Asarcık Köyü Sivas ilinin merkez köyüdür. Alevi Bektaşi inancına bağlı olan köy halkı Sıraç Türkmenlerindendir.
500 yıllık bir tarihi olan köy Türkmen gelenek göreneklerini hala canlı bir şekilde yaşatmaya devam etmektedir.
Osmanlı Tapu tahrir defterlerinde köyün adı Hisarcık olarak geçmektedir. Küçük hisar anlamına gelen Hisarcık kelimesi zamanla Asarcık'a dönüşmüştür. Köyün ismi belgelerde ilk kez 1831 tarihinde Asarcık şeklinde geçmektedir. Hisarcık adı ise 1520, 1554 ve 1574 tarihlerinde kayıtlarda yer almaktadır.
Kurt Postuna Bürünme ve Kurt Donuna Girme
KURT POSTUNA/DONUNA GİREN DERVİŞ
Tasavvuf, yaratılmışları İnsanat, Cemadat, Hayvanat ve Nebatat olarak farklı âlemlerde konumlandırırken, halk anlatılarında almış oldukları şekillere bakılınca bu âlemlerden birinde yaratılmışlardan bir varlığın diğer bir âlemin yaratılmışlarından bir varlık olarak bedenlenebildiği görülebilmektedir. Hacı Bektaş Veli’nin Güvercin donuna girebilmesi bu türdendir. Bir insanın kuş olup tekrar insan haline dönebilmesi bir mertebe işidir. Bu statünün Allah indinde itibarı yüksek olan kimselere verildiği bilinir.
Bazı hallerde de sıradan kimselerin kabul olan duaları sonucu onların âlem değiştirip mesela cansız bilinen yaratılmışlardan taşa dönüştüğü olur. Düşman askerinden veya haydutların saldırılarından namusunu kurtarmak isteyen genç hanımların duaları sonucu taş kesilmeleri bu türdendir. Bu tür kimselerin taş kesilmiş bedenlerine halk “Allah’ın iyi kulları” nazarı ile bakar ve bu yerler ziyaret edilirler. Bir tür taş kesilme şekli vardır ki bunlar lanetlenilmiş kimseler olarak bilinirler. Bunlarla ilgili anlatılarda bunlar Allah’ın yasaklarını çiğneyen, Allah’a verdiği sözü tutmayan kimseler olarak bilinirler. Mesela dardan kurtulmak için Allah’a kurban vaat eden ve sonra da bir haşere öldürüp onu kurban ettiğini söyleyen çobanla ilgili anlatı bu türdendir. Bu türden taş donuna girmiş âlem değişmeler ibret mekânları olarak bilinirler. Bunlar için don değişmeden ziyade taş kesilme, taşlaşma denir.
Don Değişme, âlem değişimi olarak kabul edildiği hallerden yola çıkıldığında bu değişimler sadece insanlar âlemi ile hayvanlar veya cansızlar âlemi olarak bilinenler arasında olmamakta halk inanmalarında diğer âlemler arasında da değişime dair anlatılara rastlanılabilmektedir.
İnsanlar âleminden donuna en fazla girilen hayvan olarak geyik türleri, kuş türleri, sığır ve kurt bilinirler. Kurt donuna girebilmiş olmanın örnekleri daha ziyade Alevi- Bektaşi Türk kültür coğrafyasında görülürler……
….Anadolu, Balkanlar ve Güney Kafkasya Türk kültür coğrafyasından örnekleyebildiğimiz don değişme tespitlerinin Eski Türk inanç sistemi ile ilişkilendirilmesi mümkün müdür?
Çok kere şaman olarak geçen bu dinin din erbabı trans halinde çeşitli ilgili hayvanların sesini çıkarıyor, semaya yükselirken farklı ilgili hayvanların ruhundan yararlanıyordu. Tedavi seanslarında değişik hayvanların ruhlarından yararlanabilirken, bunların resimleri onun davulunun ve giysilerinin üzerinde yer alıyordu. Bütün bunların arasında Kurt da vardı.
Batı Türklüğünde, Anadolu ve Azerbaycan Türk kültür coğrafyasında Kurt Baba, Kurt Dede, Kurt Pir, Kurt Evliya, Kurt Ata olarak bilinen çok sayıda ulu zat ve onların efsaneleri vardır. Kurt Derviş olarak da bilinen Kurt Dede tespiti ilk defa bu çalışma ile yapılmış olmaktadır. Kurt Derviş/Derviş Emi/Kurt Dede tespiti uzak geçmişin efsanelerinden veya destanlarından süzülüp gelmiyor, halen hayatta olan çağdaşı kimselerin bizzat şahit oldukları olaylardan öğrenilebiliyordu.
Batı Türklüğünde kurt, Türke çare olarak bilinen halk tababetinde önemli yer tutar. Halk sağaltmacılığında kurdun, kılından, tırnağından, dişinden, ağız derisinden, dilinden, ciğerinden, kurutulmuş gözünden v.s. yararlanılır. Kurtpençesi parpı yöntemi ile yapılan tedavilerde özel yer tutar.
Güney Azerbaycan’daki Kurt Ocağı, halkın çok itibar ettiği önemli bir şifa merkezi olarak bilinir…..
Bazı hallerde de sıradan kimselerin kabul olan duaları sonucu onların âlem değiştirip mesela cansız bilinen yaratılmışlardan taşa dönüştüğü olur. Düşman askerinden veya haydutların saldırılarından namusunu kurtarmak isteyen genç hanımların duaları sonucu taş kesilmeleri bu türdendir. Bu tür kimselerin taş kesilmiş bedenlerine halk “Allah’ın iyi kulları” nazarı ile bakar ve bu yerler ziyaret edilirler. Bir tür taş kesilme şekli vardır ki bunlar lanetlenilmiş kimseler olarak bilinirler. Bunlarla ilgili anlatılarda bunlar Allah’ın yasaklarını çiğneyen, Allah’a verdiği sözü tutmayan kimseler olarak bilinirler. Mesela dardan kurtulmak için Allah’a kurban vaat eden ve sonra da bir haşere öldürüp onu kurban ettiğini söyleyen çobanla ilgili anlatı bu türdendir. Bu türden taş donuna girmiş âlem değişmeler ibret mekânları olarak bilinirler. Bunlar için don değişmeden ziyade taş kesilme, taşlaşma denir.
Don Değişme, âlem değişimi olarak kabul edildiği hallerden yola çıkıldığında bu değişimler sadece insanlar âlemi ile hayvanlar veya cansızlar âlemi olarak bilinenler arasında olmamakta halk inanmalarında diğer âlemler arasında da değişime dair anlatılara rastlanılabilmektedir.
İnsanlar âleminden donuna en fazla girilen hayvan olarak geyik türleri, kuş türleri, sığır ve kurt bilinirler. Kurt donuna girebilmiş olmanın örnekleri daha ziyade Alevi- Bektaşi Türk kültür coğrafyasında görülürler……
….Anadolu, Balkanlar ve Güney Kafkasya Türk kültür coğrafyasından örnekleyebildiğimiz don değişme tespitlerinin Eski Türk inanç sistemi ile ilişkilendirilmesi mümkün müdür?
Çok kere şaman olarak geçen bu dinin din erbabı trans halinde çeşitli ilgili hayvanların sesini çıkarıyor, semaya yükselirken farklı ilgili hayvanların ruhundan yararlanıyordu. Tedavi seanslarında değişik hayvanların ruhlarından yararlanabilirken, bunların resimleri onun davulunun ve giysilerinin üzerinde yer alıyordu. Bütün bunların arasında Kurt da vardı.
Batı Türklüğünde, Anadolu ve Azerbaycan Türk kültür coğrafyasında Kurt Baba, Kurt Dede, Kurt Pir, Kurt Evliya, Kurt Ata olarak bilinen çok sayıda ulu zat ve onların efsaneleri vardır. Kurt Derviş olarak da bilinen Kurt Dede tespiti ilk defa bu çalışma ile yapılmış olmaktadır. Kurt Derviş/Derviş Emi/Kurt Dede tespiti uzak geçmişin efsanelerinden veya destanlarından süzülüp gelmiyor, halen hayatta olan çağdaşı kimselerin bizzat şahit oldukları olaylardan öğrenilebiliyordu.
Batı Türklüğünde kurt, Türke çare olarak bilinen halk tababetinde önemli yer tutar. Halk sağaltmacılığında kurdun, kılından, tırnağından, dişinden, ağız derisinden, dilinden, ciğerinden, kurutulmuş gözünden v.s. yararlanılır. Kurtpençesi parpı yöntemi ile yapılan tedavilerde özel yer tutar.
Güney Azerbaycan’daki Kurt Ocağı, halkın çok itibar ettiği önemli bir şifa merkezi olarak bilinir…..
Asena/Aşina destanı bilinen en eski Türk efsanesi’dir.
Türkler, Lin adlı bir ülke tarafından saldırıya uğrarlar. Düşmanlar bütün Türkleri ayrım yapmadan katleder. 10 yaşlarında bir çocuk sağ kalır. Sonrasında bir dişi kurt ortaya çıkar ve 10 yaşındaki çocuğu ensesinden tutarak savaş alanından kaçırır.
Kurt çocuğu Altay dağlarında ıssız, kimsenin bulamıyacağı bir mağaraya götürür. Mağaranın içinde büyük bir ova vardır. Kurt çocuğun yaralarını yalayarak iyileştirir onu sütüyle ve avladığı hayvanların etleriyle besler ve sonunda çocuk büyür.
Çocuk ergenlik çağına girdi ve bozkurt ile yaşayan son Türk eri evlenirler ve 10 çocuk doğar. Çocuklar büyürler; dışarıdan kızlarla evlenerek ürerler, Türkler çoğalır ve çevreye yayılır.
Ordular kurup Lin ülkesine saldırırlar ve atalarının öcünü alırlar yeni bir devlet kurarark dört bir yana yeniden egemen olurlar. Türk kağanları atalarının anısına otağlarının önünde hep kurt başlı sancak dalgalandırırlar.
Emel Esin derki : Bu olay bir Ton Bürgünme’dir. Dişi Kurt Asena , Kurt Donuna bürünmüş bir insandır.
Türkler, Lin adlı bir ülke tarafından saldırıya uğrarlar. Düşmanlar bütün Türkleri ayrım yapmadan katleder. 10 yaşlarında bir çocuk sağ kalır. Sonrasında bir dişi kurt ortaya çıkar ve 10 yaşındaki çocuğu ensesinden tutarak savaş alanından kaçırır.
Kurt çocuğu Altay dağlarında ıssız, kimsenin bulamıyacağı bir mağaraya götürür. Mağaranın içinde büyük bir ova vardır. Kurt çocuğun yaralarını yalayarak iyileştirir onu sütüyle ve avladığı hayvanların etleriyle besler ve sonunda çocuk büyür.
Çocuk ergenlik çağına girdi ve bozkurt ile yaşayan son Türk eri evlenirler ve 10 çocuk doğar. Çocuklar büyürler; dışarıdan kızlarla evlenerek ürerler, Türkler çoğalır ve çevreye yayılır.
Ordular kurup Lin ülkesine saldırırlar ve atalarının öcünü alırlar yeni bir devlet kurarark dört bir yana yeniden egemen olurlar. Türk kağanları atalarının anısına otağlarının önünde hep kurt başlı sancak dalgalandırırlar.
Emel Esin derki : Bu olay bir Ton Bürgünme’dir. Dişi Kurt Asena , Kurt Donuna bürünmüş bir insandır.
“Ölü kurdun değeri”.. ve “kurt postuna bürünmek”..
Kurt son derece savaşçı, kuralcı, gurup oluşturucu, hiyerarşik düzen oluşturucu gibi benzer özellikler taşır..
Türklerde çok önemli bir gelenek “”kurt postuna bürünmek”tir…
Türklerde çok önemli bir gelenek “”kurt postuna bürünmek”tir…
Tarihi belgelerde kurt postuna bürünme
Asya Türklerine günümüzdeki kutlamalardan örnekler..
Günümüzde Amerika’da ve Asya’da Türkler halen bu gelenekleri devam ettirmektedir..
Kurt postuna bürünmek sadece bir gelenek değildir..
Kurt postu, kurt özelliğini taşımaktır..
Kurt postu, kurt özelliğini taşımaktır..
İnsanların ruhsal yönetimleri bedensel kontrollarını yönetir..
Teslimiyetçi olmayan bir ruha sahip toplumlar yıkılmaz, sınırsız dirence sahiptir…
Teslimiyetçi olmayan bir ruha sahip toplumlar yıkılmaz, sınırsız dirence sahiptir…
Dünyadaki bilinen en savaşçı millet Türk Milleti’dir..
Bir toplumun gelecek nesilleri geçmiş nesillerini örnek alarak yaşarlar..
“Teslimiyetçi olmayan bir toplumun yaşlı insanları eğer savaşarak ölürlerse o toplumun genç nesilleri yaşam süreçlerinde teslimiyetçi olmaz, ülkesine, bayrağına, toprağına ve milletine gelecek saldırılardan korumak için savaşmaktan asla kaçınmaz.”
Bir toplumun gelecek nesilleri geçmiş nesillerini örnek alarak yaşarlar..
“Teslimiyetçi olmayan bir toplumun yaşlı insanları eğer savaşarak ölürlerse o toplumun genç nesilleri yaşam süreçlerinde teslimiyetçi olmaz, ülkesine, bayrağına, toprağına ve milletine gelecek saldırılardan korumak için savaşmaktan asla kaçınmaz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder