Bu Blogda Ara

13 Eylül 2019 Cuma

Neolitik Kalıntılar İlk Tezek Kullanımını Gösteriyor






İçeriğindeki mikroskobik kalıntıları saptayarak hayvan dışkısının varlığının izini sürmek tezeğin Neolitik dönemde Orta Doğu’da nasıl kullanıldığını kavramaya yardımcı oluyor.

Ekinleri büyütmek için gübre, ısınmak için yakıt, hatta bina yapmak için bir nevi tuğla olarak kullanılan bir malzeme düşünün. Tezek, binlerce yıldır kullanılagelen çok yönlü bir kaynak. İnsanların tezeği tam olarak nasıl ve ne zaman kullanmaya başladığı hala cevaplanamamış bir soru olsa da araştırmacılar yeni keşfedilen kalıntılarla bu gizemi çözmeye çalışıyor.


Binlerce yıl önce bir hayvan, yolculuğu sırasında bir an duraksadı ve ardında koyu renkli, pis kokulu, üzerinden buhar tüten bir yığın bıraktı. Bu yığınlardan oluşan tümseklerin görüntüsü ise en nihayetinde birinin bu yığınların faydalı olabileceğine dair derin bir düşünceye varmasına yol açtı.
Hikâyenin detaylarını, nerede ve ne zaman yaşandığını, yığını bırakanın bir mamut mu, geyik mi yoksa keçi mi olduğunu bilemiyoruz. Aslında bu hikâye, farklı yerlerde birçok kez yaşanmış olmalı, ancak insanların hayvan dışkısının ne kadar yararlı olabileceğini fark etmesi hiç kuşkusuz tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biri.

Hayvan dışkısının kurutulmasıyla elde edilen tezek toprağı zenginleştiren, odundan daha uzun süre yanan ve insanlığın erken inşaat projelerinde temel malzeme olarak kullanılan harika bir kaynaktı. Günümüzde de varlığını sürdüren bu değerli kaynak dünyanın farklı yerinde yakıt ve gübre olarak kullanılmaya devam ediyor.
1970’lerin sonlarında etnograf Carol Kramer İran’ın Aliabad bölgesindeki insanların komşularıyla bir bardak sütü kolaylıkla takas ettiklerini, ancak iş tezeğe gelince takasın söz konusu olmadığını; tezek isteyenin bunu satın alması gerektiğini gördü. İspanya, Pompeu Fabra Üniversitesi’nden arkeolog Dr. Shira Gur-Arieh,  bu durumu, tezeğin yaklaşık 12.000 yıl önce avcı-toplayıcılıktan Neolitik Orta Doğu yerleşimlerine geçiş yapan insanlar için eş derecede değerli olmasına bağlıyor.
Dr. Gur-Arieh,  türümüzün bu dikkat çekici kaynağı nasıl kullanmaya başladığını daha iyi kavramamızı sağlayacak MapDung projesini yönetiyor. Gur-Arieh’in bildirdiğine göre Orta Doğu’nun Bereketli Hilal olarak bilinen bölgesindeki Neolitik insanların hayvan dışkısını ocaklarda yakacak olarak kullandığına dair sağlam kanıtlar bulunuyor.
Dr. Gur-Arieh “Aklımda hayvan beslemeye başlayan erken Neolitik insanların sürekli dışkıya bastıklarını canlandırıyorum. İlk keşfettikleri şey dışkının çok iyi yandığı olabilir. Daha sonra gübre olarak da kullanılabileceğini anlayıp daha fazla ilgilenerek mekanik özelliklerini de keşfetmiş olmalılar” diyor.       
Kuruduğunda sertleşen ve böylelikle akıllara inşaatta kullanılabileceği fikrini getiren hayvan dışkısı toprak ve suyla karıştırılıp duvar örmek veya yer döşemek için kullanılıyordu.
Ellerinde yalnızca birkaç hayvan olduğunda çiftçiler, bu değerli kaynağı nasıl kullanacaklarını iyi seçmek durumunda kalmışlardı. Peki, hayvan dışkısını inşaatta kullanmaya nasıl ve ne zaman karar vermişlerdi?
Hayvan dışkısının antik bir inşaat malzemesi olarak kullanıldığına dair kanıt bulmak pek de kolay bir iş değil. Arkeologlar hayvan dışkısını saptamak için genellikle, silikatlaşmış mikroskobik bitki hücresi kalıntıları, parazit yumurtaları ve biyomoleküler gibi bununla ilişkilendirilebilecek diğer işaretler arıyor. Ancak, hayvan dışkısı çok çabuk çözünüyor, bu da bu işaretlerin çoğunun kaybolduğu anlamına geliyor.
Geçici Sıva
Dr. Gur-Arieh, kırsaldaki köylerde hayvan dışkısını evlerinin dışındaki zemini sıvamak için kullanan insanları gözlemledikleri Hindistan’da, meslektaşlarıyla birlikte yürüttüğü saha çalışmasından çok şey öğrenmiş. Gur-Arieh’in belirttiğine göre hayvan dışkısı sıvamada düz bir yüzey sağlamanın yanı sıra, sinekleri de kendine çekerek evin içine girmelerini engelliyor.
Hayvan dışkısına dair arkeolojik kanıtlar bulmak için önce dışkının ardında bıraktığı işaretlerin saptanması gerekiyor. Bu işaretlerden birinin, bazı hayvanların sindirim sisteminde oluşan sferik kalsiyum karbonat kristalleri olduğu düşünülüyordu, ancak incelemeler bu kristallerin yalnızca dışkının daha kalın olduğu nadir noktalarda, yüksek konsantrasyonlarda oluştuğunu gösterdi.  Ayakla çiğnemek, süpürmek ve yağmur gibi etkenler diğer işaretlerin çoğunu da çabucak yok ediyordu.
Elbetteki bu, hayvan dışkısının antik bir inşaat malzemesi olarak kullanıldığına ilişkin kanıt bulamayacağımız anlamına gelmiyor. Günümüzden binlerce yıl önce çok daha nemli olsa da Orta Doğu modern Hindistan’a kıyasla daha kuraktı. Buradaki arkeolojik alanlarda gömülü hayvan dışkıları muhtemelen zarar verici etmenlerden korunmuştu. Bu korunmuşluk dışkı izleri bulmanın daha kolay olabileceği anlamına geliyor.


Odundan daha uzun süre yanan tezek bugün hala dünyanın birçok yerinde yakacak olarak kullanılıyor.

Dr. Gur-Arieh, hayvan dışkısının bir göstergesi olarak birçok farklı kimyasal işareti arayan bir iş metodolojisi geliştirdiğini bildiriyor. Dr. Gur-Arieh’e göre bir arkeolojik alanda bu işaretlerden birkaçına rastlanırsa o alanda tezek kullanılmış olduğu anlaşılıyor.
Dr. Gur-Arieh şu an iki alan üzerinde çalışıyor. Bu alanlarda Sharara adı verilen ilki Ürdün’ün batısında yer alan, insanların çömleği icat etmeden önceki bir zamana ait küçük bir yerleşim. Motza adı verilen ikincisi ise Kudüs’ün eteklerinde büyük bir köy. Dr. Gur-Arieh şu ana kadar yalnızca Motza’da tezeğin kullanılmış olduğuna dair kanıtlara rastladı. Tezeğin bulunmayışının bile ilginç olduğunu belirten Dr. Gur-Arieh, bunun insanların aldığı kararları gösterdiğini söylüyor.
Hayvan dışkısının varlığını ve nasıl kullanıldığını başka yollardan öğrenmek de mümkün.  Reading Üniversitesi’nden çevresel arkeolog Dr. Marta Portillo, Microarchaeodung projesi kapsamında, bir arkeolojik bağlam çeşitliliği içerisinde hayvan dışkısı varlığını saptamak için jeobilimler, kimya ve botanikten farklı metotların birleştirerek geniş yeni bir yöntem geliştirdi.
Dr. Portillo Irak, Türkiye, Ürdün ve Kuzey Afrika’dan arkeolojik alanlar üzerinde çalışıyor. Proje, mikroskobik bitki kalıntıları, safra asitleri ve sterol adı verilen moleküller gibi biyoişaretçilerin bulunmasınıkapsıyor. Tüm bunların aranması ve bir alanda ne şekilde mevcut olduklarının belirlenmesi hayvan dışkısının saptanmasına ve bunun hangi hayvandan geldiğinin anlaşılmasına yardımcı olabiliyor.
Dr. Portillo geliştirdiği yöntemi kullanarak hayvan dışkısına dair ilginç işaretler bulduğunu söylüyor. Ürdün, Zarqa Vadisi’nde Kharaysin olarak bilinen bir alandan çıkarılan materyal üzerinde çalışan Dr. Portillo insan yerleşimi içerisinde keçi dışkısına dair kanıtlara rastladığını bildiriyor, bu durum hayvanların insanların yakınında yaşadığına işaret ediyor. Portillo ayrıca hayvan dışkısının MÖ yaklaşık 900’e tarihlenen ocak ve fırınlarda yakacak olarak kullanıldığına ilişkin kanıtlar da bulmuş, ancak alanda ilginç bir şekilde, hayvanları barındırmak için kullanılmış ahır veya diğer tür bir yapıya rastlanmıyor.
Dr. Portillo’ya göre bulgular, insanların hayvan dışkısını hayvanların evcilleştirilmesinden de önce kullandığını gösteriyor. Geliştirdiği yöntem, hayvan dışkısının Neolitik dönemde Orta Doğu boyunca nasıl kullanıldığına ve türümüzün gelişiminde nasıl yardımcı bir rol oynadığına dair daha büyük bir resim sunuyor.

Phys. 14 Ağustos 2019.
Makale: Gur-Arieh, S., Madella, M., Lavi, N., & Friesem, D. E. (2019). Potentials and limitations for the identification of outdoor dung plasters in humid tropical environment: a geo-ethnoarchaeological case study from South India. Archaeological and Anthropological Sciences, 11(6), 2683-2698.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...