Bu Blogda Ara

16 Ocak 2020 Perşembe

TÜRK TARİHİNDE “ANT”





JEAN PAUL ROUX
Farklı kişileri birbiriyle birleştiren yemin. Moğollar döneminde yaygın olarak bilinmektedir. O dönemde anda sözcüğü “yeminli kardeşler” anlamına gelmekteydi. İslâm dinini benimsemiş Türk dünyasında ise, “kan kardeşi” kavramı mevcuttu. Ant kurumu Orta Asya’da çok eski olsa gerek, ancak daha sonraki yakın dönemlerden bildiğimiz aşağıdaki ritüellerin, ta o zamanlarda bu kurumun içinde yer alıp almadığını bilmemekteyiz: kolunu hafifçe kesmek suretiyle, birleşmek istediği kişinin kanıyla kendi kanını karıştırmak ya da kanından biraz içmek. And içmek kavramına Orta Çağ’a ait metinlerde rastlanmaktadır (Dede Korkut Kitabı; [Türk.] Köroğlu). Kâşgarlı Mahmud tarafından bilinen bu sözcüğe Begre Yazıtında da rastlamaktayız. Bu yazıtta, evlilik aracılığıyla edinilen akrabalar ve yemin ederek (antlıg adaş) ya da yemin etmeden (an t sız) kazamlan arkadaşlar sırasıyla belirtilmektedir. Kâşgarlı Mahmud, yalan yere yemin edenin cezasının kılıçla verildiğinden bahsetmektedir, çünkü kılıca ulu bir şey gözüyle bakılmaktadır.
Tariyat Yazıtında, imparatorluğun (el) “bir kılıca benzetilebileceğinden” söz edilmektedir. Dede Korkut Kitabı’nda eski gelenekler açık bir biçimde yansıtılmaktadır. Kitapta, edilen yemine sadık kalınması gerektiği ve yeminini bozanların kılıçla cezalandırıldığı yer almaktadır. Responsa Nicolai Papae’ler, Bulgarların artık kılıç üstüne değil de, İncil üstüne yemin etmelerini talep ederler.
Müslüman Türklerin, iki yabancının kanlarını akıtarak kardeş (kan kardeş) olabileceği yolundaki tasarımı muhafaza
etmiş oldukları gerçeğinden hareket edersek, İslâmı benimsemezden önce bir anlaşma yapmaya ilişkin ritüellerde, ka-
nın mutlaka yer almış olması gerektiği yolunda bir tahmin yürütebiliriz. Ancak sözü edilen bu kanın katılımcılar tara-
fından bir tastan (bazen de bir kafatasından) içilmesi ya da katılımcıların sadece kanlarını akıtması olasıydı. Romanlar-
da ve Bulgarlarda, resmî bir anlaşma yapmak için bir köpeği ortadan ikiye bölmek gerekmekteydi. Joinville, Koman
kralının Yunan kralı ile bir anlaşma yaptığından söz eder.
Bunun için her iki hükümdar, bir miktar kanlarım akıtmak, büyükçe bir gümüş bardağa doldurmak ve bunu karıştırdıktan sonra içmek zorundaydılar: “O andan itibaren kan kardeşi olmuş olduklarını söylüyorlardı.” Hemen ardından Joinville bir ikinci ritüeli betimlemektedir: “Bizlerin ve adamlarımızın arasından bir köpeği koşarak geçirdiler, onu kılıçlarıyla parçaladılar ve bizim adamlarımız da aynısını yaptılar. Şöyle dediler: “Eğer birbirimize sadakatsizlik edecek olursak, bizleri de tıpkı bu şekilde kesip parçalasınlar.”
JEAN PAUL ROUX, ESKİ TÜRK MİTOLOJİSİ, BİLGESU YAYINCILIK, 1.BASKI – 2011, 32-34

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...