Bu Blogda Ara

13 Ağustos 2019 Salı

TÜRKLERDE İSLAM ÖNCESİ DİN VE İNANIŞLAR Gök Tanrı


                     TÜRKLERE ÖZGÜ DİN VE İNANIŞLAR

Türkler, Moğollar ve Tunguzlar - Mançular, Altay dil ailesine mensup ve birbirleriyle sıkı ilişki halinde olan toplumlardır. Türk dini dediğimizde aslında bu üç

toplumun da etkisiyle gelişmiş bir din kültüründen bahsediyoruz.4 Özellikle Şamanizm, daha önce de söylediğimiz gibi, dünyanın farklı bölgelerinde bazı farklılıklarla karşımıza çıkmasına karşın orta ve kuzey Asya'da (tüm Altay toplumlarında) aynıdır.5 Türk mitolojisi çoğunlukla Şamanizmle örtüşmesine karşın Gök Tanrı kültüne de rastlarız. Hatta Yaşar Çoruhlu'ya göre Şamanizm ve Gök Tanrı Dini aynı toplumlarda iç içe geçmiş bir şekilde varlığını sürdürmüştür.

   Türk Mitolojisinin Genel Özellikleri ve Kavramları

Mit kelimesi, TDK tarafından Güncel Türkçe Sözlük'te "geleneksel olarak yayılan veya toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren alegorik bir anlatımı olan halk hikâyesi" şeklinde tanımlanmıştır. Yine aynı sözlükte mitoloji kelimesi: "bir ulusa, bir dine ait mitlerin, efsanelerin bütünü" şeklinde tanımlanmıştır. Türkler, Şamanizm ve Gök Tanrı Dini öncesinde Totemist, Animist ve Naturist devirlerden geçmişlerdir.6 Bunları kısaca açıklamak gerekirse totemizm, genellikle cansız bir nesnenin esrarlı bir güce sahip olduğu ve bu gücün bir klan ya da kabiledeki tüm bireylere ait olduğu inancıdır. Türklerin Kurt neslinden ve kayın ağacından geldiği inancı buna bir örnek olarak verilebilir.7 Animizm (ruhçuluk) ise kısaca, bedenleri ölen canlıların aslında ruhlarının ölmediği, bunların tüm doğada dolaştığı ve böylece tüm doğanın canlı olduğu inancıdır. Bu ruhların yaşayanları kıskanıp öç almak istememeleri için ölen kişinin cesedine saygı gösterilir. Bunun yanında bu ruhlar insanlara şans ya da hastalık verir.8 Türklerde bu inancın yansımasını, bizzat Şaman ayinlerinde görebiliriz zira Şamanlar ruhlar ile iletişime geçerek geleceği görür ya da hastalıkları iyileştirirlerdi.9 Son olarak Natürizm, dini gerçeklere doğal süreçlerin incelenmesi yoluyla varılan, dinin insan ve doğa ilişkisi üzerine kurulu olduğu ve bazı doğal güçlere kutsallık atfedilen bir inanıştır.10 Şamanizmin ilk dönemlerinde şimşekler, gök gürültüleri, ay, yıldızlar ya da öldürücü hayvanlar gibi doğa unsurları insanlar tarafından kutsal bir biçime dönüştürülüyordu.11 Burada asıl olarak anlatılmaya çalışan, Türk mitolojisinin çok farklı inanç sistemlerinin etkilerini taşıdığıdır. Türklerin inanışlarında görülen bu değişimler, mitolojilerinde de gözlemlenebilmektedir. Yukarıdaki tanımda da geçtiği gibi, Türk mitleri, yaşanmış olduğu düşünülen olayların nesilden nesle aktarılması sırasında Türk tarihinde etkili olmuş çeşitli inanç sistemlerinin etkisiyle dönüşüp doğaüstü haller almış halidir. Türk mitolojisini incelemeye öncelikle tanrılardan, yaratılış ve türeyiş hikayelerinden başlayalım. Ardından da kültleri ve diğer kutsal unsurların üzerinde duralım.

Tanrılar, Yaratılış ve Türeyiş

Türk mitolojisinde bir çok tanrı (eski Türkçede tengri) vardır ve bunların soyları ve nitelikleri ile ilgili bir çok rivayet ortaya çıkarılmıştır. Farklı kavimlerde farklı şekillerde anlatılan tanrılar ve yaratılış hikayeleri, Bugün tek bir Türk dininden bahsetmemizi olanaksız kılmaktadır zira bazı araştırmacılar Türklerde tek tanrı inancı bulunduğunu dahi söylemektedir ki bu tezi kanıtlayacak ya da çürütecek nitelikte bir belge yoktur.12 Bununla birlikte rivayetlerde sıklıkla bahsi geçen bazı tanrıları ve onlarla bağlantılı olan yaratılış efsanelerini şöyle sıralayabiliriz:

Gök Tanrı:

 Eski Türk lehçelerinde geçen "tengri" sözcüğü hem göğü, hem de Gök Tanrı'yı ifade etmektedir. Gök ile ilişkilendirilen tanrı, tanrıların en büyüğü olarak görülmektedir. Orta Asya'da devlet kuran sülalelerin hepsinde Gök Tanrı inancı olduğu Çin kaynaklarından da anlaşılmaktadır. Jean-Paul Roux gibi bazı araştırmacılar, diğer tüm tanrıların Gök Tanrı'ya bağlı olduğunu söyler.13 Oğuz Kağan Destanı'nın bir bölümünde Oğuz Kağan'ın gökten inen bir kızla evlendiği söylenmektedir.14 Bu da hükümdarın Gök Tanrı'nın yeryüzündeki temsilcisi olduğu düşüncesini destekler. Göktürk efsanelerinde yaratılışın kaynağı Gök Tanrı'dır. Çin kaynaklarından yapılan incelemeler sonucu şöyle bir rivayete ortaya çıkmıştır; “her şeyin sahibi olan tanrı önce mavi gökleri yarattı, sonra bunun içine dünyaları yerleştirdi. Sonra bu dünyaya anlam kalması için kendinden de bir şeyler kattığı insanı yarattı ve birbirlerini tanımaları ve karışmamaları için onları farklı ırklara, kabilelere böldü. Bu ırklardan birine diğerlerine vermediği meziyetler verdi. Bu ırkın önderinin adı Türk'tü (güç, kudret, erdem) ve o ölünce bu ırk onun adıyla anılmaya başlandı. Yıllar geçti, bu ırkı kıskanan başkaları oldu ve türk milletini tuzağa düşürdüler, geriye kalan tek çocuğu da kol ve bacaklarını kesip dereye attılar. Gök Tanrı bu çocuğa bir dişi kurt gönderdi. Kurt çocuğu besledi, onu bir mağaradan sokup geniş bir ovaya getirdi. Kurt burada çocuktan hamile kaldı ve on erkek çocuk doğurdu. Çocuklar büyüyünce on kızla evlendiler. Kısa zamanda yüz aile oldular. Bu ailelerden biri Aşina soyadını alarak hakan oldu. Çevrelerini saran dağdaki demiri eriterek buradan çıktılar. Daha sonraları buraya (Ergenekun=halkın çoğaldığı yer)her sene aynı gün gelip kurbanlar kestiler ve buraya “Kutlu Atalar Mezarlığı” dediler.”15

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...