Bu Blogda Ara

18 Haziran 2019 Salı

MOĞOLLARDA İKTİSADİ HAYAT 1. AVCILIK

Bozkır kültüründe avcılık her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. Çünkü göçebeler için avcılık önemli bir geçim kaynağıydı. Moğollarda avcılık faaliyetlerine gereken önemi göstermişlerdir. Moğollarda sürek avları savaşlarda olduğu gibi ok ve yay ile yapılmaktaydı. Av sırasında ilk önce avın etrafında bir çember oluşturulur, sonra da bu çember daraltılarak avlar topluca yakalanırdı1 . Moğollarda av etkinliklerinde üç tane faktör öne çıkmaktaydı. Bunlar ekonomik, savaş hazırlığı ve sembolik faktörler şeklindeydi. Cüveynî’ye göre avın anlamı “askerlere verilebilecek en iyi eğitim ve bir ordu komutanına yakışır bir uğraş” olarak tanımlanmaktaydı2 . Moğollara özgü iki türlü avlanma şekli vardı. Birincisi ferdi avlanma, ikincisi ise cemiyet halinde avcılık yani sürek avlarıydı. Sürek avları harplerde ve yağmacılık faaliyetlerinde büyük etkiye sahipti. Bu avlanma sayesinde hem ordunun yiyeceği karşılanır, hem de bir nevi savaşlara hazırlık yapılmış olunurdu3 . Moğolların birçoğu ava çıkmaktan büyük bir zevk duyarlardı. Moğollar arasında bireysel olarak avlanmanın yanında, Batu denilen sürek avları düzenlenirdi. Yapılacak olan bu büyük sürek avlarının planı savaş planı gibi önceden hazırlanırdı. Avcılığın Moğol günlük hayatında önemli bir yer tutması, avcılık ile ilgili meselelerin yasada yer almasını sağlamıştır4 . Göçebe kavimlerde avın bereketli geçmesi için av öncesinde, av sırasında ve av sonrasında çeşitli uygulamalar ya da adetler gerçekleştirildi. Av öncesinde temiz olmak, kadınlarla birlikte olmaktan kaçınmak ve av malzemelerine bir çocuk veya

 1 Gerard Chaliand, Göçebe İmparatorluklar Moğolistan’dan Tuna’ya, Çev. Engin Sunar, Doğan Kitapçılık, İstanbul 2001, s.103. 2 Jean Paul Roux, Moğol İmparatorluğu Tarihi, Çev. Aykut Kazancıgil-Ayşe Bereket, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2001, s.214. 3 B. Y. Vladimirtsov, Moğolların İçtimai Teşkilatı, Moğol Göçebe Feodalizmi, Çev. Abdülkadir İnan, T.T.K. Yay., Ankara 1995, s.66. 4 Leo De Hartog, Cengiz Han Dünyanın Fatihi, Çev. Serkan Uzun, Dost Kitabevi, Ankara 2003, s.13,

kadın dokunmuşsa av aracını arındırmak gerekmekteydi. Av sırasındaysa ormanın belirli yerlerinde av yapılmaması, su birikintilerinin kirletilmesi ve yavru hayvanların avlanması yasak durumları oluşturmaktaydı. Av sonrasında ise bir dahaki avın bereketli geçmesi için avlanan hayvanların bir kısmı orman iyesine sunulurdu. Çünkü avcılığı yöneten bir ruhun varlığına inanılmaktaydı. Avlanan hayvanların kemiklerinin tekrar dirileceği düşüncesiyle hayvanların kemiklerine zarar vermeden etleri ayrılırdı5 . Han ava gitmek istediği zaman bir fermanla bunu duyurur ve ordunun etrafındaki askerler hazırlık yapmaya başlardı. Verilen emirle birlikte av sahasına av için gerekli malzemeler götürülürdü. Sonra ordunun savaş düzeninde olduğu gibi sağ, sol ve merkez kuvvetleri belirlenir ve yola çıkılırdı. Av yapılacak alan gittikçe daraltılır ve av iyice kıskaç altına alınırdı. Avın çemberin dışına çıkmamasına dikkat edilirdi. Tüm bunlar yapıldıktan sonra ava başlanırdı6 . Avın başlangıcı Cengiz Han hayattayken onun tarafından yapılmaktaydı. Cengiz Han bir hayvanı öldürmeden hiç kimse ava başlayamazdı. Cengiz Han’dan sonra avlanma sırası aile üyelerine, onlardan sonra rütbelere göre komutan ve subaylara geçerdi7 . Rubruk’a göre Moğollar av hayvanı olarak sağ ellerinde doğan, atmaca ve balıkçıl kuşu kullanırlardı. Doğanın boynuna küçük bir halka takarak, göğüs ortasına kadar asılmasını sağlarlardı. Bu yolla doğanı avın üzerine salmadan önce sol elleriyle onu kafa ile göğüs arasında çekerler ve rüzgârda savrulmasını önlemiş olurlardı. Moğollar bu sayede yiyeceklerinin büyük bir kısmını avdan sağlamış olurlardı. Vahşi hayvan avına çıktıklarında büyük bir kalabalık halinde hayvanların bulundukları yerde toplanırlardı. Sonra birbirlerine yakın olmak suretiyle hayvanın etrafını çevirirler ve oklarla hayvanı avlarlardı8 .

 5 Muharrem Kaya, “Dede Korkut Kitabı ve Manas Destanlarında Av”, Acta Turcica Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, S.1, Ocak 2009, s.97-99. 6 Alaaddin Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihan Güşa, Çev. Mürsel Öztürk, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1999, s.88. 7 Mustafa Uyar, İlhanlı Devletinin Askeri Teşkilatı, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2007, s.37. 8 Wilhelm Von Rubruk, Moğolların Büyük Hanına Seyahat, Çev. Ergin Ayan, Ayışığı Kitabevi, İstanbul 2012, s.38.

Av sırasında Moğolların beyleri sürek avlarında en iyi yerleri işgal ederler ve istedikleri avı seçerek vururlardı. Daha sonra vurulan bu av beylerin önderliğinde paylaşılırdı. Av Moğollar için savaşlara önemli bir hazırlıkken, aynı zamanda günlük yaşamlarında kullanabilecekleri birçok şeye sahip olmalarını sağlayan önemli bir etkinlikti9 . Quentin’e göre Moğollar şaşılacak derecede avcılık yeteneklerine sahipti ve çok sık saflar halinde avlanmaktaydılar. Avlayacakları hayvanları kaçırarak önlerine sürer ve sonra avın etrafında toplanıp ok atarak onları öldürürlerdi10 . Av yapılması için genellikle kış mevsimi seçilirdi. Bundan dolayı yaz mevsiminde daha az avlanılırdı. Bazı zamanlarda yaz mevsiminde avlanmanın yasak olduğu da görülmekteydi. Av hayvanlarının büyümeleri ve çoğalmaları için Mart ile Ekim ayı arasında av yapılması yasaktı11 . Eski Türk toplumlarında olduğu gibi Moğollarda da barış zamanlarında sürek avları düzenlenirdi. Bu avlar bazen kağanın, bazen de ünlü bir komutanın emri altında yapılırdı. Bu av partilerinin en önemli özeliklerinden biri savaşlara hazırlık yapmaktı. Moğol kanunlarında avlarda, avcıların nasıl davranacakları, nasıl bir yöntem izleyecekleri belirtilmiştir. Yasada belirtilen bu kurallara uymayanlar şiddetle cezalandırılmıştır12 . Moğollarda ilk defa ava çıkan erkeklerin parmakları kana veya yağa bulaştırılırdı. Bu güne özel ve kutsal bir anlam verilirdi13 . Cengiz Han’ın torunlarından Kubilay ve Hülagü hanların ilk ava çıkacakları zaman biri yaban tavşanı, diğeri yaban keçisi öldürdüklerinden dolayı onlar adına bir tören düzenlenmişti. Bu törende bir çocuk ilk avını gerçekleştirdiği için hayvanın etini ve yağını kendi parmaklarına sürerek bir Moğol geleneği ifa edilmiştir14 .

  9 Vladimirtsov, a.g.e., s.169. 10 Simon De Saint Quentin, Bir Keşiş’in Anılarında Tatarlar Ve Anadolu 1245–1248, Çev. Erendiz Özbayoğlu, Doğu Akdeniz Kültür ve Tarih Araştırmaları Vakfı, Antalya 2006, s.12. 11 Jean Paul Roux, Türklerin Ve Moğolların Eski Dini, Çev. Aykut Kazancıgil, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2002, s.227. 12 Saadettin Gömeç, “Bazı Çingiz Yasalarının Tarihi ve Sosyal Dayanakları”, Turkish Studies, Volume 1/2, Fall 2006, s.8. 13 Bertold Spuler, İran Moğolları Siyaset, İdare Ve Kültür İlhanlılar Devri, 1220-1350, Çev. Cemal Köprülü, T.T.K. Yay., Ankara 2011, s.457. 14 Roux, Din, s.229.
Cengiz Han’ın geliştirmiş olduğu en önemli kurumlardan biri de göçebe atlıların en sevdiği spor olan avcılığı askerî bir talim haline dönüştürmesiydi. Av talimleri kış mevsiminde üç ay sürüyor ve askerlerin hepsi bu av partilerine katılıyordu15 . Sürek avlarının sıklıkla yapıldığını belirtmiştik. Örneğin Cengiz Han asker sayımı yaptıktan sonra bin üç yüz kişiyi Halha’nın batı tarafına, Uru’ut ve Manghutlardan bin üç yüz kişilik kuvveti de Halha’nın doğu tarafına yolladı. Bu yürüyüş esnasında bir sürek avı yapılmıştır16 . Cengiz Han’ın torunlarından Kubilay Han ava çok meraklı bir handı ve aslan, kaplan, leopar ve çeşitli kuşları av hayvanı olarak beslemekteydi. Bu av hayvanları özel olarak yetiştiriliyor ve eğitiliyordu. Eğer bir aslan ya da kaplan ava götürülecekse kafese konuluyor ve arabaya yükleniyordu. Kubilay Han’da ava Mart ile Ekim ayı arasında çıkılmamasını emretmişti. Bu yüzden bu aylar arasında diğer hanlar, kumandanlar ve saraya mensup kişilerden hiç kimse ava çıkmazdı. Bu kanuna kimse muhalif davranamazdı. Karşı gelen olursa ağır bir şekilde cezalandırılırdı. Ayrıca Kubilay Han’ın avlanmasını yasak ettiği hayvanlar mevcut olup, bu hayvanlara hiç kimse dokunamazdı17 . Ava çıkıldığı zaman uyulması gereken bazı kurallar vardı. Bunlar genç hayvanları öldürmemek ve Mart ile Ekim ayı arasında hayvanların çoğalmalarını sağlamak için ava çıkmamaktı. Av esnasında hiç kimse emir almadan avı öldüremezdi. Bunu yapan kişiler hoş karşılanmazdı. Burada avı izinsiz öldüren kişi, mensup olduğu ailenin ya da boyun lideri adına cezalandırılırdı18 . Görüldüğü gibi Moğol günlük hayatında avcılık büyük bir öneme sahiptir. Moğollar avcılık meziyetleri sayesinde hem yiyecek ihtiyaçlarını karşılamış, hem de savaşlarda uygulanacak taktiklere hazırlık yapmışlardır. Moğolların bu avcılık yetenekleri özellikle savaşlarda büyük fayda sağlamıştır.

15 Robert Marshall, Doğudan Yükselen Güç Moğollar, Çev. Füsun Doruker, Sabah Kitapları, İstanbul 1996, s.19. 16 Moğolların Gizli Tarihi I, Çev. Ahmet Temir, T.T.K. Yay., Ankara 2010, s.99. 17 Marko Polo, Markopolo Seyahatnamesi, Yay. Haz: Filiz Dokuman, C.I, Tercüman 1001 Temel Eser, Kervan Kitapçılık, İstanbul 1980, s.112, 119. 18 Roux, Moğol İmparatorluğu, s.214-215.

Kaynak :ERMENİ KAYNAKLARI VE SEYAHATNAMELERE GÖRE CENGİZ MOĞOLLARININ KÜLTÜREL YAPISI Kenan TEMEL Yüksek Lisans Tezi 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...