Bu Blogda Ara

1 Eylül 2019 Pazar

Tarih Boyunca Farklı Toplumlarda Kurt Motifi.Roma Mitolojisinde Kurt - Kızılderili Mitolojisinde Kurt - Germen Mitolojisinde Kurt



Tarih Boyunca Farklı Toplumlarda Kurt Motifi.

Roma Mitolojisinde Kurt - Kızılderili Mitolojisinde Kurt - Germen Mitolojisinde Kurt


Kurt denildiğinde akla gelen uygarlıklardan ilki Türklerdir. Peki kurtlar sadece Türkler tarafından mı önemli bir hayvan olarak kabul edilir? Ya da başka uygarlıklarda da kurt motifi herhangi bir anlamda karşımıza çıkabilir mi? Bu yazımızda bu önemli motifin yorumlanmasının dünya üzerindeki uygarlıklara göre nasıl farklara uğradığını inceledik.


Roma Mitolojisinde Kurt

Roma’da karşımıza çıkan eserlerden biri de milattan önce 5. yüzyılda yapıldığı öne sürülen, İtalyanca ismi ile Lupa Capitolina, Türkçe anlamı “Dişi Kurt Heykeli” olan bronzdan yapılma bir heykeldir. Efsaneye göre savaş tanrısı olan Mars ve Rhea Silvia adında bir kadının ikiz bebekleri bir sepetle beraber Romalıların Tevere olarak adlandırdığı günümüzdeki adı Tiber Nehri olan Roma’nın doğu kısmında yer alan nehre bırakır. Adları Romus ve Romulus olan bu ikizler, siyah dişi bir kurt tarafında bulunur ve onun tarafından emzirildiği düşünülür. Artık yetişkin olan bu iki kardeş milattan önce 753 yılında Roma’nın ilk temellerini atmak için onları bulup emzirdiği yeri seçerler. Çevreyi gezerlerken aralarında çıkan bir anlaşmazlık sonucu Romus, Romulus tarafından öldürülür. Romus, tarihin en büyük uygarlıklarından biri olacak Roma İmparatorluğunu tek başına kurar.



Lupa Capitolina Heykeli
Dişi Kurt Heykeli (Roma, 5. Yüzyıl)

Bakıldığı zaman bu efsanenin Türk destanlarına çok benzediğini söyleyebiliriz. Her iki hikayede de uygarlıkların ilk adımlarını atan insanlar bir şekilde kurtlarla bir etkileşim halinde olduğunu görürüz. Bilinmeyen yerlerden gelen ilahi olarak adlandırılabilecek kurtlar bir şekilde tehlike olanları kurtarmaktadır. Türk mitolojisinde bu özellikleri taşıyan “Kurt Ana” denilen ilahi bir varlığından bahsedilir. Kurt Ana koruyan, kollayan olarak bilinir. Birçok Türk boyunun hikayelerinde bu dişi kurttan bahsedilir. Bir öyküye göre bir Hun hükümdarı bir bölgeyi işgal eder ve başlarındaki Vusun kağanı öldürür ve küçük oğlunu da çölün ortasına bırakır. Çok geçmeden dişi bir kurt gelir ve onu emzirir. Bunu gören Hun hükümdarı bölgeyi kağanın oğluna devrede. Bunun gibi birçok Türk hikayesinde kurtarıcı dişi kurt motifini görürüz. Kurt Ana adının geçtiği başka bir mitoloji ise Etrüsk mitolojisidir. Etrüsk mitolojisine göre Romus ve Romulus’u gölden kurtarıp emziren kurt, Kurt Ana’nın ta kendisidir.

Etrüskler Kimdir? Etrüskler Türk Mü?

Etrüsklerin Kavimler Göçü sonrasında Orta Asya’dan gelen kavimlerden biridir. Milattan önce 1500’lerin sonlarına doğru göç ettiği düşünülen Etrüskler, milattan önce 753’de kurulan Roma İmparatorluğunun toplumunu oluşturmaktaydılar. Hikayede de anlatıldığı üzere şehir kuran Romus’u kurtaran dişi kurt ülkenin en büyük simgelerinden biri haline gelmiştir. Şu an bile Roma’nın simgelerinden biri olup polislerin resmi elbisesinde bulunur ve şehrin merkezinde de bir Bozkurt heykeli vardır.
Şehrin Orta Asya’dan göçmüş olan bir kavim tarafından kurulmuş olması ve hikayelerinde, efsanelerinde, mitolojilerinde kurt motifinin Türk mitolojisindeki yerine çok benzemesinden ötürü birçok araştırmacının araştırma konusu acaba Etrüskler ve Türkler arasında bir soy benzerliğinin olabileceğidir.
Bunun üzerine birçok araştırma yapılmıştır mesela yazılı metinler incelendiğinde alfabe ve dil kuralları bakımından oldukça benzer olduğu bulundu. Ayrıca gen araştırmalarında Balkanlar ve çevresindeki adalardan alınan DNA’ların Lidya kökenli olduğu ortaya sürüldü yani Mezopotamya çevresinden kıtlık yüzünden göç etmek zorunda kaldılar. Daha sonra İtalyan bir araştırmacı Özellikle İtalya’nın Roma kentinden bazı izole köylerden aldığı DNA’larla Türklerin DNA’sı karşılaştırıldığında bunların neredeyse aynı türden geldiğinin şöyle açıkladı “Özellikle Etrüsklerin yoğun yapılandığı ve yaşadığı Siena’ya bağlı Murlo kasabasında yaşayanların DNA testlerinin sonuçlarına göre kanlarında normal bir İtalyan’dan çok Türk kökenlilerinkine benzer kanların bulunduğuna rastladık. Bu bakımdan tezimizin yüzde yüz olmasa bile buna yakın doğru olduğuna inanmaktayız.” Bu araştırmaları göz önüne alarak diyebiliriz ki Etrüsklerin, Türklerle aynı soydan geldiği kanıtlanmıştır

Kızılderili Mitolojisinde Kurt


Kızılderililerin düşünce yapısına göre onları ve dünyadaki bütün güzellikleri, bütün hayvanları, bütün canlıları yaratan bir Ulu Ruh vardır. Her şeyin ondan geldiğine inananılır. O yüzden bütün hareketlerini bu ruha saygı çerçevesinde yapmak zorundadırlar. Doğaya herhangi bir canlıya yaptıkları bir kötülüğün kesinlikle hesabı sorulacağını ve dünyanın, atalarının onlara bir mirası değil çocuklarının bir emaneti olduğuna inanırlar. Derler ki “Dünyadaki her şeyin bir amaç uğruna yaratılmıştır. Bitkiler şifa vermek için büyür. O zaman muhakkak biz de bir amaç uğruna yaratıldık”. Hoşgörülü olmayı öğütlerler ve her türlü kötü davranışın tan sakınırlar çünkü kendilerine geri döneceğini bilirler. Yaptıkları her şeyden yedi nesil sonrasına kadar sorumluğu olduklarını düşünürler.
Bir kızılderili kabilesi olan Pawnee kabilesinin yaradılış hikayesine göre kurt ölümü tadan ilk yaratıktı, Dünyanın nasıl bir şekle sokulması gerektiği tartışılılan bir konseye çağrılmayan Kurt Yıldızı (Sirius) çok sinirlenmiştir. İlk yaratılan insanlar yeryüzüne Batı’dan yola çıkan fırtına çantasının (Burada buluttan bahsediliyor) içinde gönderilirken öfkeli Kurt Yıldızı, insanların içinde gönderildiği bu çantayı çalmak için bir kurdu görevlendirmiştir. Çok geç kalan kurt çantadan kurtulan insanlar tarafından öldürülür ve dünyada ölümü tadan tadan ilk canlı olmuştur.
Amerikan yerlileri Kızılderililer çok öncelerden beridir kurtları güçlü ve kudretli hayvanlar olarak görmüşlerdir. Diğer birçok kabilenin yaradılış hikayesine göre, dünya aslında kurtlar tarafından yaratıldığına inanır. Arikara ve Ojibwe, Kurt Adam Ruhu’nun bütün çayırları ve ovaları kendiler ve başka diğer canlılar için yaptıklarına inanıyorlardı.

Kızılderili Hikayelerinde Kurttan Türeyiş

Başka birçok Kızılderili kabilesi kurtların insanlarla yakından ilişkili olduğunu düşünüyorlardı. Bu gibi izlenimlerin nedenlerinden biri ise kurtların sürülerine olan bağlılıkları ve Kızılderililerin de bu özelliklerini benimsemiş ve kendi düşünce tarzlarına çok yakın olmasıdır. Pawnee kabilesinin kurtlarla olan ilişkisi o kadar güçlüydüki Pawnee kabilesinin sembolü kurt sembolüyle aynıydı.
Kurtlar, avlanma taktikleri ile dikkat çekmiş ve örnek alınmaya çalışılmıştır. Öyle ki av gezilerine çıkmadan önce yapılan dualar kurtarın onuruna söylenirdi. Savaşa gitmeden önce Apache savaşçıları kurtların takım çalışması, gücü ve cesaretini elde etmek için dualar eder, şarklar söyler, dans ederlerdi. Navajo kabilesi ise tabu kıran cadıları korkutmak için (genel olarak kabilenin erkek bireyleri) yee naaldlooshii denilen kurt kılığına girerler. Yee naaldlooshii kelimesi ise “dört ayak üzerinde gider onunla” gibi bir anlama tekabül etmektedir. Kurt kılığına giren Navajo kabilesi bireylerine ise “büyük kır kurdu” anlamına gelen mąʼiitsoh kelimesi kullanılmaktaydı.
Bunlara bakarak söyleyebiliriz ki Kızılderililer kurtları kutsal hayvanlarından biri olarak görmüşlerdir ve birçok alanda namını kullanmışlardır. Onun çok güçlü kudretli bir hayvan olduğuna inanmışlardır. Kurtları yaşam biçimi bakımından kendilerine çok benzeten kurtları savaş taktikleri olsun yaşayış biçimleri olsun örnek almaya çalışmışlardır.

Germen Mitolojisinde Kurt

Germen mitolojisine bakıldığında kurt toteminin kötülük, şeytanlık içerdiğini görebiliriz fakat asıl ayrım yapmamız gereken nokta ise kurttan korkulmasının sebebi daha önce de birçok toplulukta gördüğümüz gibi kurtların güçlü ve kudretli bir canlı olduğu tanımı yapılmıştır. Buradaki farklılığın sebebi ise korkudur. Diğer kavimler Kurtları ve davranışlarını hayranlıkla izlerken bir diğeri de bunun korkutucu olduğunu düşünmüştür. Germen mitolojisinde kurtlardan kaynaklanan korkunun ilahi bir mesele haline dönüşmesini görebiliriz. O kadar ki Germen mitolojisindeki kıyameti başlatan canlı bir kurttur.
Kıyametin Germen mitolojisindeki adı “Ragnarök”tür. Ragnarök, bütün kâinatın, üzerindeki canlıların ve hatta tanrıların bile tanrılar ve devler arasında geçen savaştan sonra nasıl yok olduğunu anlatıyor. Odin’in iki oğlundan bir olan Loki, tanrıların koruyucusu olan Hennard’ı öldürerek kesin olarak tanrıların yok oluşunu başlatmıştır. Fenrir (büyük siyah kurt), zincirlerinden kurtulur. Güneşi kapatarak yeryüzünü karanlıklar içinde bırakır ve yer yüzünü öyle bir sarsar ki yeryüzü sallantıdan sulara gömülmüştür. Artık yeryüzünde hiçbir canlı sağ kalamamıştır. Surt önderliğinde saldıran buz devleri Aesir’i ele geçirmiştir. Son çatışmada Aesirliler ve Odin ile geçen savaşta Odin yüce kurt Fenrir Ödini öldürür fakat Odinin oğlu Vindar Fenrir’i yenerek savaşı bitirmiştir.

Germen Mitolojisinde Kurttan Türeyiş

Hayatta kalan kardeşi Vali ve Thor’un iki çocuğu Magni ve Modi insanlığının soyunun devamını sağalacaktır. Biraz daha detaylı bir şekilde Fenrir’e değinecek olursak Germen mitolojisinde Hrodvintir ya da Fenris gibi isimlerle de geçen Fenrir, Loki’nin üç çocuğundan biridir. Bunlardan biri olan Jormungand mitolojideki Orta Dünya’yı (Midgard) kuyruğunu ısıracak şekilde çevreleyebilen zehirli, dev bir yılandır, bir diğeri ise Hel ise yarı canlı yarı ölü bir yaşlı kadın olarak anlatılmıştır. Fenrir ise ağzını açtığında, ağzının alt tarafı yere diğer tarafı ise göğe değen kocaman simsiyah bir kurttur. Bu üç kardeş (Canavar Kardeşler) tanrılara bile çok tehlikeli gelmiştir. Dev yılan okyanusa atılmış, Yarı ölü Hel Ragnarök’e kadar Ölüler Dünyası’na hapsedilmiş, Fenrir ise Asgard’da zincirlenerek Asgard’da tutulmuştur. Fenrir tekrar tekrar zincirleri kırınca, cüceler tarafından yapılan Gleipnir denilen büyülü bir zincirle bağlanmıştır. Ne zaman ki bu zincir kırılacak, o zaman Ragnarök zamanı gelecektir.
Kurt totemi tarihte birçok anlama yorulmuş, yeri geldiğinde koruyucu, yeri geldiğinde is öfkeli, şeytani bir yaratık olarak yorumlanmıştır fakat şeytani de olsa koruyucu da olsa kurt kudretli bir şekilde tefsir edilmiş ilahi anlamlara yorulmuştur. Asıl dikkat edilmesi gereken ise neredeyse bütün uygarlıklarda kurt simgesini ve tefsirini neredeyse bütün ilk çağ uygarlıklarında ya da orta çağ uygarlıklarında görebiliriz. Sonuç olarak kurt birçok uygarlığı etkilemiş ve esin kaynağı olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...