Uydumuz Ay’ın kuzey kutbunun yakınlarında, adını MÖ 5. yüzyılda yaşamış Yunan filozof Anaksagoras’dan alan bir krater bulunuyor. Kratere tarihte Ay’ın Dünya’dan pek de farkı bulunmayan bir taş kütlesi olduğunu öne süren ilk insanlardan biri olan Anaksagoras’ın adının verilmesi son derece yerinde bir karar. Ay yüzeyinde, ismini yine bir Yunan filozof olan Platon’dan alan, 101 kilometre çapında bir krater daha var.
Tıpkı Platon gibi, Anaksagoras da çalışmalarının birçoğunu Atina’da yapmıştı, ancak bu iki adam arasındaki benzerlik bundan öteye gitmiyor. Büyük ölçüde Pisagorculardan etkilenen Platon, mükemmel dairesel yörüngeler gibi kutsal geometrik formlara dayanan mistik bir evren öne sürmüştü. Tüm insanlarda doğuştan var olduğuna inandığı saf bilginin peşinden koşmayı tercih ederek, gözlem ve deneyden kaçınmıştı.
Fakat Platon’un doğduğu dönemde hayatını kaybeden Anaksagoras, evrenin sırlarını çözmek için dikkatli gözlemler ve hesaplamalar gerektiren bir alan olan astronomide oldukça becerikliydi.
Anaksagoras Atina’da geçirdiği zaman boyunca aya ilişkin birtakım önemli keşifler yaptı. Öncülleri arasında ortaya çıkmış fakat antikitede yaygın kabul görmemiş, Ay’ın ve Güneş’in tanrı değil birer kütle olduğu fikrini vurgulamıştı. Bu zararsız iddia nihayetinde Anaksagoras’ın tutuklanıp sürgün edilmesine yol açtı.
Ay’ın kuzey kutbunun yakınlarında konumlanan Anaksagoras kraterinin 1967’de NASA’nın Lunar Orbiter 4 Uzay Aracı’yla çekilmiş fotoğrafı.
Yalnızca bir kitap yazdığı düşünülen Anaksagoras gibi erken filozofların yaşamlarını bir araya getirmek tarihçiler için büyük bir zorluk olabiliyor. Modern araştırmacıların elinde Anaksagoras’ın yaşamına dair yalnızca, Platon ve Aristoteles gibi sonraki nesilden filozofların eserlerinde bahsedilenler, öğretilerinden kısa alıntılar ve fikirlerine dair kısa özetlerden oluşan küçük “parçalar” bulunuyor.
Yalnızca bir kitap yazdığı düşünülen Anaksagoras gibi erken filozofların yaşamlarını bir araya getirmek tarihçiler için büyük bir zorluk olabiliyor. Modern araştırmacıların elinde Anaksagoras’ın yaşamına dair yalnızca, Platon ve Aristoteles gibi sonraki nesilden filozofların eserlerinde bahsedilenler, öğretilerinden kısa alıntılar ve fikirlerine dair kısa özetlerden oluşan küçük “parçalar” bulunuyor
Anaksagoras yaptığı istikrarlı gözlemlerle Ay’ın Dünya’dan pek de farklı bulunmayan bir taş kütlesi olduğuna inanmış hatta Ay yüzeyindeki dağları bile resmetmişti. Ona göre Güneş yanan bir kayaydı. Parça 18’de Anaksagoras Ay’a parlaklık verenin Güneş olduğunu söylemişti. Ay ışığının Güneş ışığının bir yansıması olduğunu fark eden ilk kişi Anaksagoras olmasa da bu konsepti, tutulmalar ve ayın evreleri gibi doğa olaylarını açıklamak için doğru bir şekilde kullanabilmişti.
Klazomenaili (Urla) olan Anaksagoras, MÖ 600 dolaylarında başlayan entelektüel bir devrim olan İonia Aydınlanması sırasında büyümüştü. Atina’ya taşındığında, Anaksagoras ve çağdaşları gelişen Atina demokrasisine felsefe kazandırmıştı. MÖ 5. ve 6. yüzyılların birçok Yunan filozofu, su, hava, ateş ve toprak gibi temel elementlere inanmış, Anaksagoras ise sonsuz sayıda element olması gerektiğini düşünmüştü. Bu onun için Doğu’da, İonia’daki natüralist görüşlü filozoflarla Batı’da, Yunan kolonisi İtalya’daki Pisagor ve destekçileri gibi mistik görüşlü filozoflar arasında çıkan varlığın doğası hakkındaki entelektüel tartışmayı çözmenin yoluydu.
Dünyadaki sayılı Anaksagoras uzmanlarından biri olan, Brigham Young Üniversitesi’nden felsefe profesörü Daniel Graham, İtalya kökenli filozoflardan Parmenides’in Anaksagoras’ı ve astronomi hakkındaki görüşlerini özellikle etkilediğini söylüyor.
Graham, Anaksagoras’ın yaptığı gözlem ve hesaplamalarla yalnızca ayın evrelerini tahmin eden bir model oluşturmakla kalmayıp Güneş ve Ay tutulmalarını da doğru bir şekilde açıkladığını belirtiyor.
8 Ekim 2014’de California’da fotoğraflanmış tam Ay tutulması C: Alfredo Garcia Jr.
Anaksagoras ayrıca bugün hala çözülmeyi bekleyen bir gizem olan Ay’ın kökeni ve oluşumuyla da ilgilenmişti. Ay’ın, Dünya’nın ilk zamanlarında uzaya fırlattığı koca bir taş kütlesi olduğunu öne sürmüştü. Bu fikir, Charles Darwin’in oğlu fizikçi George Darwin’in Ay’ın kökeni hakkında 23 asır sonra ortaya atacağı tasarının da öncülüydü. Darwin’in Fizyon Teorisi olarak bilinen bu tasarısı Ay’ın başlangıçta Dünya’nın bir parçası olduğu, Dünya’nın hızlı rotasyonu sonucu uzaya doğru atıldığı, ardında ise Pasifik havzasını bıraktığı yönündeydi.
Ay’ı dünyadan ayrılmış bir taş kütlesi güneşi ise yanan bir kaya olarak açıklayan Anaksagoras erken düşünürlerin hatta Ay’ın bir tür yansıtıcı olduğunu iddia edenlerin dahi ötesine geçmişti. Bu öncü düşünce Anaksagoras’ın Ay’ın ve Güneş’in bir tanrı olduğunu reddeden bir inkârcı olarak yaftalanmasına yol açtı.
Böylesi bir fikir demokratik Atina’da hoşgörüyle karşılanmalıydı, ancak Anaksagoras bir öğretmen ve itibarlı devlet adamı Perikles’in arkadaşıydı. Siyasi taraflaşmalar kendisine karşı komplolar kurmaktaydı. 30’u aşkın yıldır siyasi itibara sahip olan Perikles Atinalıları Spartalılara karşı Peloponez Savaşı’na sokmuştu. Bu çatışmanın asıl sebepleri hala birer tartışma konusu olsa da siyasi rakipleri, savaşı izleyen yıllarda Perikles’i aşırı saldırganlık ve kibirle suçlamıştı. Atinalı lider Perikles’i doğrudan yaralayamayan düşmanları, çözüm olarak arkadaşlarının peşine düşmüştü. Anaksagoras tutuklandı, yargılandı, Ay ve Güneş hakkındaki fikirlerini yayarak dine karşı gelmekten ölüme mahkûm edildi.
Graham, “Atina demokrasisinde, tüm yargılamalar temelde siyasi nitelikteydi. Davalar sıklıkla din veya ahlak kisvesine bürünüyor olsa da, gerçekte kamuya mal olmuş kimseleri utandırmak amaçlanıyor, hedef alınan kişi doğrudan yargılanamıyorsa, çevresinden biri kurban seçiliyordu. Perikles’e saldırmak istiyorsanız, ancak bunu doğrudan yapamıyorsanız o zaman grubundaki en zayıf halkayı bulmanız gerekiyordu. Bu durumda, Perikles’in arkadaşı ve bilim danışmanı Anaksagoras inançlara aykırı, yeni fikirlere sahip bir yabancı ve entelektüel olarak bariz bir hedefti” diyor.
İhtilaflara rağmen siyasi hükmünün tümünü kaybetmeyen Perikles, Anaksagoras’ı serbest bıraktırıp idamını önleyebilmişti. Hayatı bağışlanmış olsa da Ay’ın ilahiliğini sorgulayan Anaksagoras, kendini Çanakkale Boğazı’ndaki Lampsakos’ta sürgünde bulmuştu.
Anaksagoras’ın tutulmalar ve Ay’ın evrelerine ilişkin fikirleri günümüzde de var olmaya devam ediyor. 2.400 yıl sonrasında yörüngeli bir uzay aracı tarafından ziyaret edilen krater, Ay’ın asıl doğasına dair öncül fikirler ortaya atan bu büyük filozofun adını taşıyor.
Smithsonian. David Warmflash. 20 Haziran 2019.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder