Bu Blogda Ara

19 Haziran 2019 Çarşamba

TÜRKLERE GÖRE "İNSAN" Altay yaratılış Destanı'nda insanın ve köpeğin yaratılışı

   

             TÜRKLERE GÖRE "İNSAN"

 

        1. "KİŞİOĞLU", ÜÇ KUTSAL VARLIKTAN BİRİ  

Eski Türkler, "İnsanoğlu" na, "Kişioğlu" derlerdi. Türk mitolojisinde, "Kişioğlu, kâinatın üç önemli varlığından biri idi". Göktürk yazıtları şöyle diyordu: "Yukarıda gök, aşağıda yer yaratıldığında, ikisi arasında da kişi oğlu yaratılmış". Bundan da anlaşılıyor ki, "İnsanoğlu", gök ile yer gibi, Tanrının yarattığı büyük varlıklardan biri idi. İslâmiyette de şüphesiz ki, "Âdem Tanrının yarattığı en değerli varlıktı". Kur'an'a göre, "Tanrı insanı, kendi sûretinde yaratmıştı". İnsanoğlu en sonra yaratıldığı için de, bütün varlıkların en olgunu ve aynı zamanda, kâinatın da bir hülâsası gibi idi. En iyisi yine bunu, büyük Türk şairi Seyyid Nesimî'nin şiirlerinden dinleyelim:
 "Hak taâla varlığı Âdemdedir,
 "Ev anındır, ol bu evde demdedir
 "Bilmedi Şeytan bu sırrı gamdedir, 
"Ol sebepten, ta ebed mâtemdir!..." 
   

                      2. ALTAY DESTANLARINDA "İNSAN"

Altay ve Sibirya destanlarında da şeytan, ile insanoğlu, rekabet halinde idiler. Türk mitolojisi adlı eserimizde, bu efsanelerin hepsi bir araya getirilmiştir. Bu destanları şöyle özetleyelim:

                         İNSANIN YARATILIŞI

        Bir insan şekli yapmış Tanrı bir gün çamurdan.
        Demiş ki: "İnsanoğlu, türesin bu hamurdan! 
         Düşünmüş ki ne duyar, ne hisseder bu çamur,
        İnsanoğluna çok var, yetişmez yalnız hamur.
         Demiş: "Uçup çıkayım göklere bir ruh bulayım,
        "Çamura ruh katayım, tam bir Tanrı olayım".
        Tanrı ne yaratsaymış, Şeytan da kıskanırmış,
        Hele fırsat bulsaymış, ne korkar utanırmış.
       Tanrının çıplak tüysüz, bir de köpeği varmış,
      Yabancıya vermez yüz, tepinerek havlarmış,
       Tanır demiş köpeğe: "Eğer Şeytan gelirse, 
      "Sakın aldanmayasın, sana bir şey verirse".
       Bir ruh bulayım diye, Tanrı uzaya çıkmış;
     Tanrı ne yapmış diye, Şeytan ortaya çıkmış.
      Köpek Şeytanı görmüş, korkutarak havlamış,
       Bakıp köpeği süzmüş, güzel sözle tavlamış.
       Demiş: "Ey köpek niçin tüysüzsün sen doğuştan.
       "Titriyor bak hep için, rahatın yok soğuktan;
        "Tanrı'nın İnsan'ına, gel yol ver bir bakayım;
         "Senin tüysüz sırtına, altın tüyler takayım!" 
          Köpek bu söze kanmış, havlamamış Şeytana,
         Şeytan çamuru almış, tükürmüş ilk insana.
         Şeytanın tükrüğüyle, köpek de hep boyanmış,
            Altın tüy buldum sanmış, pis tüylerle donanmış. 
           Tanrı dönünce bakmış, insanı tükrüklerle,
           Köpek de dolaşıyor, gururla pis tüylerle.
            Köpeğe demiş: "Doyma insandan rahat bulma.
            "Nefret etsinler senden, dayaktan eksik olma!"
               Tanrıdan kıllı imiş, atası ilk insanın,
                (Vücudu da kıllıydı, aslında Oğuz-Han'ın).
                Şeytanın tükrüğünü, çevirmiş Tanrı içe,
               " İnsanın iç yüzünü, getirmiş Tanrı dışa.
                  İnsan ölümlü olmuş, içi hastalık dolmuş,
                  Fesat kalbini yolmuş, insan gökten kovulmuş.
                 Güzelmiş dıştan insan, sakın bakıp aldanma!
                  Güdermiş içten Şeytan, sakın aldanıp kanma!    

Şeytanın tükrükleri içinde kalan insanoğlu, hilekâr, yalancı ve kötü olmuş. Gerçi bu yüzden, insanın dışı temiz görünürmüş ama; Şeytanın tükrükleri ile dolu olan içi, fesatla sıvanmış imiş. Tanrı göklerde yaşasın diye yarattığı insanoğlunu, Şeytanın bu hareketi yüzünden beğenmemiş ve yeryüzüne indirmiş demiş ki: "- Git seni gözüm görmesin, git de yeryüzünde yaşa, gerektiği zaman öl ve gerektiği zaman da doğ! Sen gökyüzünde ölümsüz olarak yaşamağa lâyık bir mahlûk değilsin!" insanın içinde kalan şeytanın tükrükleri yüzünden hastalık doğmuş. Bunun için de insanoğlu hastalanır, iyileşir ve ölür olmuş. Anadolu'da şöyle atasözlerine çok rastlanır: "İnsanın alacası içinde, hayvanın alacası ise dışında!" Bizim Anadolu Türkleri böyle derler. Altay efsanelerine göre de, "Köpeğin pislikleri, tüylerinde; insanın ki ise, içinde kalmıştır". 


                      3. "İNSAN", TANRI İLE BERABER


"İnsan ta başlangıçtan beri Tanrı ile beraber yaşıyordu": Altay efsaneleri, birçok bölümlerden meydana gelmişlerdi. Bunların, özellikle baş kısımları, genel olarak orijinal idiler. Sonradan bu efsanelere, birçok yeni bölümler eklenmiş ve yeni kompozisyonlar meydana getirilmişti. Bazılarına göre, "İnsanın kendisi bizzat şeytandan başka birşey değildi". Bu sebeple şeytan insanın, insanda şeytanın zaman zaman yerlerine geçiyorlar ve birbirlerini tamamlıyorlardı. Buna rağmen Altay yaratılış destanlarında, "İnsanla yaratıcı Tanrı, hemen hemen, aynı  zamanda yaşıyorlardı". İnsanoğlu Altay destanlarına göre Tanrı ile beraber idiler. Bu fikir biraz değişik de olsa, "İslâm tasavvufunda" da vardır. Hacı Bektaş'ı Velî'nin kendisi olduğu söylenen Şirî'nin şu nefesinde, bu fikir çok güzel bir şekilde ifade edilmektedir:

          "Cihan varolmadan ketmi ademde, 
          "Hak ile birlikte yektaş idim ben".

Gerçi bu şiir, tasavvuf edebiyatının güzel bir örneğidir. Fakat ne yapalım ki, insanlığın fikirlerinde de benzeşen ve yakınlaşan birçok noktalar vardı.


       "İnsan, Tanrı'yı kıskanıyor ve onunla rekabete girişiyordu":


     İnsanoğlu, yalnız Tanrı ile beraber yaşamıyor, aynı zamanda onunla rekabete girişiyordu. Ama Tanrı, ona güzel bir ders vermişti. Bu düşünce, Altay yaratılış destanlarının birinde, çok güzel bir şekilde anlatılıyordu:

             Yoktu Tanrının artık başında düşüncesi,
             İnsanoğlunun ise durmadı hiç hilesi.
             Bir rüzgâr çıkarmıştı suları kaynatarak,
            Tanrıyı kızdırmıştı yüzüne sıçratarak.
            Sandıki insanoğlu bununla bütün oldum.
            Ben çok güçlendim artık Tanrıdan üstün oldum.
            Ama nasıl olduysa sulara düştü birden,
             Gömüldükçe gömüldü denize daldı hepten.
           Tanrıya yalvarmıştı sularda boğulurken,
           "Kurtar beri,ey Tanrı", diye bağırır iken.
           Tanrı insafa geldi gitmedi üzerine,
            Dedi: "Ey insanoğlu çık suların yüzüne!"
          Tanrının buyruğu ile insanoğlu kurtuldu.
           Gitti Tanrı yanına orada uslu durdu.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...