NOGAY SOYKIRIMININ 237. YILI
Kafkas coğrafyasının ve halklarının kaderini köklü olarak değiştiren olaylardan sonuncusu ve en önemlisi Kırım’ın Çarlık Rusya’sı tarafından işgal edilmesidir. İslam ve Türk halkları üzerindeki Slav baskısını Kırım yarımadası üzerinden hafifleten Osmanlı Devleti bu toprağı kaybedince, neredeyse İstanbul’u ‘da kaybetmek üzereydi.
II. Katerina döneminde temellenen Rusların asimilasyon politikaları, işgal ettikleri coğrafyayı öncelikle İslâmsızlaştırma, Türksüzleştirme ve insansızlaştırma üzerine kurulmuştu. Bu doğrultuda hareket ederek Kırım ve Kafkasya’da yaşayan Müslüman ve Türk halklarını göçe zorlayacak politikalar belirlemeye ve uygulamaya başladılar. Bu süreç 1944 yılına kadar devam edecek olan büyük ve kitlesel göçlerin başlangıcı olmuştur.
Göçleri iki ana şekilde uygulamaya geçirmişlerdi. İlki nüfus dengesini kendi lehlerine çevirmeye yönelik olarak sürgüne gönderilen halkları sınırdışı etmek – bu durumda ilk hedef Osmanlı Devleti olmaktaydı -, ikincisi ise sürgünü Çarlık Rusyası’nın derinliklerine yönlendirmekti. Bu da genellikle Ural bölgesi olmaktaydı.
Yeni idari sistem ile bölgenin demografik yapısı tümden değiştirilerek Müslüman ve Türk halkın yerlerine Slav, Yunan, Yahudi, Ermeni ve diğer etnik gruplar yerleştirilmeye başlandı.
28 Haziran 1783 tarihinde Kuban bölgesinde Nogaylara, topluca imparatora – Çariçe II. Katerina – sadakat yemini ettirilmiştir. Bu yeminin ardından Nogay Türkleri, Ural bozkırlarına sürülmek istendi. Nogay Türkleri buna karşı çıkarak bir kez daha ayaklandılar.
Bu görevin başında bulunan Alexander Suvarov, Nogay Türklerini Ural Bozkırına gitmeye ikna edemeyince şiddete başvurmaya başladı. Temmuz sonunda Nogay Türklerinin ayaklanmaları yayıldı ve 10 bin kişilik bir kuvvet Rus birliklerine saldırdı. Geniş bir alana yayılan savaşta Rus birliklerine üstünlük sağlayamayan Nogaylar geri çekilmeye başladı. Nogayların birkaç büyük saldırısı Rus silahlı birlikleri tarafından dirençle karşılanırken 1 Ekim 1783 günü Suvorov komutasındaki kolordu ve Don Kozak birlikleri Nogay Türklerine karşı acımasız bir kıyıma giriştiler.
Silahlı tüm Nogay birliklerini kıyımdan geçiren Rus birlikleri bölgeden kaçan sivil Nogay halkını da yaşlı, kadın ve çocuk ayrımı yapmaksızın katletti. Kurtulabilenler ise Kuban nehrinde boğuldular. Rus askeri kaynaklarında binlerle ifade edilen rakamlar dönemin Nogayları tarafından onlarca bin Nogayın ölümünden bahsetmektedir.
Suvarov’a bu soykırım sonrasında, Nogay Kasabı lakabı verilecektir. Bu dönemde Nogayların bir kısmı Osmanlı Devleti’ne göç etmişlerdir.
Nogay Türklerinin bu direnişinden çekinen Ruslar, Nogayları Urallara sürme politikalarından vazgeçerek onları sınır dışı etmenin yollarını aramışlar ve diğer halklardan daha fazla dağıtma yolunu seçmişlerdir. Bu soykırım olayı 1783 yılının sonlarına kadar devam etmiş, hayatta kalan Kuban Nogay Türkleri bugün yaşadıkları bölgeler olan Hazar Denizi kıyılarına yerleştirilmişlerdir. Yedisan ve Cemboyluklar ise Azak Denizinin kuzeybatısına yerleştirilmişlerdir.
Bu olay Nogay Türklerinin tüm yaşantısını değiştirdi ve yerleşik hayata geçirilerek yeni idari sistem ile asimilasyon politikalarına maruz bırakıldılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder