de kurulacaktır.
19.yüzyılın 30’lu yıllarından itibaren yüzyılın sonlarına kadar,muhafazakarlar ve liberallerin sırayla iktidara gelmeleriyle hükümetler birbiri ardınca değişir.Altyapı konusunda demiryolları,liman ve yol yapımları ile önemli ilerlemeler kaydedilir.Ekonomi,buğday,gümüş,bakır,güherçile gibi tarımsal ve madeni ürünlerin işletilmesi sayesinde büyümektedir.1828 ve 1833 Anayasalarının düzenlenmesiyle 19.yy’ın sonlarına doğru,Şili oturmuş bir anayasal düzeni olan bir ülke olarak karşımıza çıkar.
20.YÜZYIL
Yeni yüzyılın başlarında dünyada gelişen birtakım olayların etkisiyle Şili toplumu bir kez daha kötü değişimler yaşamıştır.Sanayinin gelişmesi,bir orta sınıfın ve işçi gruplarının ortaya çıkışı ülkenin siyası haritasını yeniden biçimlendirmiştir.1920’de,Arturo Alessandri’nin Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinden sonra çeşitli politik gruplar arasında kutuplaşmaların ortaya çıkmasına rağmen,Alessandri plebisit yoluyla Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesine imkan sağlayan bir anayasa hazırlamayı başardı.
Bununla beraber giderek artmakta olan gerginlik ve sonraki yıllarda zaman zaman da anarşik olaylar şeklinde tezahür eden sosyal çalkantılar eksik olmayacaktır.Alessandri’nin ,tekrar görevi devralması(1932-1938) ile günümüze kadar muhafaza edilen Cumhurbaşkanlığı sistemi sayesinde tekrar normal hukuk düzenini sağlamak mümkün olmuştur.
Kültürel dünyada,politik ve sosyal çatışmalardan uzak,1920 ve 1938 yılları arasında ilk yayınlanan yazarlardan yeni bir kuşak oluşmuştur.Bunlar arasında;Pablo Neruda,Gabriela Mistral,Vicente Huidobro gibi şairler ve Eduardo Barrios,González Vera,Pedro Prado,Manuel Rojas ve Maria Luisa Bombal gibi romancıları saymak mümkündür.
Dünyadaki ekonomik krizin ardından,ithalatın yerini alacak yeni endüstri sahalarının yaratılması ile Şili ekonomisi yavaş yavaş kendini toparlamaya başlar.Bu durum okul,yol,köprü,demiryolları gibi çeşitli kamu yapılarının inşa edilmesine yardımcı olur.
Bu esnada,Radikal,Demokrat ile,Sosyalist,Komünist ve Merkez İşçi partilerinden oluşan Halk Cephesi(Frente Popular)tarafından desteklenen Radikal Parti(Partido Radical) iktidara gelir.Salvador Allende
1938 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimiyle Radikal Cumhurbaşkanları serisi başlar.
Sırasıyla
Pedro Aguirre Cerda(1938-1941),
Juan Antonio Rios(1942-1946),
Gabriel Gonzáles Videla(1946-1952).
Bu hükümetlerin ortak noktası eğitim,zirai politikanın geliştirilmesi,sanayi sektörünün büyümesi üzerinedir.
Sonraları Carlos Ibánez del Campo(1927-1931 yılları arasında ülkeyi yönetmiştir)ve Jorge Alessandri gibi Cumhurbaşkanları bu istikrar dönemini sürdürmüşler fakat her ikisi de bağımsız şahsiyetler olduklarından politik bir parti taraftarlığından uzak kalmışlardır.Cumhurbaşkanı Ibánez del Campo,önemli finans kurumlarının temelini atmış,Alessandri ise bayındırlık alanında çalışmalar yapmış ve enflasyonla savaşmıştır.
1964’de Eduardo Frei Montalva,Hıristiyan Demokrat Partisinden Cumhurbaşkanı seçilir.Kendisinin gerçekleştirdiği çalışmalar şu şekilde özetlenebilir;Toprak mülkiyeti hakları üzerine anayasal reformlar gerçekleştirmiş,Tarım reformunu teşvik etmiş,ülkede eğitimi düzenlemek ve eğitim çalışmalarını artırmak için bir dizi düzenleme yapmıştır.
1970’de radikaller,komünistler,sosyalistler,MAPU ve sol Hıristiyan Partilerden oluşan Halk Cephesi(Unidada Popular),tarafından desteklenen sosyalist Salvador Allende Devlet Başkanı seçilir.Allende hükümetinin ülkede derin bir sosyal ve siyasi içerikli kutuplaşmaları beraberinde getirmesine rağmen bakır madenlerinin kamulaştırılması,tarım reformunun genişletilmesi gibi önemli icraatlar gerçekleştirebilmiştir.
General Agusto Pinochet1973’de Silahlı kuvvetler-anayasal ve politik kısıtlamalar getirip-bir askeri cunta ile fiilen hükümete el koyar.Bu cunta sonraları General Augusto Pinochet’in devlet başkanı olarak iktidara gelmesine yol açacaktır.O’nun,iktidarda olduğu dönemde neoliberal bir ekonomi politikası uygulanmıştır.
80’li yılların sonlarına doğru General Augusto Pinochet’nin 17 yıl süren hükümetinin son dönemlerinde 1980 anayasasına dayanarak mevcut Pinochet hükümetine karşı “Hayır” cevabı ile çeşitli partilerin koalisyonunun galip çıkacağı bir halk oylaması yapılır.Aynı çatı altında birleşmiş Hıristiyan Demokrat Parti(PDC),Sosyalist Parti(PS),Sosyal radikal demokrat Parti(PRSD),Demokrasi Partisi(PPD) ve Merkezi İttifak(PAC) Partileri,sonraları Demokrasi Koalisyonu(Concertación por la Democracia) adlı birliğe dönüşecektir.
Demokratik sistemin yeniden oturtulmasının ardından kurulan Patricio Aylwin Azocar’ın başkanlığında ki(PDC) ilk hükümet,sağlık ve eğitim hususlarında iyileştirme ve yoksulluk oranını düşürme konusunda önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir. Patricio Aylwin Azocar
gibi halefi de Demokrasi Koalisyonu(Concertación por la Democracia)tarafından desteklenmiştir.

1994 yılından itibaren Eduardo Frei Ruiz-Tagle(PDC) Cumhurbaşkanlığı görevine getirilmiştir.Dünyanın çeşitli ülkeleri ile yapılan ikili ve çok taraflı anlaşmalar konusunda ilerleme kaydetmiş,ayrıca yeni eğitim reformu için bir teşvik hareketi başlatmış olması gerçekleştirmiş olduğu icraatların önemli bir kısmını oluşturmaktadır.Görevinin sona erdiği 2000 yılı Mart ayına kadar altyapı çalışmaları konusunda çeşitli başarılara imza atmıştır.
Ricardo Logos Escobar, Demokrasi Koalisyonu(Concertación por la Democracia)’nun üçüncü Cumhurbaşkanı olarak 11 Mart 2000 tarihinde göreve gelmiştir.Göreve başladığı ilk anlardan itibaren yaptığı icraatlara damgasını vurmuştur.Hükümeti;Ülkenin kalkınması ve dünya ile entegrasyonu sağlamak adına Avrupa Birliği,Amerika Birleşik Devletleri,Çin Halk Cumhuriyeti ve Kore ile Serbest Ticaret Antlaşmaları’nın imzalanması,karayolları şebekesinin iyileştirilmesi,”8 yıllık zorunlu eğitime,lise öğretimini de ekleyerek 12 yıllık eğitim mecburiyeti getirilmesi”için eğitim reformu,yasama ve sağlık reformları,sosyal entegrasyon projelerini hayata geçirme,işsizlik sigortasının yapılması,Milli Kültür ve Sanat Konseyi gibi merkezi bir kültür kurumunun oluşturulması çalışmalarını gerçekleştirmiştir.
11 Mart 2006 tarihinde,Şili Cumhuriyeti’nde ilk defa bir bayan Cumhurbaşkanı göreve gelir.r1
Doktor Michelle Bachelet Jeria.Göreve gelir gelmez ilk olarak ülkenin karşı karşıya kaldığı acil çözüm bekleyen sorunlar için 40 maddelik bir önlem paketi hazırlar.Yeni Devlet Başkanı’nın yaptığı ilk ulusa seslenişinde;yeni bir Emeklilik ve Sosyal Sigorta sistemi kurulması,okul öncesi eğitim reformu,şehirlerde yaşam kalitesini iyileştirme,yenileme çalışmalarının hazırlanarak başlatılması gibi hükümetinin 4 büyük icraat gerçekleştireceğini ilan etmiştir.Ayrıca hükümetinin simgelediği ülke vizyonunu;modern,gelişmiş,dayanışmaya inanan,entegre olmuş,birlik içinde yaşayan,ayrımcılığın olmadığı,yurttaşlarını öncelikli olarak düşünen,özgürlükleri ve her bireyin insan haklarını kabul eden bir Şili ile 2010 yılına ulaşmak olduğunu açıklamıştır.

*Macellan Boğazı, Güney Amerika'nın en güneyinde Atlas Okyanusu'nu Büyük Okanus'una bağlayan boğaz. Ana kıta ile Tierra el Fuego Takımadaları'nı ayırır. Bu takımadalar, Arjantin ve Şli arasında paylaşılmıştır. Macellan Boğazı'nın uzunluğu 686 km, genişliği 4 ila 37 km'dir. Boğaz, 1520 yılında Magellan tarafından keşfedildiği için bu isimle anılmaktadır. Sis ve rüzgâr sebebiyle geçilmesi zordur. Boğaz üzerindeki en büyük liman, Punta Arenas'tır.
Macellan Boğazı, Panama Kanalı'nın inşaasından önce çok büyük öneme sahip olsa da, hâlâ birçok gemi tarafından kullanılır. Fırtınalı güney kuşağında yer alan boğaz, tehlikeli bir su yolu olarak kabul edilir. Su seviyesindeki gelgitten oluşan oluşan farklılıklar, Patagonya'da hüküm süren kuvvetli rüzgârlar, kuvvetli akıntı ve dalgalara yol açar.
Kaynak:Şili Büyükelçiliği Yayını

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...