Bu Blogda Ara

18 Ağustos 2020 Salı

Kumanlar

 







Kumanlar


Kumanların Asyadaki ilk vatanlarından garba doğru hareketleri 916 tarihinde şimalî Çin'de teşekkül eden Kitay devletinin ortaya çıkması ile bağlı olduğu anlaşılıyor. Kitaylar gittikçe büyüyerek bazı Türk kavimlerini garba doğru itmişler; bunlar arasında Kumanlar da vardı.

10 uncu asırda İrtış boylarında Kimak (Kimek) adlı büyük bir Türk kavminin yaşadığını biliyoruz; bu kavmi şark kaynaklan Kıpçak adı ile zikrediyorlar; gerek Kimekler ve gerek Kıpçaklar Kumanların Asyada iken taşımış oldukları isimlerden başka bir şey olmasa gerektir.

Galiba, şark müelliflerinin Orta Asyadaki kavimler hakkında malumat verdikleri zaman (9- uncu asırda) irtişa yakın yerlerde Kıpçak uruğu en kuvvetli bir zümre teşkil ediyor, ve bu adla oradaki bütün bir heyet tesmiye edilmişti; Avrupa'ya gittikten sonra, bilhassa 11- inci asır ortalarında, galiba ayni heyet içinde Kuman uruğu birinci yeri tutmuş, ve bundan dolayı Bizanslılarla Macarlara bu kavim Kuman adı ile tanınmıştır.

Bu kavmin Asyadan Avrupaya hareketi zamanı ve bu yürüyüşün teferrüatına dair Marquart ile Rasovskijnin, adlarını söylediğimiz, yazılarından malumat edinmek mümkündür.

Türk tarihi bakımından çok enteresan olan bir meseleye temas etmeden geçmek istemiyoruz; o da - Kumanların beyaz ırkın en karakteristik evsafını haiz olmalarıdır.

Kumanlar, Rusların, Almanların ve Ermenilerin "sarışın" bir kavim oldukları manasına gelen sözlerle tesmiye ettiklerini görmüştük.

Kumanlar hakkında malumat veren bütün kaynaklar, bunların uzun boylu, gayet mütenasip vücutlu, güzel ve çok düzgün çehreli ve sarı saçlı olduklarını bildiriyorlar.

El-Omarî, bunların gayet güzel ve bedenlerinin mütenasip olduklarını söylüyor; ayni veçhile, Kuman kadınlarının güzelliğine dair muhtelif kaynaklardan malumat ediniyoruz.

Şair Nizamı Kuman kadınlarının beyaz tenlerine meftun olduğunu bildiriyor; Şirvan - şah bir Kuman güzeli tarafından teshir olunmuştu; Gürci vekayinamesinden görüldüğü veçhile, Gürci kıralı David II. nin karısı olan bir Kuman kızı güzelliği ile temayüz ediyordu.

Nihayet meşhur Rus halk destanı olan “ Slovo o Polku Igoreve" de “güzel Kuman kızlarından" bahsolunmaktadır. Kuman hanlarının Rus knjazlerini elde etmek için Kuman kızlarını hediye olarak gönderdiklerini biliyoruz.

Rus knjazleri ailesine mensup bir kadın (Vladimir Monomachin torunu) Kuman hanı Başkordla evlenmek için Kiev'den Kuman yurduna kaçmıştı. Bütün bunlar Kuman ahalisinin dış görünüş ve beden teşkilâtı bakımından çok güzel ve yakışıklı bir kavim olduğunu ve bu güzelliğin de Çinliler mefhumuna göre değil “Avrupai, mefhuma göre, yani uzun boylu, mavi gözlü ve sarışın bir kavim olmak itibarı ile haizi ehemmiyet olduğu gürülüyor.

Kumanların halefleri oldukları kuvvetle ileri sürülen bugün Romanya'da oturan Çangoların etraftaki diğer kavimlerden “sarışın olmaları, bazan keten gibi açık sarı ve kıvırcık, bazan da kırmızımsı saçlı ve mavi gözleri ile" temayüz ettikleri kaydedilmektedir.

Aynı surette Ural sahasına yakın bugünkü Kazak - Kırgızların bir kısmını teşkileden bazı “Kıpçak" uruğları arasında yer yer % 50 kumral ve kırmızımsı saçlı tiplere tesadüf edilmektedir. Kuman unsurlarının da iştirakile teşekkül eden bugünkü Kazan havalisindeki Türkler (Tatarlar) arasında, malum olduğu üzere, sarışın tiplere pek çok tesadüf edilmektedir.

Çinlilerin Tang sülâlesi tarihinde, Orta Asyada saçları açık renkli, gözleri mavi ve Çinlilerin tabirince “maymunlara benziyen" bir Türk kavmi vardı; biz bunları o tarihlerde Kırgız olarak biliyoruz.

11-inci asır İran müelliflerinden Gerdizî Kırgızların saçları açık renkte olduğunu yazıyor.

Görülüyor ki Orta Asyada beyaz ırkın hususiyetlerini tamamile muhafaza eden Türk zümreleri bulunuyordu. Çin ve İran kaynaklarında tesadüf edilen bu cins kayıtlar tarihçilerin nazarı dikkatini celbetmişler; fakat Avrupalı alimler bu tiplerin Türklere ait olmayıp, önce “Hindo - avrupaî" bir kavim iken sonraları Türkleşmiş olduklarını ileri sürüyorlardı. (Öyle diyecekler tabi, Avrupa kafası ; dün ne ise bugün de o)

Marquart, Barthold, Pelliot, Grum - Grzimajlo hep bu fikirdedediler. Bilhassa Grum - Grzimailo bu hususta çok ileri giderek bu “arî„ kavmin kim olduğunu bile meydana koymak istemiştir.

Ona göre Çinin şimalinde milâdî 4-üncü asra varıncaya kadar Dili veya Dinli adlı hâlis “hindo - avrupaî" bir kavim yaşıyordu ; bu kavim bilâhara Türkler ara­sında erimiş gitmiştir.

Bu müellife göre, Kumanlar şayet doğrudan doğruya bu Dililerin halefleri değillerse, şüphesiz Dili kanı en çok bulunan Türk kavmi Kumanlardır. Orum- Grzimajlo Kumanların sarışınlıklarını bu suretle izah etmek istiyor.

Fakat tarihte Çinin şimaline kadar her hangi bir “hindo - avrupaî" denilen kavmin gittiğini bilmiyoruz; tarih ve arkeologya araştırmaları Çin'in şimalini (kuzeyini) öteden beri Türk yurdu olduğunu gösteriyor.

Grum - Grzimajlo nun dediği gibi, şayet, hakikaten Dinli adlı "mavi gözlü, sarışın„ bir kavim milâdın başlarında şimalî Çin'de oturmuş ise, bunun eski hususiyetini muhafaza etmiş ve başka kavimlerlerle az karışmış halis bir Türk kavmi olması icap eder. Ve eğer Dinlilerle Kumanlar arasında hakikaten bir kan yakınlığı varsa, Kumanlar ve onların halefleri en temiz bir Türk ırkını temsil ediyorlar demektir.

Bu mesele, hali hazırda tarihî olmaktan ziyade antroplojik bîr meseledir. Cenubî Rusyadaki Kumanlara dair “kurganlar" yani kabirlerin ve Kumanlara ait maddî kültür bakayasının etraflıca tetkikinden sonra'ka’î hükümler verilebileceğinden, şimdilik bu problemleri olduğu gibi açık bırakmak en doğru bir yol olacaktır.


Kaynak: PEÇENEK TARÎHÎ

Dr. phl. Akdes Nimet KURAT (1903-1971, Tatar asıllı Türk tarihçi)

1937 BASKISI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...