Kudret helvası İslam kaynakları ve Türk halk inançlarında da yer almaktadır. Kurtla köpeğin yaltaklanarak beslenme konusundaki ihtilafı kurdun boynunun neden kalın olduğuna dair anlatılan hikâyelerde de yer almaktadır.
Çıldır yöresindeki bir anlatıya göre ağzı bağlanmışken bağı açılmış kurt belirli bir yerde durur gözlerini gökyüzüne diker e ulur. Uluması bitince gökten kendisine helva ve ekmek yağarmış. (Kaynak kişi: Ali Murat Aktemur, Doğu Beyazıt 9.9.2005)
Mustafa Aksoy’un Sıraç Türkmenleri arasında halk kültürü tespitleri yaparken derlediği bir bilgiye göre; Sıraç Türkmenleri’nden bir fakir kadın çeşmeden su alırken çeşmeye bir kurt gelir ve ağzı ile getirdiği eti orada bırakır gider. Eti alıp yiyen kadın etten hamile kalır. Sıraçlar buradan çoğalırlar. Sıraçlar’ın bugün de bağlı oldukları ocağın adı “Kurt Oğlu Ocağı”dır. Zile’de bugün soyismine kurt, kurtlu, kurdoğlu olan pek çok aile vardır ve kendilerini Kurdoğlu Ocağı’nın varisi bilirler.(Kaynak Kişi: Dr. Mustafa Aksoy, kültür tarihçisi 12.9.2005 Tebriz) Biz daha evvel tespitini yaptığımız bir bilgiye göre at izi, nal yerinin kutsal kabul edildiğini görmüştük. Bu tespitimizi kurt izi ile ilgili aynı mahiyetteki inançlar izlemişti. Bu kere Tahsin Parlak’ın bir tespitine şahit olduk. T. Parlak kitabına pişmiş tuğla parçalarında kurt izlerini almıştı. Korkut Ata Devlet Üniversitesi Uluslararası Korkut Ata Mimarisi İlmi Araştırma Merkezi neşrettiği kitaba bu tespiti almıştır. (Tuğfan’dan Tuğran Denizi’ne Tuğran Denizi’nden Günümüze Aral’ın Sırları) Parlak’ın verdiği bilgiler arasında bu tür kurt izleri İslami inançlı halkın türbe duvarlarına taşındığı hususu da vardır. Topkapı Müzesi’nde Hz. Muhammed’in ayak izlerine ait taşın bulunduğunu biliyoruz. Keza İran’da İmam Rıza‘nın ayak izleri olduğuna inanılan “Kadengah”ın ziyaret olduğu da bilinmektedir. Kurt izinin kutsal kabul edilmiş oluşu kurda atfedilen kutsiyetin önemini göstermektedir. Halk inançlarımızda “uğurlu ayak”,”kademli olmak” inançları bu inanç sisteminin bir parçasıdır. Kaşkayi Türkleri’nde kurt ile inançları biz evvelce muhtelif vesilelerle yazmıştık. Kaşkayi halk inançlarına dair Esatullah Mendani’den yeni bilgiler derledik. Bu konulara ilerde değineceğiz. Söz inançlarımızda kurt bahsine açılmış iken Kaşkayiler’deki kurt ile ilgili yeni tespitlerimizi aktarmak istiyoruz. Kurt tükü(kurt kılı)na Ezrail tükü(tüyü) denilmektedir. Bu kıl kurdun alnında bulunmaktadır. Kurdu öldürüp o tüyü kılı koparıp evine getiren kimsenin evine ölüm meleğinin girmeyeceği inancı vardır.
Kaşkayi(Kaş+kai) Türeleri’nde kurdun pençesi uşakların(çocukların) nennisine(beşiklerine) asılır. Kurt pençesinin beşikte yatmakta olan çocuğu koruduğuna inanılır. Kurdu diğer hayvanların avlanılmasında olduğu gibi silahla pusu kurarak veya izleyerek avlamak mümkün değildir. Kurdu avlamak için ondanmış gibi görünmek gerekir. Bunun için avcı “kurt kurt kurt” diye seslenir. Bu beni tanıyan birisi yabancı değil dermiş ve güvenini kazandıktan sonra kurt vurulabilirmiş şeklinde bir inanç vardır. Esatullah Mendani’ye göre Kaşkayiler Asena taifesindendirler. Kaşkayi Türkleri arasında ismi kurt olan bir Kaşkayi zümresi vardır. İran Türkmenleri’nde ve Kaşkayi Türkleri’nde kurt ağzı bağlama inanç ve uygulaması yaşamaktadır. Kaşkayi Türkleri’nde ihlâs, kulabbinrasi, kulabbinfelak sureleri okunur ve her okunuşta çakı bıçağına üflenir. Çakının ağzı bağlanır (çakı bıçağı kapatılır.) “Bu bıçak ile birlikte kurun da ağzı bağlandı.” denilir.
Kurban S. Badahşan’dan alınan bilgi de İran Türkmenleri kurdun ağzını bağlamak için bildiği duaları okur, bıçağa üfler ve bu bıçağı toprağa saplarlar. Böylece kırda kalmış koyun,eşek ve diğer evcil hayvanlar korunmuş olur. Kurt onlara zarar verememiş olur. Ayrıca İran Türkmenleri’nden “kurdu anarsan kurtla karşılaşırsın” inancı vardır.
Kurt izinin kutsallığı Ergenekon Destanın’daki izi takip edilerek kurtuluşu sağlayan bozkurtu düşündürüyor. Kurdun mertçe savaşılarak alt edilemeyeceği inancı da bize ilginç gelmiştir. Kurt taifesi veya boyuna biz diğer Türk kesimlerinin iç yapılanmalarında da rastlamıştık. Kurt ağzı bağlanırken toprak kültü ile bağlantı kurulması da bizim için yeni sayılır. Kurdu anarsan kurtla karşılaşırsın inancının izahı bize göre, çekinilen veya yarımı umulan güçlerin anılması ile onların gelebilecekleri inancıyla yapılabilir.”Yetiş ya pir!” “İyi sıhhatte olsunlar” gibi…
Doğan Kaya, kurt konusu konuşulurken Köroğlu’ndan bazı parçalar okudu;
“Osmanlı koşumu gelir kurt gibi
Kaç get Acemoğlu kalma bu yolda
Başır geder yurdun kalar pul”
X
“Olan Acemoğlu kaçmaz bu yerden
Başı gider yurdu kalar kanlı kurt gibi”
Bu arada edindiğimiz bilgiye göre Celal Aydınlı Köroğlu’nun Bektaşi kolu varyantını bulmuştur. Bu konuda Eli Şamil temmuz ayındaki Erzurum Sempozyumu’nda verdiği bilgide açıklama yapmıştı.
Bu seyahat münasebetiyle Emel Esin hocamızın “Türk Kozmolojisine Giriş” ve “Orta Asya’dan Osmanlı’ya Türk Sanatında İkonografik Motifler” isimli yeni kitaplarını edindik. Bu iki eserde de kurt içerikli bilgiler vardı. Temininde yardımcı olan Mustafa Aksoy dostuma teşekkür ediyorum.
Diğer taraftan İran’ın Türkmen şehirlerinden Gummbetikavus’deki devlet müzesinde bölgede yapılmış arkeoloji araştırmalarından çıkarılmış mağdenden kurt heykelciği vardır. Ahmet Bögbel hocanın “İnanç Tarihi Açısından Sivas” isimli kitabı ise Anadolu inanç tarihi çalışmaları itibariyle nefis bir metodoloji formatı niteliğindeydi. Bu kitap da ilgililere teslim edildi.
Sivas ve Kayseri yöresinde söylenilen bir darbı meseli de Doğan Kaya hocamızdan öğrendik. Buna göre “Kurt, ulusundan gördüğünü işler.” Kurt, kurtvari yaşam tarzını büyüklerinden öğrendiğini yaparak meydana getirir. “İlk ile alamete kurt ile kıyamete” sözü Doğu Anadolu Türk halk kültüründe de yaşamaktadır. Kıyamet ile kurdu bir arada müteala eden bizim başka tespitlerimiz de olmuştur.
İran ve Türkiye’de kurtla ilgili söylenene bir söze göre “Burada öyle kış olur ki kurt dünyayı götürür.” Bununla ortamın amansızlığı anlatılır. Azerbaycan’daki kurtla ilgili bir sözde de “Adam var ki diyerler kurt kimidir(gibidir) doymur.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder