MOĞOLLARDA İKTİSADİ HAYAT
1. AVCILIK
Bozkır kültüründe avcılık her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. Çünkü
göçebeler için avcılık önemli bir geçim kaynağıydı. Moğollarda avcılık faaliyetlerine
gereken önemi göstermişlerdir. Moğollarda sürek avları savaşlarda olduğu gibi ok ve
yay ile yapılmaktaydı. Av sırasında ilk önce avın etrafında bir çember oluşturulur,
sonra da bu çember daraltılarak avlar topluca yakalanırdı1
.
Moğollarda av etkinliklerinde üç tane faktör öne çıkmaktaydı. Bunlar
ekonomik, savaş hazırlığı ve sembolik faktörler şeklindeydi. Cüveynî’ye göre avın
anlamı “askerlere verilebilecek en iyi eğitim ve bir ordu komutanına yakışır bir
uğraş” olarak tanımlanmaktaydı2
.
Moğollara özgü iki türlü avlanma şekli vardı. Birincisi ferdi avlanma, ikincisi
ise cemiyet halinde avcılık yani sürek avlarıydı. Sürek avları harplerde ve yağmacılık
faaliyetlerinde büyük etkiye sahipti. Bu avlanma sayesinde hem ordunun yiyeceği
karşılanır, hem de bir nevi savaşlara hazırlık yapılmış olunurdu3
.
Moğolların birçoğu ava çıkmaktan büyük bir zevk duyarlardı. Moğollar
arasında bireysel olarak avlanmanın yanında, Batu denilen sürek avları düzenlenirdi.
Yapılacak olan bu büyük sürek avlarının planı savaş planı gibi önceden hazırlanırdı.
Avcılığın Moğol günlük hayatında önemli bir yer tutması, avcılık ile ilgili
meselelerin yasada yer almasını sağlamıştır4
.
Göçebe kavimlerde avın bereketli geçmesi için av öncesinde, av sırasında ve
av sonrasında çeşitli uygulamalar ya da adetler gerçekleştirildi. Av öncesinde temiz
olmak, kadınlarla birlikte olmaktan kaçınmak ve av malzemelerine bir çocuk veya
1 Gerard Chaliand, Göçebe İmparatorluklar Moğolistan’dan Tuna’ya, Çev. Engin Sunar, Doğan
Kitapçılık, İstanbul 2001, s.103.
2
Jean Paul Roux, Moğol İmparatorluğu Tarihi, Çev. Aykut Kazancıgil-Ayşe Bereket, Kabalcı
Yayınevi, İstanbul 2001, s.214.
3 B. Y. Vladimirtsov, Moğolların İçtimai Teşkilatı, Moğol Göçebe Feodalizmi, Çev. Abdülkadir İnan,
T.T.K. Yay., Ankara 1995, s.66.
4 Leo De Hartog, Cengiz Han Dünyanın Fatihi, Çev. Serkan Uzun, Dost Kitabevi, Ankara 2003, s.13,
kadın dokunmuşsa av aracını arındırmak gerekmekteydi. Av sırasındaysa ormanın
belirli yerlerinde av yapılmaması, su birikintilerinin kirletilmesi ve yavru hayvanların
avlanması yasak durumları oluşturmaktaydı. Av sonrasında ise bir dahaki avın
bereketli geçmesi için avlanan hayvanların bir kısmı orman iyesine sunulurdu. Çünkü
avcılığı yöneten bir ruhun varlığına inanılmaktaydı. Avlanan hayvanların
kemiklerinin tekrar dirileceği düşüncesiyle hayvanların kemiklerine zarar vermeden
etleri ayrılırdı5
.
Han ava gitmek istediği zaman bir fermanla bunu duyurur ve ordunun
etrafındaki askerler hazırlık yapmaya başlardı. Verilen emirle birlikte av sahasına av
için gerekli malzemeler götürülürdü. Sonra ordunun savaş düzeninde olduğu gibi
sağ, sol ve merkez kuvvetleri belirlenir ve yola çıkılırdı. Av yapılacak alan gittikçe
daraltılır ve av iyice kıskaç altına alınırdı. Avın çemberin dışına çıkmamasına dikkat
edilirdi. Tüm bunlar yapıldıktan sonra ava başlanırdı6
.
Avın başlangıcı Cengiz Han hayattayken onun tarafından yapılmaktaydı.
Cengiz Han bir hayvanı öldürmeden hiç kimse ava başlayamazdı. Cengiz Han’dan
sonra avlanma sırası aile üyelerine, onlardan sonra rütbelere göre komutan ve
subaylara geçerdi7
.
Rubruk’a göre Moğollar av hayvanı olarak sağ ellerinde doğan, atmaca ve
balıkçıl kuşu kullanırlardı. Doğanın boynuna küçük bir halka takarak, göğüs ortasına
kadar asılmasını sağlarlardı. Bu yolla doğanı avın üzerine salmadan önce sol elleriyle
onu kafa ile göğüs arasında çekerler ve rüzgârda savrulmasını önlemiş olurlardı.
Moğollar bu sayede yiyeceklerinin büyük bir kısmını avdan sağlamış olurlardı. Vahşi
hayvan avına çıktıklarında büyük bir kalabalık halinde hayvanların bulundukları
yerde toplanırlardı. Sonra birbirlerine yakın olmak suretiyle hayvanın etrafını
çevirirler ve oklarla hayvanı avlarlardı8
.
5 Muharrem Kaya, “Dede Korkut Kitabı ve Manas Destanlarında Av”, Acta Turcica Çevrimiçi
Tematik Türkoloji Dergisi, S.1, Ocak 2009, s.97-99.
6 Alaaddin Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihan Güşa, Çev. Mürsel Öztürk, Kültür Bakanlığı Yayınları,
Ankara 1999, s.88.
7 Mustafa Uyar, İlhanlı Devletinin Askeri Teşkilatı, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2007, s.37.
8 Wilhelm Von Rubruk, Moğolların Büyük Hanına Seyahat, Çev. Ergin Ayan, Ayışığı Kitabevi,
İstanbul 2012, s.38.
Av sırasında Moğolların beyleri sürek avlarında en iyi yerleri işgal ederler ve
istedikleri avı seçerek vururlardı. Daha sonra vurulan bu av beylerin önderliğinde
paylaşılırdı. Av Moğollar için savaşlara önemli bir hazırlıkken, aynı zamanda günlük
yaşamlarında kullanabilecekleri birçok şeye sahip olmalarını sağlayan önemli bir
etkinlikti9
.
Quentin’e göre Moğollar şaşılacak derecede avcılık yeteneklerine sahipti ve
çok sık saflar halinde avlanmaktaydılar. Avlayacakları hayvanları kaçırarak önlerine
sürer ve sonra avın etrafında toplanıp ok atarak onları öldürürlerdi10
.
Av yapılması için genellikle kış mevsimi seçilirdi. Bundan dolayı yaz
mevsiminde daha az avlanılırdı. Bazı zamanlarda yaz mevsiminde avlanmanın yasak
olduğu da görülmekteydi. Av hayvanlarının büyümeleri ve çoğalmaları için Mart ile
Ekim ayı arasında av yapılması yasaktı11
.
Eski Türk toplumlarında olduğu gibi Moğollarda da barış zamanlarında sürek
avları düzenlenirdi. Bu avlar bazen kağanın, bazen de ünlü bir komutanın emri
altında yapılırdı. Bu av partilerinin en önemli özeliklerinden biri savaşlara hazırlık
yapmaktı. Moğol kanunlarında avlarda, avcıların nasıl davranacakları, nasıl bir
yöntem izleyecekleri belirtilmiştir. Yasada belirtilen bu kurallara uymayanlar
şiddetle cezalandırılmıştır12
.
Moğollarda ilk defa ava çıkan erkeklerin parmakları kana veya yağa
bulaştırılırdı. Bu güne özel ve kutsal bir anlam verilirdi13
. Cengiz Han’ın
torunlarından Kubilay ve Hülagü hanların ilk ava çıkacakları zaman biri yaban
tavşanı, diğeri yaban keçisi öldürdüklerinden dolayı onlar adına bir tören
düzenlenmişti. Bu törende bir çocuk ilk avını gerçekleştirdiği için hayvanın etini ve
yağını kendi parmaklarına sürerek bir Moğol geleneği ifa edilmiştir14
.
9 Vladimirtsov, a.g.e., s.169.
10 Simon De Saint Quentin, Bir Keşiş’in Anılarında Tatarlar Ve Anadolu 1245–1248, Çev. Erendiz
Özbayoğlu, Doğu Akdeniz Kültür ve Tarih Araştırmaları Vakfı, Antalya 2006, s.12.
11 Jean Paul Roux, Türklerin Ve Moğolların Eski Dini, Çev. Aykut Kazancıgil, Kabalcı Yayınevi,
İstanbul 2002, s.227.
12 Saadettin Gömeç, “Bazı Çingiz Yasalarının Tarihi ve Sosyal Dayanakları”, Turkish Studies,
Volume 1/2, Fall 2006, s.8.
13 Bertold Spuler, İran Moğolları Siyaset, İdare Ve Kültür İlhanlılar Devri, 1220-1350, Çev. Cemal
Köprülü, T.T.K. Yay., Ankara 2011, s.457.
14 Roux, Din, s.229.
Cengiz Han’ın geliştirmiş olduğu en önemli kurumlardan biri de göçebe
atlıların en sevdiği spor olan avcılığı askerî bir talim haline dönüştürmesiydi. Av
talimleri kış mevsiminde üç ay sürüyor ve askerlerin hepsi bu av partilerine
katılıyordu15
.
Sürek avlarının sıklıkla yapıldığını belirtmiştik. Örneğin Cengiz Han asker
sayımı yaptıktan sonra bin üç yüz kişiyi Halha’nın batı tarafına, Uru’ut ve
Manghutlardan bin üç yüz kişilik kuvveti de Halha’nın doğu tarafına yolladı. Bu
yürüyüş esnasında bir sürek avı yapılmıştır16
.
Cengiz Han’ın torunlarından Kubilay Han ava çok meraklı bir handı ve aslan,
kaplan, leopar ve çeşitli kuşları av hayvanı olarak beslemekteydi. Bu av hayvanları
özel olarak yetiştiriliyor ve eğitiliyordu. Eğer bir aslan ya da kaplan ava
götürülecekse kafese konuluyor ve arabaya yükleniyordu. Kubilay Han’da ava Mart
ile Ekim ayı arasında çıkılmamasını emretmişti. Bu yüzden bu aylar arasında diğer
hanlar, kumandanlar ve saraya mensup kişilerden hiç kimse ava çıkmazdı. Bu kanuna
kimse muhalif davranamazdı. Karşı gelen olursa ağır bir şekilde cezalandırılırdı.
Ayrıca Kubilay Han’ın avlanmasını yasak ettiği hayvanlar mevcut olup, bu
hayvanlara hiç kimse dokunamazdı17
.
Ava çıkıldığı zaman uyulması gereken bazı kurallar vardı. Bunlar genç
hayvanları öldürmemek ve Mart ile Ekim ayı arasında hayvanların çoğalmalarını
sağlamak için ava çıkmamaktı. Av esnasında hiç kimse emir almadan avı
öldüremezdi. Bunu yapan kişiler hoş karşılanmazdı. Burada avı izinsiz öldüren kişi,
mensup olduğu ailenin ya da boyun lideri adına cezalandırılırdı18
.
Görüldüğü gibi Moğol günlük hayatında avcılık büyük bir öneme sahiptir.
Moğollar avcılık meziyetleri sayesinde hem yiyecek ihtiyaçlarını karşılamış, hem de
savaşlarda uygulanacak taktiklere hazırlık yapmışlardır. Moğolların bu avcılık
yetenekleri özellikle savaşlarda büyük fayda sağlamıştır.
15 Robert Marshall, Doğudan Yükselen Güç Moğollar, Çev. Füsun Doruker, Sabah Kitapları, İstanbul
1996, s.19.
16 Moğolların Gizli Tarihi I, Çev. Ahmet Temir, T.T.K. Yay., Ankara 2010, s.99.
17 Marko Polo, Markopolo Seyahatnamesi, Yay. Haz: Filiz Dokuman, C.I, Tercüman 1001 Temel
Eser, Kervan Kitapçılık, İstanbul 1980, s.112, 119.
18 Roux, Moğol İmparatorluğu, s.214-215.
Kaynak :ERMENİ KAYNAKLARI VE SEYAHATNAMELERE
GÖRE CENGİZ MOĞOLLARININ KÜLTÜREL YAPISI
Kenan TEMEL
Yüksek Lisans Tezi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder