Bu Blogda Ara

5 Temmuz 2019 Cuma

Filistlerin Avrupalı Genetik Kökeni Kanıtlandı





Filistlerin Avrupalı Genetik Kökeni Kanıtlandı

Aşkelon kentindeki 3.000 yıllık insan kalıntıları, Filistlerin Güney Avrupa’dan göç edildiğini gösteriyor ve bu göç Deniz Kavimleri ile bağlantılı olabilir.

İsrail’de bulunan Aşkelon antik şehrinde ortaya çıkarılan iskeletler Filistlerin güney Avrupa’dan geldiğini öne sürüyor. C: Melissa AjaCourtesy/Leon Levy Expedition to Ashkelon
Filist şehri Aşkelon’da elde edilen Bronz ve Demir Çağa ait antik DNA verileri, Güney Avrupa’dan Levant’a doğru bir göçün yaşandığını gösteriyor ve bu göç eden gizemli popülasyonun Deniz Kavimleri ile bağlantılı olduğu düşünülüyor.
Doğu Akdeniz tarihinde Bronz Çağı sonu ve Demir Çağı başlangıcı esnasında Yunanistan, Mısır, Levant ve Anadolu’nun refah konumdaki ekonomi ve kültürün çökmesinin ardından kültürel bir düzensizlik yaşandı.

MÖ 12. yüzyılda ise bu yaşananlara tesadüfen Tanah’ta (İbrani Kutsal Kitabı) Filistler olarak bahsi geçen beş merkez şehirden üçü olan Aşkelon, Aşdod ve Ekron şehirlerindeki arkeolojik kayıtlarda göze çarpan kültürel değişimler yaşandı.
Bu yerleşim yerleri komşu sit alanlarından farklı mimari geleneklere ve materyal kültürüne sahipti. Bu yeni kültürel özellikler ile Ege’de MÖ 13. yüzyıl Miken gelenekleri arasındaki benzerlikler, bazı araştırmacılar tarafından Ege bağlantılı bir merkezden büyük ihtimalle “Deniz Kavimleri” ile ilişkili olarak yaşanan bir göç ile açıklandı ve buna “Filist fenomeni” dendi.



Filist evlerinin altında bulunan bebek mezarları C: Robert Walch/Courtesy Leon Levy Expedition to Ashkelon
Deniz Kavimleri, Doğu Akdeniz’in farklı sahil kesimlerine yerleştikleri düşünülen bir popülasyondu. Kuzeyden gelen insanlarla yapılan deniz savaşlarını betimleyen Mısır hiyerogliflerinde 19. yüzyıl araştırmacıları tarafından “Deniz Kavimleri” olarak adlandırıldı.
Bu hipoteze karşı çıkan görüşler ise yaşanan bu kültürel değişimin büyük çaplı göçler yerine bilginin yayılması veya fikirlerin kendi gelişimi ile yaşandığını savunuyor.
Yakın zamanlarda yapılan antik DNA çalışmaları geç Pleistosen ve erken Holosen sırasında Levant’ta yüksek derecede genetik sürekliliğin olduğunu ve daha sonrasında Anadolu ve İran kökenli popülasyonlar ile Orta Bronz Çağına kadar devam eden popülasyon karışımlarının yaşandığı gösterdi.
Max Planck İnsan Tarihi Bilimi Enstitüsü, Seoul Ulusal Üniversitesi ve Harvard Tıp Fakültesi gibi kurumların dahil olduğu bu çalışmada Aşkelon’ın antik limanında ortaya çıkarılan insan kalıntılarından 10 tane Bronz ve Demir Çağı bireyine ait genom verileri oluşturuldu.




Aşkelon’daki bir Filist mezarı.
Araştırma grubu inceledikleri 3500 ila 3700 yıllık en eski üç bireyin, yerel Levantlılardan genetik olarak farklı olmadığını fark etti. Fakat 500 yıl sonra Filist kültürünün ilk ortaya çıktığı döneme ait evlerin toprak zeminlerinin altına gömülü olan dört bebeğin DNA’sı tamamen farklı bir hikaye anlatıyor.
DNA’larının %25 ila %70’ini güney Avrupalı atalarına ait ve en çok genetik yakınlığa sahip oldukları popülasyonlar ise Ege, Sardinya ve İberya’daki antik toplumlar. Geri kalan DNA yüzdeleri ise yerel insanlardan geliyor ve bu da Avrupalı atalarının çabucak yeni komşuları ile birlikte olduklarını öne sürüyor. Aynı zamanda komşu evlerde görülen iki farklı çanak çömlek stili de Filistlerin ve Levantlıların Aşkelon’da yan yana yaşadıklarını gösteriyor.
Son olarak da buldukları Erken Demir Çağına ait Avrupalı genetik yatkınlığının 200 yıl sonrasına ait Demir Çağı bireylerinde görülmediğini ve yerel Levantlılar ile tamamen uyuştuğunu gösterdiler. Yani bu durumun Aşkelon’daki uzun vadeli popülasyon yapısında kısıtlı bir genetik etki yarattığı anlamına geliyor.
Sonuç olarak bu çalışmada Aşkelon’a göç eden insanların Avrupa’dan geldiğine dair ilk gerçek bilimsel kanıt elde edilmiş oldu. Güney Avrupa’daki gerçek kökenlerini bulmak için ise daha fazla antik DNA verisine ihtiyaç var. 

Science Magazine. July 3, 2019 (Ann Gibbons)
Makale: Feldman et al., “Ancient DNA sheds light on the genetic origins of early Iron Age Philistines”, Science Advances 2019



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...