Usun ya da Wusun ya da Vusun, (Çince: 乌孙 veya 烏孫, Wūsūn), Han Hanedanı döneminde (MÖ 206 - MS 220) yaşamış göçebe-yarı göçebe Türk ve Hint-Avrupa (Hint-Aryan) kökenli bir halk
Çin kaynaklarının aktardığına göre Çin'in kuzey batısında (Batı Gansu bölgesinde) Yüeçiler'e yakın bir bölgede yaşamış, Yüeçiler tarafından yenilgiye uğratılınca MÖ 176 yıllarında Hiung-nu'ların egemenliğine girmiş, daha sonra İli Nehri ve Issık Göl bölgesine yerleşmiş ve en azından beş yüzyıl boyunca bölgedeki gücünü korumuştur.
Wusun sözcüğünün anlamı hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Buna göre Türkçe bir sözcük olduğu düşünülen
Wusun/Usun Sözcüğünün "birlik", "bağlılık" anlamına geldiği görüşünün yanı sıra[13] etnonimin Çince transkripsiyonu olan Wusun(烏孫)'un bir totem olan Wu = ('karga' ya da 'kuzgun','siyah')'dan geldiği görüşü de vardır.[12] Bu karga kültü Usun efsanelerinde de yer almaktadır. Efsanelerde yabani hayata bırakılan bir çocuğun dişi bir kurt tarafından açlıktan ölmek üzere iken bulunup emzirildiği ve karga tarafından da etle beslendiği bir öyküden bahsedilir.[14][15] Aynı öğeler daha sonra Göktürklerde de yer almıştır.
Tarih
Bu olayın ardına Usunlar, İli Irmağının yukarı bölgelerine yerleşmeye başlamışlardır. Başkentleri bugünkü Doğu Türkistan'da, Wen-su(Onsu İlçesi) ilçesinin batı sınırındaki Na-lun ırmağının yukarı ağzında kalan "Chi-ku" kalesi idi. Burada gittikçe büyüyüp güçlenmiş, Lao-shang öldükten sonra Hiunglar-dan kopmaya başlamışlardır.
MÖ 121 yıllarında Chang Chien, Çin imaparatoru Wu'ya sunduğu raporunda Hiung-nu'lara karşı Usunlarla işbirliği yapmayı teklif etmiştir. İmparator da bu teklifi kabul edip kendisiyle birlikte Usunlara hediyeler göndererek Usunları Hiung-nulara karşı kışkırtmaya çalışmış ama Usunların çekinceleri yüzünden bu girişim başarılı olamamıştır.[20] Buna rağmen Hiung-nular bu olayı işitmiş ve saldırı planlamışlardır. Usunlar da bunun üzerine Çin'den yardım istemiştir. Çin hanedanı ile evlilik ilişkileri kurarak iyice yakınlaşmışlardır. MÖ 74 yılında Hiung-nular, Şanyüleri Chih-yen komutasında Turfanlılarla işbirliği yaparak Usunlara saldırmış, E-shen'i alıp halkını esir etmiştir. Bunun üzerine Usun hükümdarı Çin'e mektup yollayıp yardım istemiş, İmparator Chao-ti, 200.000 atlıyı yardımlarına göndermiş, yapılan savaşta Hiung-nulara ağır bir darbe indirilmiştir. Buna rağmen Hiung-nu hükümdarı 10.000 kişilik atlı birliği ile Usunlara saldırabilmiş, ancak dönüş yolunda fırtınaya yakalanarak birliklerinin tamamına yakınını kaybetmiştir. Bunu fırsat bilen Usunlar Hiung-nulara saldırmış, bunun sonucunda Hiung-nular çok zayıflamışlardır. Bununla birlikte Usunlar kendi bağımsızlıklarını kazanmış, Hiung-nulara bağlı Wu-hanlar ve Tinglingler'in de bağımsız kalmalarına yol açmışlardır.
Bu olaylardan sonra Semerkand, Hiung-nu hükümdarı Chih-hi'yi kendisini diğer devletlere karşı desteklemesi için elçiler aracılığıyla yardım istemiştir. Kurulan ittifak sonucunda Chih-hi Sermekand krallığını birkaç kez desteklemiş ve daha sonra Hiung-nular, Usunlara saldırmıştır. Başkentleri Kızıl Vadi (Chih-ku)'ya kadar girmiş, halkın bir kısmını öldürüp birçoğunu esir etmiştir. Çin kaynaklarında Bin li'lik (500 km) arazi içerisinde yaşayan kimsenin kalmadığı belirtilir. Daha sonra MÖ 44'te Hiung-nular Usunlara birkez daha saldırmış, ağır bir darbe vurmuşlardır. Yaşanan olaylar üzerine Usunlar Çin ile daha da yakınlaşmış, MÖ 5 yılında Usunlar da Hiun-nulara saldırıp insanlarını öldürüp hayvanlarına el koymuş, bunun üzerine Hiung-nular da karşı saldırıya geçip Birçok kiyi öldürmüş ve esir almışlardır. Bunların sonucunda Usun hükümdarı kendi oğlunu Hiung-nulara esir vermek zorunda kalmış, Çin'in araya girmesi sonucu oğlan geri iade edilmiştir.[21]
Kuzey Wei Hanedanı döneminde Juan Juanların akınlarına maruz kalan Usunlar, Pamir dağlarına göç etmişlerdir. 437 yılında Tabgaç kağanının kendilerine elçi gönderdiği bilinmektedir. En son 938 yılında Liao hanedanı imparatoru ile karşılıklı elçi yollamışlardır. Bu tarihlerden sonra sayıları çok azaldığı için haklarında bilgi alınamamıştır.[22]
Antropoloji
Çin kaynaklarında Usunlar'dan kızıl saçlı ve yeşil gözlü olarak bahsedilmektedir.[23] Yedisu bölgesi'ndeki arkeolojik çalışmalarda elde edilen, milattan önceki ve sonraki 1. yüzyıla ait 6 ayrı iskeletin kafatasları üzerinde yapılan antropolojik çalışmalar Usunlar'ın az da olsa "mongoloid" özellikler göstermekle birlikte brakisefal beyaz ırk'a ait olduğunu ortaya koymuştur.[24][25] Yaşam tarzlarına ilişkin, M.Ö 110-105 yılları arasında Usun hükümdarı ile evlendirilen Han Hanedanı Prensesi'nin aktardığına göre Usunlar: "göçebe, keçeden çadırlarda yaşayan, çiğ et yiyen ve mayanlanmış kısrak sütü içen bir halk"tır.[26] Ayrıca bu anlatımlarda erken dönem Çin kaynaklarında sıkça rastlanan (barbar, açgözlü, güvenilmez v.b.) pejoratif anlatım dikkat çekmektedir.
Dilleri
Bir Usun kralının Fu-li (kurt) ismiyle çağrıldığını, Çinli bilgin Han Rulin ve ayrıca G. Vambery (1879), Scherbak (1961), P. Budberg, L. Bazin ve V.P. Yudin söylerler. Ayrıca Ön-Türkçe bir sözcük olan böri'nin ("böri = kurt"), Usunların adlarında ve unvanlarında çok sık görüldüğünü yazmışlardır. Diğer Türkçe, Kun; Bag/Beg ve Ulug gibi kelimelerinin kaydedilmiş olduğunu da onaylarlar[27].
K. Shiratori'ye göre de MÖ 2. yüzyılda Orta Asya'ya giden Wu-sunlar Türk kökenlidir.[28]
Buna rağmen Peter B. Golden ve Carter V. Findley gibi bazı tarihçiler Usunlar'ın dillerinde saptanan sözcüklerin kökeninin Türkçe olmadığını ve Hint-Avrupa, İrani kökenli olduğunu öne sürerek bu görüşlere karşı çıkmıştır.[29][30] Buna göre Beg-bey sözcüğü Soğdca'daki Baga sözcüğünden alıntıdır. Aynı zamanda Orta Farsça'daki (Sasani hükümdarlarının da kullandığı) Bay, Sanskritçe'deki Bhaga ve Rusça'daki Bog sözcükleri de aynıdır. Bir diğer iddia ise, Türk dillerinde ortak kullanımı olan ve "kurt" anlamına gelen Böri sözcüğünün, Doğu İran dillerine ait olduğu ve Türk dillerine oradan alıntılandığı yönündedir. Bu iddialar tartışmalı olup "Bay" sözcüğü üzerine etimolojik çalışmaları bulunan Rus dil bilimci Sergei Starostin, sözcüğün kökeninin Ön-Türkçe olduğunu ve ödünçlemenin diğer dillere Türkçeden yapıldığını belirtir.[31] Aynı şekilde Starostin, böri sözcüğünü de Ön-Türkçe olarak verir.[32] Bu sözcüğün(Böri) Hint-Avrupa dil ailesi içerisinde hiçbir dilde yer almıyor oluşu da bu iddiaları zayıflatmaktadır.[33]
Yaşam alanları
Usunların ana yerleşim bölgeleri Tanrı Dağları'nın kuzey kenarlarıdır. Doruk dönemlerinde İli Nehri boyunca, bütün nehir alanına ve Tanrı Dağları'nın batısına kadar yayıldılar. Kralları Issık Gölü'nün güneyinde otururdu. Yaşam alanları, şimdiki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin kuzeybatısını, Kazakistan'ın güneydoğusunu ve doğu ve orta Kırgızistanı kapsardı[34]. Xinjiang Tuzhi (新疆圖志; Coğrafya kitapı) şöyle aktarır, Manas Usunlarla Han Hanedanlığının doğu sınırıdır[35]. Çolpon-Ata'da biraz kıyıdan uzakta batık köy Çengu -kızıl vadi- antik Usun Devleti başkenti (milattan önce ikinci yüzyıl) olduğu tahmin edilir.
Güneyde, Usunlar Tarım Havzası'ında yaşayan diğer insanlarla sınırdılar.[36]. Tanrı Dağlarının kuzeyi, Karaşahr, Kuça, Aksu ve Uçturfan Usunlara aitti[34].
Büyük Han Kitabı (漢書 veya 汉书, Hànshū) - Batı bölgesini şöyle aktarır, Usunlar kuzeybatıda Kangju (康居, Kāngjū, önceleri Kang-gü, K'ang-kü) ve batıya doğru Dayuan (大宛, Dàyuān, anlamı: Büyük Yuan, Wade-Giles: Ta-Yüan) sınırdılar[37]. Xiyu Tuzhi (西域圖志) şöyle aktarır, Kangju doğu sınırı Balkaş Gölü batı kıyısında bulunurdu, bu sırada Dayuan Fergana Vadisi ve Hokand'da bulunurlardı.
Sovyetler Birliği zamanında, İli Nehri kıyısında yapılan geniş kapsamlı arkeolojik kazılarda eski Usunlara ait mezarlar bulunmuştur. Bu demektir ki Usunlar İli Nehrinin her iki kıyısında da yaşamışlardır[38]. Xiyu Tuzhi Tarbagatay Dağı Hiung-nu (匈奴, Xiōngnú) ve Usunlar arasında sınır oluştururdu diye aktarır[39]. Bir ara millattan önce 53 yılında oluşan kargaşalıkta, daha sonra küçük kral olan Niaojiutu kendi adamlarını kuzey dağında toplar ve kendi ailesine ve annesine saldıran Hiung-nu'ları tehdit eder[40]. Burada anlatılan "kuzey dağı" Tarbagatay Dağı'na uymaktadır[34]. Bu dağ Hiung-nu ile Usunlar arasında sınır oluşturmuş, dağın kuzeyi Hiung-nu bölgesidir.
Matsuda Hisao'nun fikrine göre, Usunlar Tanrı Dağlarının kuzeyinde değil de, arasında yaşarlardı[41].
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder