Bu Blogda Ara

18 Haziran 2019 Salı

NAYMAN BOYUNUN SOYU MESELESİ


XII - XIII. yüzyıllarda bugün Moğolistan denilen ülkede egemenlik için çarpışan Kereyit, Nayman, Merkit, Ongut (Aktatar), Tatar, Oyrat ve başka birçok boy ve ulusların soyu (ırkları) meselesi aşağı yukarı bir asırdan beri önemli tartışma konusu olmuştur. Bunlardan Kereyitlerle Naymanların Türk soyundan oldukları ve XIII. yüzyılda Türkçe konuştukları tarihçi Hovvorth tarafından kesin olarak iddia edilmiştir (History of the Mongols, Part I, p. 694). Rus bilginleri ise Çingiz'in meydana çıktığı devirde Moğolistan'ın baştan başa Moğol soyundan olan boylarla işgal edilmiş bulunduğunu iddia ediyorlardı, şimdi de bu fikirde ısrar ediyorlar. Yukarıda adı geçen boylardan Nayman boyunun soyu ve dili meselesi son yıllarda Japon bilgini S. Murayama tarafından tekrar ortaya konulmuştur. S. Murayama, Naymanların Türk soyundan olduklarım ve Türkçe konuştuklarım, şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispat etmektedir. O. Hovvorth'ın delillerini naklettikten sonra Reşideddin ve "Moğolların Gizli Tarihi"nde bulduğu delilleri de buna eklemektedir.

Howorth, Nayman ve Kereyitlerin Türk olduklarına delil olarak hanlarının ve kumandanlarının adlarının Türkçe olduğunu (inanç Bilge Buka Han, Tay Buka, Köksev, Yedi Tuğluk. ) gösteriyordu. Howorth'tan sonra bu meseleyi Rus bilgini N. A. Aristov, daha geniş bir şekilde ele aldı. Onun mütalaasına göre IX. yüzyılda Uygur devletinin dağılışından Çingiz'in zuhuruna kadar bütün Moğolistan baştan başa Türk boylariyle meskundu; Moğollar ise ancak kuzeyde bulunuyorlardı. 

Aristov, Karahıtay ve Cürcenler devrine ait Çin kaynaklarının verdiği bilgilerle "Moğolların Gizli Tarihi" ve Reşideddin'in verdikleri bilgileri karşılaştırarak IX. yüzyılın ortalarından Çingiz devrine kadar Moğolistan'ın etnografik durumunu şöyle tasvir ediyor: 

Güney - doğuda Ongut (yahut Tatabi) boyu, onların kuzeyinde kalabalık Tatar boyları, bunlardan daha kuzeyde biraz batılarında, Kereyitler, Calayırlar ve Moğollar bulunuyordu; bunların çoğu Onon ve Kelüren ırmaklarında idiler. Bu boyların batısında, Tamir ve Orhon ırmaklarından İrtiş boyuna kadar Naymanlar, bunların kuzeyinde Selenge ırmağı boyunda Merkitler, Kosogol ve Tannaulada Oyratlar, Tubalar ve türlü "orman ulusları" bulunuyordu. Yenisey ırmağında Kırgızlar, bunların batısında, Altay'da Telesler ve başka boylar... Aristov bu boylardan Ongut, Nayman, Kereyit ve Tatarların Türk soyundan olduklarını kesin olarak iddia ediyor. Ona göre bu Türk boylarının büyük bir kısmı, Megullar tarafından sıkıştırılıp batıya göç ettiler, bir kısmı da Moğolistan'da kalıp Moğollaştılar. "Ongut, Calayır, kısmen Kereyit ve Naymanların alınyazısı böyle oldu".

Çingiz Han'ın meydana ilk atıldığı sırada Moğolistan'da iki kuvvetli hanlık vardı: 

Nayman ve Kereyit hanlıkları. Her ikisi de sözde nesturi hıristiyan sayılırlardı. Moğolistan'ın en kuvvetli hanlığı Nayman hanlığı idi. Berezin'in fikrine göre 'Nayman' Moğolca 'sekiz' demek olduğuna göre bu sayı adı sekiz boydan kurulmuş olan bir boylar birliğini bildirmiş olacaktır s. Aristov bu mütalaaya itiraz ederek şöyle diyor: 

"Bana öyle geliyor ki Moğolca 'sekiz' demek olan 'nayman' kelimesinin bir Türk boyuna ad olması mümkün değildir. Naymanlar çok eski devirlerden beri bir Türk boyu idi... Bu adın Katun ırmağının ayağı olan Nayma ırmağından alınmış olmasını düşünmek gerçeğe daha uygun olur. Bu boy önceleri bu ırmakta yaşamış olabilir"'. Bu Nayman adına S. Murayama da bir notunda dokunmuştur. Ona göre "bu boyun gerçek adının Moğolca 'sekiz' demek olan 'nayman' olması şayanı itimat değildir. Çingiz zamanında Moğollar bu adı [bu boyun Türkçe adını] Moğolcaya çevirmiş olabilirler. Naymanların kendileri kendilerine ne ad verdiklerini bilmiyoruz. Türkçe kelimelerde önses (Anlaut) de 'n' sesi bulunmadığına göre 'nayman' kelimesi Türkçe olamaz. Fakat bu isim herhangi bir ses değişimi sonucunda meydana gelmiş bir kelime de olabilir...".

S. Murayama, Nayman ulusunun Türklüğü veya Moğolluğu üzerine yazılan yazıların özetini verdikten sonra, Naymanların Türk soyundan olduklarını ispat için "Moğolların Gizli Tarihi"nden aldığı şu kişi adlarını sıralıyor: 

1. İnança Bilge Kan (Reşideddin'de: İnanç Bilge Buku Han). 

2. Tayang Kan, İnanç Bilge Kan'ın oğlu. Reşideddin'e göre Tayang Çince taywang'dan olup 'hükümdar oğlu' demektir; yine ona göre Çin hükümdarı tarafından verilen bir ünvan olup "büyük hükümdar" demekmiş, Tayang'ın adı Taybuka idi. 

3. Buyruk Kan, İnança Bilge'nin oğludur; Tayang'ın küçük kardeşidir. 

4. Küçlük Kan, Tayang'ın oğludur, Reşideddin'e göre küçlük kuvvetli demektir. 

5. Külbesü, İnança Bilge'nin karısı, Reşideddin'e göre Tayang'ın karışıdır (S. Murayama bu adın Türkçe olduğunu, açıklamadan, kabul etmiştir). Reşideddin bu kelimenin etimolojisini vermiyor, 

6. Kökse'ü~Köks'egü Sabrak Tayang Han'ın uyruklarındandı. Bu ad Reşideddin'de Köksü şeklindedir. Ona göre Köksü "öksürük' ve göğüs hastalığı ile sesi kısık adam" demektir. 

7. Kori sübeçi. Bu da Tayang Han'ın uyruklarından biri idi. Bu adam Kereyit Hanı Toğrulu Titig Sakal denilen yerde esir aldı. S. Murayama bu Sübeçi adını eski Türkçedeki 'suvçi' "Pilot" kelimesiyle izah edilemez mi? diyor. 

8. Yedi tubluk. Bu da Tayang'ın uyruklarından biridir. Reşideddin'e göre: Yedi Tuglug yani 'yedi sancaklı' demektir. 

9. Torbi taşi. Bu 'türbe taşı' demek olacaktır. S. Murayama'ya göre 'türbe' (Mausoleum) kelimesi Türklere Arapçadan geçmiştir. Naymanların Arapçaya yabancı olmadıklarım Reşideddin'in şu sözleri göstermektedir: "Naymanlara yakın ve yurtları bitişk olan boylardan biri Tikin boyu idi. Bunların hükümdarı Kadir Buyruk idi 'Kadir' büyük ve kuvvetli demektir. Moğollar bu adı bilmedikleri için bunu Kacir Han söylerler. Bazı Moğol ilaçları vardır. Bunlara şimdi 'kacir' derler, eski zamanda ise 'kadir' yani 'kuvvetli ilaç' demişlerdir" (Sbornik I, 1 s. 139 - 140).

Murayama, Nayman meselesinin izahı için çok önemli bir delil olarak Nayman hanı inança Bilge Han'ın oğlu Tayang için söylediği sözleri gösteriyor. "Moğolların Gizli Tarihi"nde bu sözler Nayman emiri Kökseü Sabrak tarafından şöyle naklediliyor: "inança Bilge qan ügüelele'e. Emejala'ui. Ere bi ötölbe. Ene Tayang-yi elbesü'er töre'üle'e. Ai Torluq töıegsen köün minü törülmişi. Olon doromjin ma'ui ulus minu asarju barin çidaqui-u? ke'ele'e". Bu parçayı Hae-nisch şöyle tercüme ediyor: "inanç Bilge Han bir zaman demişti: "Karım gençtir, ben ise ihtiyarım. Bu Tayang'ı ancak dua ile türettim. Hey, benim zayıf doğmuş oğlum Törilmiş kötü ve bozuk çok ulusumu idare edebilecek ve sıkı tuta bilecek mi?". Metindeki törilmiş kelimesini Haenisch, Tayang Han'ın bir lakabı diye anlamıştır ki, bu gerçeğe uygun değildir. Murayama'ya göre torluk kelimesi de Türkçedeki 'torlak' kelimesiyle karşılaştırılmalı idi. Törilmişi kelimesi Türkçe 'doğmuş' demektir; elbesü kelimesi de Türkçedir. "Gizli Tarih" yazarı İnança Bilge Han'ın sözlerini olduğu gibi doğru vermek istemiş olsa gerektir. Bu sözler gösteriyor ki Nayman Han'ı ve ulusu Türkçe konuşmuştur. "Elbesü" kelimesini Türkçe sayan yazar bunun için bir kaynak göstermemiştir. Herhalde Televüt Türkçesin-deki 'elbi' (Radloff, Wb. I. 831) kelimesini gözönünde bulundurmuş olsa gerektir. Bu kelime "ilacın ve Şaman duasının kudreti, kuvveti" anlamındadır ("kamın elbisi bolbodı = kamın duası bir şey yapamadı"). Bu kelimeyi Kaşgari'deki 'yelwi' (sihir, afsun) kelimesiyle (DLT, III, 33) de karşılaştırmak mümkündür.
Naymanların Türk olduklarına delil olarak S. Murayama Reşideddin'in Baytarak- belçir denilen bir yer adı hakkında verdiği bilgiyi naklediyor. 

Bu adı Reşideddin şöyle açıklıyor: 

"Bu yerin Baytarak belçir tesmiye edilmesinin sebebi şudur ki bir vakit Nay-man Hanı Ongut Ham'nın kızıyle evlendi. Bu kızın adı Baytarak idi. Naymanlarla Ongutlar beraber bu yere gelip düğün yaptılar. Belçir demek otu bol, bereketli step demekti. Bu iki isimden bir isim [Baytarak-belçir] teşkil edildi. Moğollar bu yer adının manasını iyice anlamadıkları için Baytarak kelimesini Baztarak şeklinde söylediler" (Sbornik. I, 2 s. 113). Murayama'ya göre Naymanlarla Ongutların dilini Moğollar bilmiyorlardı, çünkü Naymanlar ve Ongutlar Türktü ve Türkçe konuşuyorlardı.

Naymanların Türk ırkına mensup olduklarına delil olarak Murayama'nın (s. 96 — 97) gösterdiği delillerden biri de Çin'deki Moğol sülalesinin son zamanlarında yaşamış olan T'ao-tsungi'nin Cho-kenglu adlı eserinde yaptığı imparatorluktaki ulusların etnik tasnifidir. Bu tasnife göre Karluk, Kıpçak, Tangut, Asut, Tuba, Kanglı, Uygur, Sartagul, Nayman, Serkeş, Töböt, Ongut, Karakıtay, Kamul... ulusları Moğol olmıyan uluslardandır. Buna göre Naymanlar da Moğol değildir.
Nayman Han'ı Tayang Han'ı anası Nayman kraliçesi Gürbesü'nün Moğollar hakkında söylediği sözler Nayman meselesi bakımından dikkate değer. 

O, Moğollardan bahsederken şöyle diyor: 

"Onları (Moğolları) ne yapalım? Moğol ulusu pis pis kokar, kara giyim giyer. Şimdilik bizden uzakta bulunuyorlar orada kalsınlar" 16. Gürbesü Hatun'un bu sözleri Naymanların Moğollardan başka bir ulus olduğunu ispat eder. Naymanlarla Kereyitlerin bulundukları sahadaki yer adlarının çoğu Türkçedir. Kuba Kaya, Ulug Tag, Kara Buka, Yedi Kurgan, Titig Sakal, Argal Geyögi (geyiği), Buğra Keer, Kızılbaş... gibi birçok isimler vardır.

Yukarıda adı geçen Aristov'un Türk uluslarının etnik menşeleri hakkında /azdığı eser, birçok bilginlerin dikkatini çekmişti. O cümleden akademisyen V. Barthold uzunca bir makale ile bu eserin eleştirme ve çözümlemesini yapmıştı (ZVO, XI, 341-356). 

O bu eleştirmesinde bu eserin etnografya bakımından çok değerli bir emek ürünü olduğunu takdir etmekle beraber yazarın Nayman, Kereyit, Ongut v.b. boylara dair mütalaa ve hükümlerini kabul etmiyor, bilimsel gerçeklere aykırı buluyor ve şöyle diyor: 

"Aristov'a göre VI. yüzyılda Türk devletini kuran Tukyu'ların komşuları olan Tatabi (Ongut) ve Tatarlar da Türk ırkındandı... Asrımızın (XIX. yüzyılın) başlarında yazan müsteşriklerin çoğu, XIII yüzyıl Moğolistan'ının etnografik durumunun bugünkü durumundan farksız olduğunu, Çingiz'den önce de bütün Moğolistan'ın Moğol menşeli uluslarla meskun bulunduğunu zannederlerdi. Sonra bazı etnograflar bu uluslardan birçoğunun Türk ırkına mensup olduklarını ispata çalıştılar; bu meselede Howorth herkesten ileri giderek Moğolistan'ın kudretli uluslarım, hele Kereyit, Nayman, Merkit boylarının Türk olduklarını kabul etti. Aristov ise dalır ileri giderek Hovvorth'un Moğol veya Tonguz saydığı Tatar ve Ongut uluslarım bile Türk saymaktadır... Naymanlar Moğol idi. Bu adı Nayma (ırmağı) adından çıkarmak boş bir iddiadır."

V. Barthold'un bu kesin hükümlerinden kırk yıl geçtikten sonra Moğolistan'da yapılan arkeolojik araştırmalarla Ongutların Türk olduklarını kesin olarak ispat eden belge bulundu. Bu belge Süryani harfleriyle Türkçe yazılan Ongut mezar taşlarıdır. Demek oluyor ki arkeoloji araştırmaları tarihçi Barthold'u değil, etnografyacı Aristov'u haklı çıkardı. Çingiz'in egemenliğini kendi isteğiyle kabul eden Ongut beyinin adının Alakuş Tigin olması da bu boyun Türk olduğuna delalet ediyordu. Moğolistan'da arkeoloji araştırmaları ilerledikçe Naymanlara ait bu gibi yazıtların bulunması da pek mümkündür.

Kaynakça
Kitap: ABDÜLKADİR İNAN
Yazar: MAKALELER VE İNCELEMELER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...