ÇİN KAYNAKLARINA GÖRE TÜRK MİTOLOJİSİNDE BOZKURT
Totemlere kutsallik arz etmek eski devirlerdeki insanlarin inanclarinin bir parcasidir. Totemi insanlar ilk olarak “akraba” olarak gordu. Daha sonralari insanlar kabileler halinde yasamaya baslayip kabileler arasinda savaslar meydana gelince totem “koruyucu” olarak goruldu. Turk tarihinin bilinen en eski devirlerinde bir devlet olarak tarih sahnesine cikmaya baslayinca “kokbori”, ortak toteme, bir “koruyucuya” donustu. Totem kavrami bu sekilde degisince, Turk kavimleri onu sembole donusturdu. Bozkurt’un “kokbori” olarak adlandirilmasi hayvanin gok renginde olmasindan degil, gokten gelen, Goktanri’nin borusu, semavi, kutsal boru anlayisindan kaynaklanmaktadir. Kazak Turkleri arasinda “Tenri’nin serigi”, yani “Tanri’nin yoldasi” deyimi buradan gelse gerek. Cin yilliklarinda “Turkler bayraklarina altinla islenmis kurt basi koymaktadirlar” seklinde kayit vardir.[1] Tarihi destanlarimizdan Oguzname ve digerlerinde kurt toteminin somut yansimalari bulunmaktadir:
“Ben sizlere oldum kagan,
Alin cene ve kalan tamga bize olsun isaret
Bozkurt olsun bize sembol.” (Oguzname)
Meshur Kazak ozani Suyinbay:
“Bori basi uranim,
Borili menin bayragim
Borili bayrak koterse,
Kozip keter kaydagim.”
Turkiye Turkcesi ile ifade edersek,
“Boru basi sloganim,
Borulu benim bayragim
Borulu bayrak kaldirilirsa,
Depresir benim bir seylerim.”
Bozkurda Cin yilliklarinda M.O. IX. asirlara kadar giden kayitlarda rastlanir. Hanname ve baska yilliklarda Bati Chou doneminde Chou Mu Wang isimli han ile yapilan savasta bes beyligi, yani kaganligi boyundurugu altina almis dort maral ve dort bozkurdu yakalamistir. Bundan dolayi Chuan Runlar bugunku Gansu topraklarina kaymislardir. Bu olay M.O. IX. yuzyilda cereyan etmistir. Chuan Runlar Hunlarin bir koludur. Burada bahse konu olan dort bozkurt ve dort maral ile Hunlarin dort bozkurt kabilesi ve dort maral kabilesine isaret edilmektedir.
Bundan baska Chou ile Sui yilliklarinda Turkler hakkindaki kayitlarda su efsanelere de rastliyoruz: “Turkler Hunlarin neslindendir. Asena onlarin bir diger ismidir. Bir zamanlar komsulariyla yaptiklari savasta yenilmisler ve Turklerin nesli kaybolmustu. Sadece on yasinda bir erkek cocugu sag kalmisti. Galip gelen ulkenin savascilari cocugun kucuk oldugunu gorerek oldurmemisler, ayaklarini keserek bir ormanliga birakmislardi. Cok gecmeden baygin yatan cocugun yanina kurtlar gelmis ve onu etle beslemislerdir. Bununla birlikte cocukla ciftleserek hamile kaldilar. Cocugun olmedigini ve hala yasadigini duyan dusman ulkenin hani, adamlarini yollayarak onu oldurttu. Cocugu olduren cellatlar bir kurdun kendilerini seyretmekte oldugunu gorunce, onu da oldurmek istediler. Bunun uzerine kurt Kosu Hanligi’nin (simdiki Turfan bolgesinde) kuzeyindeki daga (Bogda Dagi) kacti. Boru burada saklanarak on yavru dogurdu. Oglanlar buyuyunce civardaki insanlarla kaynasarak evlendiler ve cogaldilar. Her cocuk ayri birer kabile haline geldi. Bu kabilelerden birisi Asena idi. Bunlarin nesilleri cogalarak birkac yuzu buldular. Birkac asir gectikten sonra bolgelerinden ciktiklarinda Juan Juan (Avar) kabilesine tabi oldular. Bu donemden sonra Altay Daglari’nin guneyine yerlestiler ve Avarlar icin demir zenaatiyla ugrastilar.”[2]
Cin yilliklarinda bozkurt ile ilgili efsaneler, baska Turk boylariyla da alakali olarak gecmektedir. Tarihname’nin Fergana bolumunde: “Han Hukumdari M.O. 119’da batidaki Uysun (Wusun), Hun vb. gibi Turk kavimlerine ziyaret yaparak donen Jang Sian’dan bu ulkelerin durumunu sordugunda su cevabi aldi: ‘Hun ulkesinde bana anlatilanlara bakilirsa, Uysunlerin Hani’nin ismi Gunbey imis. Gunbey’in babasi Hunlarin batisindaki kucuk bir kavmi yonetmis. Hunlar onlara saldiri duzenleyip Gunbey’in babasini oldurduklerinde o anasindan daha yeni dogmus bir bebekmis. Savas sirasinda issiz bozkirda yalniz kalmis. Agzinda et olan bir karga cevresinde ucmus, bir bozkurt da onu emzirmis. Buna hayret eden Hun Tanrikut’u onun kutsal bir cocuk oldugunu anlamis ve onu himayesine almis. Boylece buyuyen cocuk ordunun onunde savaslara katilmis, birkac defa kahramanlik gostermis. Ona batidaki sehirlerin korunmasi gorevi verilmis. Maiyetini iyice guclendirdikten sonra Gunbey cevredeki ulkelere seferler duzenleyip etrafina on binlerce asker toplamis ve savaslar yapmis. Hun Tanrikut’u oldukten sonra, Gunbey kendi maiyetini yanina alarak uzaklara gitmis ve bagimsiz bir devlet kurmus. Hunlarla da iliskisini kesmis.”[3] seklinde bir kayit yer almaktadir.
Bize gore bunlarin hepsi o devirdeki Hun, Uysun vb. diger Turk kavim ve kabilelerinin mensuplarinin kendi agzindan anlattiklarinin Cinliler tarafindan kayda alinmis olmasidir. Cunku arkeolojik calismalar da bu yazilanlari teyit etmektedir. Mesela, 1957’de Mogolistan’in Arhantay bolgesinde Tomur isimli yerlesim yerinden bulunan 572’de Taspar Kagan’in buyrugu ile dikilen ve uzerinde eski Brahma ve Sogd yazilari ile metinler bulunan anitta, bir cocugu kucagina alarak emziren bir bozkurt resmi tasvir edilmektedir. Yine ayni bolgenin Suetugun denilen yerinde S. Klastorniy tarafindan acilan kurganin kapisinin iki yaninda iki bozkurtun heykeli bulunmustur.[4] Daha once bahsettigimiz efsanelerden baska Cin yilliklarinda “Turkler bayraklarina altinla islenmis bozkurt basi tasvir edilmistir. Bu, koklerini unutmamanin bir isaretidir. Onlar nobetcilerine de “boru” demektedirler”[5] kaydina rastlanmaktadir.
Turk halklari, ozellikle Kazaklarin etnik yapisinda adlari gecmekte olan eski Turk kabileleri hakkinda Cin yilliklarinda rastlanan bozkurt hakkindaki yukaridaki efsaneler ile bazi yazili ve sozlu edebi eserlerdeki ifadelerden bozkurdun cok eski devirlerde toteme donustugunu anlamaktayiz. Bozkurdun cocugu kurtarmasi, bozkurttan cocuk dogmasi, bozkurdun dile gelerek konusmasi borunun totemlesmesinden kaynaklanmaktadir.
Mogolistan Kazaklari arasinda saman dualarinda:
Bori bori bori iyem,
Kel, cebevsi bori iyem.
Umay ene, Sasti Aziz
Emip osken bori iyem...”
Turkiye Turkcesi ile ifade edersek,
“Boru, boru, boru sahibim.
Gel, koruyucu boru sahibim.
Umay ana, Sacli Aziz
Emerek buyudugum boru sahibim.”
seklinde ifadelere rastlamaktayiz. Bu durum, totem anlayisinin bahsilik (samanlik) ile ortustugunu gostermektedir.
Kazak Turklerinde bozkurdu kutsal gormenin kalintilari gunumuzde dilde ve bazi inanislarda yasamaktadir. Mesela, son devirlere kadar “bozkurdu Tanrinin yoldasi” diye goren ve bozkurda hakaret etmekten cekinen ve hatta ismini saygidan oturu dogrudan soylemeden, ima eden bir gelenek de vardir. Bu gelenege gore, bozkurt “um-kus, dik kulak, kara kulak, uluma [uluyan], serek kulak [keskin kulak], kokcal [gok yele, boz yele] demisler, “Kurdun nafakasi yedi gun topraktan, yedi gun halktan” anlayisi da mevcuttur.
Kazak inanclarina gore, kurdun isirdigi hayvanin etini hamile kadinlara yedirmezler. Cunku dogacak cocugun salyali olmasindan endise edilir. Ayrica Kazaklarda yeni evlenen ogulun ensisini (evlenen cocugun miras hakki) alarak baba ocagindan ayrildigi siralarda, agila kurt saldirirsa bunu hayra yorarlar. Cunku bu siradan bir yirtici hayvan degil, kutsal bozkurttur. Onun agila gelmesi bereket ve zenginligin isareti sayilmistir. Bunun gibi, salgin hastalik sirasinda koyunlara kurtlar saldirirsa, hastaligin iyilesecegine isarettir. Yolcu sefer esnasinda kurda rastlarsa, onu hayra yorar ve kurda ilismez. Ailede bebekler devamli oluyorsa, dogan cocugun omzuna veya gogsune kurdun topugu, disi veya asik kemigi muska yapilarak takilir. Boylelikle dogan cocugun kem gozlerden korunacagi ve cok yasayacagina inanilir. Bununla birlikte bebegi yasamayan annenin vucuduna kurdun cigerini suren veya muska olarak takan gelenekler de vardir. Insanlar arasinda kin gutme, intikam alma gibi sonu gelmeyen kavga ve dusmanliklar varsa, ucuncu sahislar vasitasiyla karsi tarafa kurdun sinirlerini atese tutsuleme, sihirleme adetleri de vardi. Kazaklar korkusuz kahramanlari “hakiki bozkurdun ta kendisi” diye nitelendirirler. Dusmana bozkurt gibi saldirma veya bozkurt gibi cekme oyunu “kokbar” (gokboru oyunu) halen oynanmaktadir.
“Gokboru cekme” oyunu cok eski devirlerden beri gelen “gokboru”, “kizboru” oyunu oldugunu Muhtar Avezov ifade etmisti. Bu oyunda cekismeye konu olan, atin onune atilarak kacirilan keci yavrusunun “gokboru” olarak isimlendirilmesi yukarida ifade ettigimiz mitolojik unsurlarla alakali olsa gerek. Cunku, gokboru zaferin semboludur. Iki grup yaristiginda galibiyetin isareti olan gokboru kimin elindeyse o taraf galip sayilmaktadir. Iste tum bunlar bozkurdun Turkler arasinda sadece kutsal bir hayvan degil, ayni zamanda bir zamanlar ozel bir totem oldugunu da gostermektedir.
Turk ve Altay halklarinin bir cogunda bozkurda hurmet eden ve onu kutsal sayan gelenekler vardir. Mesela avcilik sirasinda Soyottar kurdun adini dogrudan ifade yerine “uzun kuyruklu, uluyan, gok goz” derken, Kacin Tatarlari “uzun kuyruk”, Yakutlar ise “kuyruklu” olarak isimlendirmistir. Altay Turkleri “poru” ismini dogrudan kullanmazlar, yerine “agabey” manasina gelen kelimeleri kullanmislardir. Cuvaslar da “kasir” kelimesi yerine “uzun kuyruk, tokmak kuyruk veya Tenir uti” gibi evfemistik isimleri kullandilar.[6]
Buryatlarda da kurda hurmet vardir. Onun ismini dogrudan kullanmayi yasaklayarak “Tenir uti” demislerdir.[7] Turkler de boylesine anlayis olmasi tabiidir. Mesela Kazak Turkcesinde “itin sahibi varsa, kurdun Tanrisi vardir” (Iyttin iyesi bar bolsa, borinin Tenrisi bar.) deyimi vardir. Mogollarda kokenlerini bozkurt ile geyik ile iliskilendiren efsaneler vardir. Turk ve Mogol kabilelerinin cetlerini bozkurda baglayan anlayis cok eski devirlere aittir. Bu Altay kavimlerinin birbirine yakin dunya goruslerinin oldugunun bir kanitidir.
* Kazak Turkcesinden aktaran Doc. Dr. Abdulvahap Kara. Bu yazi, Islam Oncesinden Cagdas Turk Dunyasina Prof. Dr. Gulcin Candarlioglu’na Armagan isimli eserde 161-166 sayfalari arasinda yayinlanmiştir.
** Ahmet Baytursunuli Dil Bilimi Enstitusu
[1] “Tarihname”, 50. Bolum, Turkler Seceresi
[2] Tarihname, Fergane Bolumu
[3] Tarihname, Fergane Bolumu
[4] Bilim Jane Enbek, 1984, No: 2, s. 19-21.
[5] Tarihname, Turkler Bolumu
[6] D. K. Zelenin, Tabu-slov u Narodov Vostocnoy Evropi i Severnoy Azii, C. 2, Leningrad 1929, s. 41.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder