Bu Blogda Ara

20 Haziran 2019 Perşembe

KURT ATA

                            KURT   ATA 


   
Türk aile yaşamında Türkler kurt'u ata tanırlar. Kurtu ata sayma Türklerde birtakım söylencelerle açıklanır. Tüm toplumlarda inançlar söylencelerle süslüdür. Bozkurt söylencesi, eski Çin kaynaklarında iki biçimde saptanır.

Göktürk destanları bütün Türklerin düşmanlarca yokedildiği bir baskın kıyımı ile başlar. Türk soyunu bu büyük kıyımdan, annesi bezkurt olan bir kurt kurtarır. Annesi kurt olduğu için öldürülemeyen bu genç, tek başına sağ kalır. Yaz-Kış Tanrılarının kızları ile evlenir. İlk oğluna "Türk" adını verir. Türk'ün on çocuğundan birinin adı "Asena", yani Bozkurt'tur. Bu ad Asena'ya eski analarının adını yaşatması için verilmiştir. Türkler bu evlenmelerin çocukları olarak çoğalırlar.

Başka bir söylencede, ana kurt, önce bir kurtarıcı, sonra ana olarak anlatılır. Sağ kalan Türk'ü bu dişi kurt korur, besler. Yeni Türk kuşakları, dişi kurt ile, elleri ayakları kesilmiş tek Türk çocuğunun evlenmesinden türer. Bu evlenmeden doğan çocuklardan biri Asena'dır. Asena atalarını unutmaz. Herkesin de atalarını bilmesini ister. Çadırın önüne bir direk diktirir. Üzerine altından bir kurt kafası koyar. Bu kurt başı Türk'ün ilk bayrağı olur. Türkler, Ergenekon'dan çıktıkları zaman, hanlarının adı Börte Çene, yani Bozkurt'tur.

Uygur Türeyiş destanında ise, Tanrı bir erkek kurt biçiminde yere iner. Uygurların atası sayılan Kaocho boylarının kökeni hakkında Çin kaynakları şu bilgiyi verir:

"Bir hakanın olağanüstü iki kızı vardır. Hakan, kızlarını insanlarla evlendirmeye kıyamaz. Onları Gök (Tanrı)'ya sunmaya karar verir. Bu amaçla ülkesinin kuzeyinde ıssız bir yerde yüksek bir tepecik yaptırır. Kızları tepenin üzerine kor. Onları kabul etmesi için Tanrı'ya yakarır. Aradan üç yıl geçer. Kızların annesi "onları artık geri getirelim" der. Hakan getirmez. Bir yıl daha geçer. Yaşlı bir kurt gelir. Gece gündüz tepeyi bekleyip ulur. Tepeciğin altında kendine in yapar. Orda r. Kurt bir türlü gitmez. Küçük kız ablalarına şöyle der:

 ―Babamız bizi Gök (Tanrı) ile evlenmek için buraya bıraktı. Şimdi kurt geldi. Belki bu Tanrı'nın yolladığı kutsal bir hayvandır. Ben aşağı inip ona gideceğim, onun eşi olacağım. Büyük kız karşı çıkar:

―Bu pis bir hayvandır. Anamız, babamız, bu evlenmeyi onaylamaz. Küçük kız ablasını dinlemez. Aşağıya iner, kurtla evlenir. Çocukları doğar. Baba kurttan doğan bu çocuklar, Kao-cho adlı Türk boylarının ataları olurlar.

Bu destanların özü aynıdır. Bu öze göre, yok olma ile yüz yüze gelen,Göktürk soyunun yeniden dirilip çoğalmasını bir Bozkurt, ana kurt sağlar. Böylece Türkler bir anlamda kurdu ata sayarlar, ona saygı duyarlar. Böyle bir inanç eski Türklerde totemciliğin varlığı savını getirir. Bir Hun prensinin bir altın yontusu bulunmuştur. Söylenceye göre, Asya Hunlarının hanı Maotun'un soyu ejdere dayanır. Büyük olasılıkla, ejder çok eski dönemlerde tapınç olmalıdır. Ayrıca Reşidüddin, 14. yüzyılın ilk çeyreğinde Câmi'utTevarih adlı yapıtında 24 Oğuz boyunu sıralarken her dört boy için bir ongon kuşu gösterir. Böylece şahin, kartal, tavşancıl, sungur, üçkuş, çakır kuşları Oğuzların totemleridir.

 Bir çok bilgin, totemizm'in insanlığın ilk dini sayar. Totemizm inancında genellikle bir topluluk, bir bitki türüne ya da bir nesneye mistik, akrabalık duyguları ile bağlıdır. Bu bağlanışın belli görev, yasak ve törenleri vardır. Totemizmin başlıca şu özellikleri vardır: "Aynı totemden olan kişiler aynı atadan geldiğine inanırlar. Bireyler totemin adını, işaretini taşırlar. Aynı totem çevresinde toplanan kişilerin birbirleriyle evlenmeleri yasaktır. Totemden olan kişiler için totem olan hayvan ya da bitkiyi yemek yasaktır. Totemin, inanan topluluğun üyelerine yardımcı olduğuna, onları çeşitli tehlikelerden koruduğuna inanılır.5 "

Genellikle hayvanlar totem sayılmışlardır. Kimi zaman söz konusu hayvan yerine, onun bir parçası (kuyruğu, dili, pençesi, tüyü vb.) totem yerine geçer. Hayvan totemleri, en çok avcılıkla geçinen ilkel toplumlarda görülür.6

 Türklerde totem inancına uygun kimi inanç ve davranışlar izlenir. 19.yüzyıl sonlarında Orta Asya Türkleri arasında totemcilikteki "şuringa"yı andıran put fetişler vardır. Altay ve Yakut Türklerinde Baba ve anayı temsil eden putlar bulunur. Abdülkadir İnan, Türk ırkından şamanistlerde, tavşan, ayı, kartal, sincap gibi adlar taşıyan putlar bulunduğunu bildirir. Ayrıca büyük şamanlar, kahramanlar, iyi ve kötü ruhlar için yapılmış putlar vardır. Televüt Türklerinin totemi Tilek'dir. Bu totem insan biçimindedir. Şaman dualarında Tilek'e çağrılır. Ayı, şamanistlerin en çok saydıkları putlardan biridir. Şor Türklerinin avcıları, Şangır denen putu kutsal sayarlar. Bu put da insan biçimindedir. Üzerine av hayvanlarının derilerinden parçalar asılır. Kendini menmun eden avcılara bol bol av verir. Darılırsa ormanları yakar. Avcıları hasta eder. Kuş biçiminde görüntülenen ruhlar daha çok Yakutlara komşu, Dolaganlarda bulunuyor. Yakutlarda en çok sayılan kuş Kartal. Yakutlara göre, ilkyaz ile güz kartalın ruh gücüne bağlı. Kartalın kanatlarını bir kez çırpması ile buzlar eriyor, iki çırpması ile ilkyaz geliyor. Anlaşıldığına göre, Yakutlarda bu kuş eski dönemlerde güneş ve Göktanrının sembolüdür. Kartal geleneği son dönemlere değin Başkurt Türklerinde de yaşamıştır. Kartal ile ağaç tapıncı arasında ilişkiler vardır. Başkurtlar eski dönemlerde tanımadık biri ile karşılaştıklarında kuşunun ve ağacının ne olduğunu sorarlar. İbn Fazlan Başkurtların 12 Tanrıları bulunduğunu bildirir.7

Kış, yaz, yel, ağaç, insan, hayvan, su, gece, gündüz, ölüm, yaşam, yerin ayrı Tanrıları vardır. Gökte olan Tanrı tümünün büyüğüdür. Ancak o öbürlerini eşgüdüm içinde yönetir, içlerinden kimileri yılana taparlar. Balıklara tapanlar da vardır. Kimileri ise turna kuşuna taparlar. Turna kuşuna tapanlar bir gün düşmanları ile yaptıkları savaşta yenilirler. Bu sırada düşmanların ardından turnalar bağrışmaya başlar. Düşmanlar bundan ürküp kaçarlar. Yengin durumda iken yenik duruma düşerler. Bunun üzerine Başkurtlar turnaya tapmaya başlarlar. Turnayı Tanrı saymaları, böyle bir söylenceye dayanır. Başkurtlar, ağaçtan bir nesne yaparlar. Onu bir yere asarlar. Yolculuğa çıkarken ya da düşmanla karşılaşırken onu öpüp secde ederler.

Alevilerin kutsal kitabı Buyruk'ta geçen bir öykü, Uygur Türeyiş destanındaki söylenceyi anımsatır:

Günlerden bir gün İmam Cafer Hazretleri inananlarla oturmuş söyleşir, inananlardan birine döner:

Yarın sana bir kişi yolluyorum. Kızını ona ver, buyurur. Bu inanan evine geldiğinde, İmam Cafer'in söylediklerini karısına anlatır. Akşam yatar. Sabah kalkıp hazırlanır. Bu sırada evin dış kapısından bir ses gelir. Dışarı çıkıp bakınca, kapıda bir kurdun durduğunu görür. "İmam Cafer'in söylediği kişi bu olmalı" diye içinden geçirir. Hiç düşünmeden, kızını getirip kurdun eline verir. Kurt kızı alıp gider. Birkaç gün. geçtikten sonra karısı:

Be adam, İmam Cafer'in sözü ile kızı kurda verdin. Kurt kızı alıp gitti. Kaç gündür kızdan haber ucar gelmedi. Git şu karşıki koruluğu ara. Kızı kurt yemişse, kemiklerini devşir getir, bir yere gömelim. Ondan umut keselim, der.

Bunun üzerine adam, kalkıp kızını aramaya meşeliğe doğru yola çıkar. Gider, gider, gider. Bir sürü, kuşun uçtuğu bir yere varır. Bir güzel kız ile, bir yakışıklı delikanlının oturduğunu görür. Kendi kızını tanır. Kızı ve damadı ile oturur. Korkularını, kuşkularını anlatır. Sonra dönüp evine gelir. Gördüklerini karısına anlatır. Karı koca mutlu olup sevinirler.

Böylece kurtla evlenme ve kurdun insanlaşması öğeleri, Buyruk'ta da işlenir. Eski inançlardan Anadolu'ya uzanan köprü Alevilikte noktalanmış olur. Ne ki, tüm bunlar Eski Türklerinde Totemci olduğuna kanıt sayılmaz. Totemcilikte yalnızca bir hayvanı ata saymak, onun görüntülerini yapmak yetmez. Totemci ailede anayı esas alan toplum düzeni egemendir. Akrabalık totem bağına dayanır. Mülkiyet ortaklığı vardır. Devşirme ve avcılığa dayanan bir tür "asalak" ekonomi bulunur. Her sopun bir totemi vardır.

Oysa Türk toplum yaşamı "baba" ağırlıklıdır. Kan akrabalığı vardır. Bireysel mülkiyet önemlidir. Tarım ve hayvancılığa dayanan bir ekonomi egemendir. Yalnızca "kurt" ata sayılır. Başka totem atalar bulunmaz. Kurt söylencesi tüm toplumda yaygındır. Bu da kurda karşı korku ile karışık duyulan saygıya dayanır. Çünkü kurt, bozkırların korkulu hayvanıdır. Özellikle hayvan sürüleri için büyük tehlike durumundadır. Kurdun asıl adı bile söylenmez. Türkçede kurdun gerçek adı "börü"dür. Kökende kurt, kurtçukların adıdır. Sonuçta kurt, kutsal ve saygıdeğer sayılmasına karşın, kurda tapılmamıştır. Bir toplulukta bir hayvana saygı duyulması o topluluğun totemci toplum sayılmasını gerektirmez. Nitekim Zerdüşt dinende inek ile köpek kutsaldır. Kimi Hint dinlerinde hayvan öldürmek yasaktır. Eski Mısır dininde Apis öküzü kutsaldır. Timsah ve kartala tapılır.

Başkurt ve Oğuzlarda avcı kuşlarla ilgili inançlarda totem izleri vardır. Ancak bu, büyük olasılıkla komşu halkların etkisiyle olmalıdır. Sözgelimi, Başkurtlar için Ural halklarının etkisi düşünülebilir. Fin ve Macar etkisi söz konusudur. Oğuzlardaki bu inançlar ise Moğol etkisine dayanır. Moğollarda totemciliğin izleri bulunur. Moğol aile düzeninde ana baskındır. Asalak ekonomi vardır. 8

 Kaynak :TÜRKLERİN DİNİ   Prof.Dr.Fuat Bozkurt

Kurt Ata – Türk, Moğol ve Altay mitolojisinde Kurt Tanrı. Kort Ata olarak da bilinir. Börü Ata ve Moğolca Çına Ecege sözcükleri de eş anlamlı olarak kullanılır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...