ÖZBEK HALK BİLİMİNDE KURT KÜLTÜNE AİT Halk İnançları
Mamatqul JURAEV1
Barno NURMURADOVA2
Türk Dünyası incelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies, X-1 (Kış 2010), s.145-150.
ÖZET
Aşağıdaki makale Eski Türk toplumunda önemli biryeri bulunan kurt totem inancı hakkındadır. Bu makalede kurtla ilgili efsaneler ve Özbeklerin kurt motifli ilgili mitleri ve
inançları incelenecektir.
Bilindiği gibi eski Türk halklarının büyük bir kısmı kurdu totem olarak kabul ettikleri için
halkbiliminde kurt hakkındaki efsaneler ortaya çıkmıştır1. Kurdun ata veya hamî sayıldığı
en eski mitlerden birinde Aşina kavminin ortaya çıkışı hakkında şöyle anlatılır: “Aşina Hun
evinin bir kısmıdır. Bu kavim istilacılar tarafından aniden saldırı yapılarak katliam edilmiş¬
tir. Sadece on yaşındaki çocuk kalmıştır hayatta. Düşman askerleri onun yakalayıp ayak ve
kollarını bağlayarak bir çayırda bırakmışlar. Çocuğu bir kurt et vererek beslemeye başlamış.
Çocuğun daha hayatta olduğunu öğrenen düşman hükümdarı da onu öldürmek için tekrar
adamlarını göndermiş. Fakat kurt çocuğu alıp Doğudaki bir dağa doğru kaçmış. Mağaralarda
yaşayıp bu çocuktan on oğul doğurmuş. İşte bu oğlanlar büyüyerek çoluk çocuk sahibi ol¬
muşlar. Bu çocuklarda birer kavime kök salmışlar3. N. Y. Biçurin’in kaydettiğine göre, Aşina
kavminin tuğ ve bayraklarında da kurt kafasının altın sıvıyla işlenen tasviri varmış”4.
Aşina kavminin evlatları olan usunlar arasında da kurt kültüne tapınmak önemli yer
tutmuştur. Çünkü 1907 yılında Kuvanderya (Surhanderya’nın aşağısında bir yerde) yakının¬
da birkaç tane kurdun kafasına tasviri işlenmiş altın bilezik bulunmuştu5. Bu buluntu Türk
halklarının kurt hakkındaki mitlerin sanat eserlerine geçirildiğini bir kere daha kanıtlar.
Eski Usun kabilesi Orta Asya’da süren etnogenetik süreç sonucunda Özbek halkına
dâhil olmuştur. Bize göre, 92 Özbek kabilesinden biri olan Uyşunlar eski Türk kabilesi olan
Usunların evlatları olmalı. Zira Uyşun 92 Özbek kavminin hemen her listesinde var olup,
eski Usunların evladıdır6. Usun kabilesi etnik eleman olarak Uyşunların terkibinde korun¬
duğunu kurtla ilgili eski Türk mitlerinin tarihî, tedricî gelişimi örneğinde de görebiliriz.
1928-1930 yıllarında Özbekistan’da bilimsel sefer yapan L. P. Potapov Kıpçak, Nayman,
Kongurat, Uyşun, Katağan, Uz, Avaklı, Türk, Barlas, Keltetay gibi Özbek kabilelerinin kurt
hakkındaki inançlarına ait bilgiler toplamıştı. L. P. Potapov’un topladığı bilgilere göre,
Uyşun kabilesinden hamile bir kadın doğum yaparken zorluk çekerse onun eline kurt çene¬
sini bilezik gibi takarlarmış. Çocuk yedi yaşına geldiğinde onu ölmüş kurdun çenesi arasın¬
dan geçiriyorlarmış7. Çocuğum sağ salim ve herhangi bir zarara uğramadan büyümesini
amaçlayan bu niyet, totem atanın yardımına inanılan eski mitolojik tasavvurların itikada
dönüşmüş şeklidir. Demek ki, kurt kafası tasvirinin bulunduğu bilezik de sıradan bir mücev¬
her değildir. Bu bilezik totem itikadıyla ilgili merasimlerde kullanılmış olmalıdır. Usun kabi¬
lesinin ustaları tarafından yapılan bu bilezik onu takan kadını kötülüklerden koruyan sihirli
bir vasıta olarak kullanılmıştır. Kurdun çenesi veya ağzının derisinin insanı kötülüklerden
koruyan bir vasıta olarak kullanılması Usunlar döneminde bir gelenek haline gelmiş olup,
Uyşun kavminin merasimleri vasıtasıyla bize kadar ulaşmıştır.
Aşine kavmi hakkındaki eski Türk mitleriyle ilgili efsanenin Özbekler arasında koru¬
nan bir örneği 1922 yılında Gazi Alim Yunusov tarafından yazılmıştır. Bu konuda ünlü
halkbilimci H.Zarifov şöyle yazıyor: “Geçmişte yarı göçmen hayat geçiren Özbek kabileleri
(Kırk, Kongurat, Katagan, Kanglı vs.) 92’dir dediklerinde, “Tulum Özbek’in kökü bir diyor¬
lar. Bu makalenin manasını açıklayan bir efsane vardır ki, onu G. A. Yunusov 1922 yılında
Özbek Bilim heyeti tarafından dil ve folklor bilgilerini toplamak üzere gerçekleştirilen sefer
sırasında Mirzaçölde yaşayan Özbeklerin ağzından derlemiştir. Efsaneye göre, 92 çocuk bir
tulum içinde. Onların babası sanki bir kurtmuş. 92 kabile bu çocuklardan dağılmış. Bu efsa¬
ne bizi kuşkusuz totem dönemine sürükler.” 8
Zira Özbek halkbiliminin büyük ilim adamlarından biri olan H. Zarifov son yüzyılın
20. yıllarından ömrünün sonuna kadar yaptığı bütün bilimsel seferlerde Özbeklerin kurtla
ilgili halk edebiyatı örneklerini bulmaya çalışmıştır. Onun 1958 yılında yaptığı seferine ait
yazılarında 26 Temmuz 1958 tarihinde Semerkant şehrinin yakınında bulunan Amankutan
vadisinde yerleşmiş olan Tersek köyünde kurt hakkındaki mitolojik tasavvurları yazdığına
şahit olduk.
28 Temmuz 1958 tarihinde Tersek köyünde yaşayan 68 yaşındaki Mıhlı Narkuzu oğ¬
luyla sohbet eden H. Zarifov’un Özbeklerin kurtla ilgili mitolojik tasavvurlarını kâğıda ge¬
çirmesi seferin en önemli neticesi olmuştur. Bu bilginin bilimsel önemini dikkate alarak onu
tam olarak almayı gerekli gördük: “Kurt geceden sabaha kadar cin yiyormuş. Cin geceleri
çok oluyormuş. Kurt ne zaman ağzını açtığında cinler kendiliğinden ağzına giriveriyormuş-
lar.” “Börüdeyin börtüp cört”. “Zenginler cüzdanlarına kurdun aşığını takmışlar.” “Kurdun
çenesini kadınlar nazar boncuğu olarak takmışlar, buna heykel de denilmiştir.” “Kurdu tu¬
tukladıklarında kadınlar onun üstünden zıplayarak geçmişler.” “Herhangi bir işte kâr ettik¬
lerinde kurt gördün mü? demişler.” “Kurt çile düşmüş.” “Bir kadın doğum yaptığında kadın
çile zamanında kurdu görürse çok seneler çocuk sahibi olamazmış.” “Kurdun yavrusunu
yakalasalar köy zarar görür, mallar kalmaz.” “Kurt yuvasından ağzını açarak çıkar, “Karışkul”
denilirse ağzını kapatır.” “Karış karış! -derse ağzı kapanıyormuş.” “Kurt gibi çevik olsun,
kurt gibi nasipli olsun diye Börübay diye ad koyuyormuşlar. “Karışkul candar, uluma deni¬
lir.” “Kurdun öldüğü yerin toprağından getirip hastaya içirilir.” “Kurdun kemiğini ve etini
paylaşırlar, kullanırlar.” “Kurt yavruladı ya bu sene ekin bol olur, derler.”9
Âlimin kaydettiklerinden alınan yukarıdaki bilgiler atalarımızın totem tasavvurlarını
kendinde bulundurduğunu gösterir. Bu bilgiler Özbeklerde kurt kültüyle ilgili çeşitli inanç¬
lar, örf adetlerin genetik temellerinin totem mitlerine dayandığını kanıtlar. Ezcümle, yuka¬
rıda saydığımız “Kurt çille düşmüş” ifadesi halkımızın totem görüşleri temelinde ortaya çık¬
mıştır. Doğum yapmış bir kadının çilesi içinde evin etrafında kurdu görmesi bu kadına kurt
çille düşermiş. Bu kadın yedi sene çocuk sahibi olamazmış, diye bir boş inanç varmış.
Kuşanç nineler bu inancı önlemek için bazı amelleri yapmışlar. Eğer o kadının eşi kurdu
tutuklayıp getirirse onun kafasıyla derisini yüzermiş. Kadın da bu deriyi sırtına giyer veya
kadının kafası kurdun çenesine sokularak bazı ameller yapılırmış. Sonra da bu deri iyi niyet¬
le evin bir yerinde korunurmuş.
Çocuğu olmayan veya olsa bile ölen kadınlar kurdun üstünden atlamışlar. Böyle yapıl¬
dığında kurda özgü çok yavrululuk özelliğinin kadına da geçeceği düşünülmüş. Bilindiği
gibi, kurt 6-8 veya en çok 10-13’e kadar yavruluyor. Üstelik eski Türk kabilelerinin büyük
bir kısmının kurdu totem-ata olarak itiraf ettiği için onların folklorunda de bu totemle ilgili
mit ve efsaneler vardır10.
Kurt hakkındaki mit ve efsaneler hamî-ata yardımına tapınmayla ilgili inançlar itikat
olarak halkın örf ve adetleri, merasimlerine sinmiştir. Örneğin, Nuratalıların adetlerine gö¬
re, insan bir işi yaptığında b işin gerçekleşip gerçekleşmediğini öğrenmek için “Börümü tulki
mi?” (Kurt mu, tilki mi?) diye sorarlar. Adam da eğer işini yerine getirebildiyse “Kurt” ve
eğer bitiremediyse “Tilki” der. Ayrıca, bir adam yola koyulduğunda önünden bir kurt çıksa
ve kurt görürse işinin hayırlı olacağına inanılır. Eğer tilkiyi görürse bunun tersi olacağına
inanılır. Kısacası, kurt görürse yolu açık olur, tilki görse de kapalı olur11.
Geleneğe göre yola çıkan birinin önünü kurt keserse veya o kurdu görürse işinin rast
geleceğine inanılır. Surhandeya vilayetinin Denov ilçesinde “eğer bir şoför çok para kazanır¬
sa, “Sen, kurt görmüşsün” derler.”12
Bu inançlarda totem-ceddin hamiliğine inanma, kurda bir şans olarak bakma geleneği
ifade edilmiştir. Yolda kurt görmenin bir hayra delalet etmesiyle ilişkin halkın görüşleri eski
Türk folklorundaki totem mitlerinin önemli motiflerinden biri de kurdu kabile başkanı ola¬
rak görme geleneğiyle ilgilidir. Kabile serdarını hayırlı yerlere götüren kılavuz kurt hakkın-
daki efsaneler Türk halklarının folklorunda önemli yer tutmuştur. Ezcümle, “Oğuzname”
destanında kurdun kılavuzluk yaptığı motifine rastlarız. Oğuz Kağan’ın çadırına güneş ışığı
gibi aydınlık girmiş ve orada gök yeleli bir kurt peyda olmuştu. O, Oğuz Kağan’ı Urum adli
yere doğru ilerlemesine tavsiye etmiş ve Oğuz Kağan da adamlarını toplayıp oraya doğru
yola koyulmuş. Ordunun önünde ise mavi yeleli kurt kılavuzluk yapıyormuş. Kurdun dur¬
duğu yeri de Oğuz Kağan’ın kavmi menzil yapmıştır13.
Eski Türk folkloründe kabileye kılavuzluk eden kurt timsali bu totemin hamiliğine
inanma geleneği temelinde ortaya çıkmıştır.
Ünlü âlim Hadi Zerif’in emriyle Özbekler arasında efsaneleştirilmiş şeyler hakkındaki
folklor bilgilerini toplayan Rahmatulla Yusuf’un kaydettiğine göre, bir avcı kurt yakaladı¬
ğında bin sumdan fazla kâr etmiş. Bunun anlamı da, insanlar rüyalarında korkmamak için
kurdun dişlerini, tırnaklarını satın almışlar ve onları nazar boncuğu olarak boyunlarına
takmışlar. Çocuğu ölen kadınlar da kurdun altından geçerek avcıya para ödemişler. Böyle
yapılırsa çocukları artık ölmezmiş. Hatta çocuğu çok yaşayamayan kadınlar boş inanca göre
kurdun yattığı yerde veya onun eski yuvasında uykuya yatıyormuş.
Surhanderya vilayetinin Denov ilçesinde yaşayan halkın itikadına göre, “eğer insanın
evladı doğup da ölüyorsa, çocuk doğunca onu kurdun ağzından geçirirler. Bunu yapmak için
bir çobana önceden “Bizim için kurdun ağzını getirin” denilir. Çobanlar da kurdun ağzını
hazırlarlar. Sonra da çocuğu kurdun ağzından geçirirler. Böylece çocuğa zarar yetmiyor¬
muş.”14 H. Zerif in kaydettiğine göre, “hayvancılıkla uğraşan Özbek kabileler kurdun derisini
saklamışlar. Hamile karısının zorlanmadan doğum yapabilmesi, çocuğun ve kendinin kötü¬
lüklerden korunması için kurdun derisine oturtmuşlar.”15
Göründüğü gibi bu boş inançlarda kurdun dişinden, tırnağından, derisinden ve ağzın¬
dan büyü vasıtası olarak kullanma geleneği ifade edilmiştir. Eski adamlar totem hayvanın
vücudunun belli kısımlarında büyünün var olduğunu düşünmüşler. Dolayısıyla yeni doğan
çocuğun öncekiler gibi ölmemesi için totem-ceddin hamiliğine vermek, onu herhangi bir
zarardan kurtarmasını isteyerek çocuğu kurdun ağzından geçirmişler. Surhanderya vilayeti¬
nin Maçay köyünde doğan B. Umurkulov’un dediklerine göre, böyle çocukları “kurdun ağ¬
zında kalanlar” diye tarif etmişler ve onlara Börü ve Börübay diye isim vermişler. Bazı yer¬
lerde yaşlı kadınlar yeni doğan çocuğun bir kurt gibi çevik ve sağlam olması için onu kurdun
ağzının derisinden geçirmişler16.
Kısacası, kurdun dişinden, tırnağından, burnundan, kulağından, derisinden, tüylerin¬
den, aşığından, çenesinden, yelesinden, kuyruğundan büyü vasıtası olarak yararlanmak
Merkezî Asya’da yaşayan Türk ve Moğol halkları arasında geniş çapta yayılmış olup17, mera¬
simlerde önemli yer tutan bu inançların kökleri eski taş döneminde yaşayan Türklerin totem
mitlerine dayanmaktadır.
KAYNAKLAR
Abramzon, S. M., “Folklornoye Motivi v Kirgizskix Predaniyax Geneologicheskogo Sikla,
Folklor i Etnografiya”, Svyazi Folklora s Drevnimi Predstavleniyami i Obryadami,
Leningrad 1977.
Biçurin, N. Ya., Sobraniya Svedeniy O Narodax, Obitavshix V Sredney Azii V Drevnie
Vremena. Tom 1, Moskva 1950.
Gumilev, L. N., “Tri İscheznuvhix Naroda”, Strani İ Narodi Vostoka, Vip. 2, Moskva 1961.
Ilimbetov, F. F., “Kult Volka U Bashkir (K Etimologizatsii Etnonima «Başkurt»)”,
Arxeologiya i Etnografiya Başkiriya, Tom II, Ufa 1971.
Ivanov, V. V., “Rekonstruktsiya İndoevropeyskix Slov i Tekstov, Otrajayuhsix Kult Volka”,
Izvestiya AN, Seriya Lit. i Yazika, 1975.
Jo‘raev, M., “Bo‘Ri Haqidagi Qadimgi Turkiy Miflar va O‘Zbek Folklori”, Adabiyot Gulshani,
Toshkent, 1999.
Kiselev, S. V., Drevnaya istoriya Yujnoy Sibiri, Moskva 1951.
Kubarev, V. D. - Çeremisin, D. V., Volk v İskusstve i Verovaniyax Kochevnikov Sentralnoy
Azii, Traditsionnie Verovaniya i Bit Narodov Sibiri, Novosibirsk 1987.
Lipets, R. S., “Litso Volka Blagoslovenno, Stadialnie İzmeneniya Obraza Volka v Tyurko-
Mongolskom Epose i Genealogicheskix Skazaniyax”, Etnografiya, Moskva 1981.
-----, “Alpomish Dostonida Mifologik Obrazlar”, «Alpomish», O‘zbek Xalq Qahramonlik
Eposi, Toshkent 1999.
O‘Zr FA Alisher Navoiy Nomidagi Til va Adabiyot İnstituti Folklor Arxivi. Inv. N 1713;
1967’de Rahmatulla Yusuf Oğlu’nun yazdığı.
O‘zR FA Alisher Navoiy nomidagi Til va adabiyot instituti Folklor arxivi. Inv. Ns 1315-2;
1958’de M. Alaviya’nın yazdığı.
O‘Zr FA Alisher Navoiy Nomidagi Til Va Adabiyot İnstituti Folklor Arxivi. Inv. N 1315-2.
Potapov, L. P., “Volk V Starinnix Narodnix Poveryax İ Primetax Uzbekov”, Kratkie Soobhe-
niya Instituta Etnografii, Vip. 30. Moskva 1958.
Şerbak, A. M., Oguz-name, Muxabbat-name, Moskva-Leningrad 1959.
Tadikova, N. N. - Kudaçina A.K., “K Voprosu Ob Obraze Volka v Tyurkoyazichnix Legendax
i Skazaniyax, a Takje v Altayskom Folklore”, Altay i Tyurko-Mongolskiy Mir,
Gorno-Altaysk, 1995.
-----, Materialien zur Kultergeschichte der Uzbeken aus den Jahren 1928-1930, Wiesbaden
1995.
Zarifov, H., “1958 Yilgi Folklor Ekspeditsiyasi Kundaligi”, O‘zr FA Alisher Navoiy Nomidagi
Til va Adabiyot İnstituti Folklor Arxivi. Inv. NHZ-5.
Zarifov, H., “Folklor Va Arxeologiya Materiallarini Qiyosiy O‘Rganish Masalasiga Doir”,
O‘Zbek Tili va Adabiyoti, Toshkent, 1958.
150
1
Prof. Dr., Özbekistan Fenler Akademisi, Dil ve Edebiyat Enstitüsü, Taşkent.
2
Aspirant, Özbekistan Fenler Akademisi, Dil ve Edebiyat Enstitüsü, Taşkent.
1 Kiselev, Drevnaya istoriya Yujnoy Sibiri, s.493-494; Zarifov, "Folklor va Arxeologiya Ma-
teriallarini Qiyosiy O‘Rganish Masalasiga Doir”, s.25-30; Ilimbetov, “Kult Volka u Bashkir
(K Etimologizatsii Etnonima «Bashkurt»)”, s.225; Abramzon, “Folklornoye Motivi v Kir-
gizskix Predaniyax Geneologicheskogo Sikla”, s.157; Ivanov, “Rekonstruktsiya İndoevro-
peyskix Slov i Tekstov Otrajayuhsix Kult Volka”, s.407; Jo‘raev, “Bo‘Ri Haqidagi Qadimgi
3teriallarini Qiyosiy O‘Rganish Masalasiga Doir”, s.25-30; Ilimbetov, “Kult Volka u Bashkir
(K Etimologizatsii Etnonima «Bashkurt»)”, s.225; Abramzon, “Folklornoye Motivi v Kir-
gizskix Predaniyax Geneologicheskogo Sikla”, s.157; Ivanov, “Rekonstruktsiya İndoevro-
peyskix Slov i Tekstov Otrajayuhsix Kult Volka”, s.407; Jo‘raev, “Bo‘Ri Haqidagi Qadimgi
Bi^urin, Sobraniya Svedeniy O Narodax, Obitavshix V Sredney Azii v Drevnie Vremena. s.
220.
4220.
a.g.e., s.290.
5
Gumilev, “Tri ischeznuvhix Naroda”, s.23.
6
a.g.e., s.104-105.
7
Potapov, “Volk v Starinnix Narodnix Poveryax i Primetax Uzbekov”, s.135-142; Potapov,
Materialien zur Kulturgeschichte der Uzbeken aus den Jahren 1928-1930, s.11-245.
8Materialien zur Kulturgeschichte der Uzbeken aus den Jahren 1928-1930, s.11-245.
Zarifov, a.g.e., s.25-30.
9
Zarifov, 1958 Yilgi Folklor Ekspeditsiyasi Kundaligi, s.12-14.
10
Lipets, “Litso Volka Blagoslovenno, Stadialnie İzmeneniya Obraza Volka v Tyurko-Mon-
golskom Epose i Genealogicheskix Skazaniyax”; Tadikova - Kudachina, “K Voprosu Ob Ob-
raze Volka v Tyurkoyazichnix Legendax i Skazaniyax, a Takje v Altayskom Folklore”, s.34-
48.
11golskom Epose i Genealogicheskix Skazaniyax”; Tadikova - Kudachina, “K Voprosu Ob Ob-
raze Volka v Tyurkoyazichnix Legendax i Skazaniyax, a Takje v Altayskom Folklore”, s.34-
48.
O‘Zr FA Alisher Navoiy Nomidagi Til va Adabiyot İnstituti Folklor Arxivi. Inv. N 1713;
1967’de Rahmatulla Yusuf Oğlu’nun yazdığı.
121967’de Rahmatulla Yusuf Oğlu’nun yazdığı.
O‘zR FA Alisher Navoiy nomidagi Til va adabiyot instituti Folklor arxivi. Inv. N 1315-2;
1958’de M. Alaviya’nın yazdığı.
131958’de M. Alaviya’nın yazdığı.
Şerbak, Oguz-name, Muxabbat-name.
14
O‘Zr FA Alisher Navoiy Nomidagi Til Va Adabiyot İnstituti Folklor Arxivi. Inv. N 1315-2.
15
O‘Zr FA Alisher Navoiy Nomidagi Til Va Adabiyot Instituti Folklor Arxivi. Inv. N1713-10.
16
Zarifov, “Folklor va Arxeologiya Materiallarini Qiyosiy O‘Rganish Masalasiga Doir”, s.25.
17
Kubarev - Cheremisin, “Volk v İskusstve i Verovaniyax Kochevnikov Sentralnoy Azii”, s.
98-116.
98-116.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder