Tibetçe Bir Belgede Yer Alan Türk Mitlerindeki Motifler
P.T. 1283 numaralı Tibetçe belgede kayıtlı Türk mitlerinden birincisinde
*Yama Kagan’ın (Zha-ma Kha-gan) bir seferinden söz edilir (Venturi 2008: 29).
*Yama Kagan’ın bu seferine aynı metinde bu mitten biraz önce I. 49-50’de de değinilmiştir. Buna göre Kırgız (Gir-tis) ülkesinin kuzeyinde çöllerle kaplı büyük bir
dağ sırası vardır ve *Yama Kagan buraya bir sefer düzenlemiş, ancak dağları aşamamıştır (Venturi 2008: 27). Ongin yazıtının batı yüzünün I. satırında da
ŌSAWA’nın Shemo’yla ve Zha-ma Kha-gan’la özdeşleştirdiği (2011: 176-177), yazıtın yazarının ‘atamız’ (ėçümüz apamız) olarak sözünü ettiği efsanevî Türk hükümdarı *Yama Kagan’ın dört yöne seferler düzenleyip fetihler yaptığı yazmaktadır (Ölmez 2012: 190). İncelediğimiz Tibetçe belgede *Yama Kagan’ın kuzeyde
dağların ötesindeki ülkeye düzenlediği seferin başarısızlıkla sonuçlanması ise
dikkat çekici bir ayrıntıdır. Ancak çeşitli yönlere doğru askerî seferler düzenleyen ata-hükümdar motifi, Türk kavimlerinin mitolojisinde farklı dönemlerde de
görülmektedir. Türk hükümdarı *Buḳan Kagan’ın (553-572 yılları arasında hükümdar)28 fetihleri, VIII. yüzyılın ilk yarısında dikilen Türk yazıtlarından Köl Tigin yazıtının doğu yüzünün 1.-3. satırlarında ve Bilge Kagan yazıtının doğu yüzünün 2.-3. satırlarında yarı-efsanevî bir şekilde anlatılmıştır (Tekin 1988: 8, 36).
Cuveynî’nin kaydetmiş olduğu Uygur türeyiş efsanesine göre Bögü Ḫan, komutanlarını fetihler yapmaları için çeşitli komşu ülkelere göndermiş ve kendisi de
seferler düzenlemiştir (Juvaini 1997: 57-58). Oğuz Kagan Destanı’nda da Oğuz Kagan’ın düzenlediği seferler, ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır (Bang-Rahmeti 1936:
18, 20, 22, 24, 26, 28).
Bu mitte sefer sırasında kaybolan iki askere dişi bir devenin yol göstermesi
motifi, mit kahramanlarına çeşitli hayvanların yol göstermesi şeklinde Türk ve
Orta Asya mitolojilerinin farklı dönemlerinde karşımıza çıkan motifin bir türevidir. DEWEESE’ye göre yol gösterici bu hayvanlar, koruyucu ruhları temsil ediyor
olabilir (1994: 496). Yol gösterici hayvan motifinde kimi zaman hayvanlar kahramanlara kılavuzluk yaparken kimi zaman da kendilerini avlamak isteyen kahramanların önünden kaçarak bu kahramanların bilinmeyen topraklara ulaşmalarını sağlar. Avda kaçan hayvanın peşinden gitme motifi Avrupa Hun, Ogur, Macar,
Hantı-Mansi, Oğuz, Anadolu ve Güney Sibirya efsanelerinde kahramanların avda
geyik kovalamalarında görülür (Ögel 1993-I: 577-583, 1995-II: 101-103, 105). Kurt
ise Oğuz, Başkurt ve Güney Sibirya destanlarında kahramanlara yardım eden, onlara yol gösteren bir hayvan olarak karşımıza çıkar (Bang-Rahmeti 1936: 18, 22,
24, 26; Ögel 1995-II: 115-116, 120-121, 126).29 Yol gösterici hayvanlar efsanelerde
vahşi hayvanlar olduğu gibi evcil hayvanlar da olabilmektedir. Cuveynî’nin aktardığı Uygur göç efsanesinde Uygurları göçe teşvik eden ve göç sırasında onlara
yol gösteren varlıklar, hep bir ağızdan ‘Göç! Göç!’ şeklinde bağıran atlar, develer,
köpekler, sığırlar, koyunlar, kuşlar ve çocuklardır (Juvaini 1997: 61). İncelediğimiz Tibetçe belgede de yol gösterici varlık, evcil bir hayvan olan devedir. Türk
ve Orta Asya mitolojilerinde devenin yol gösterici olmasının başka bir örneğine
ise henüz rastlayamadık.30
P.T. 1283 numaralı Tibetçe belgede aktarılmış olan ikinci Türk mitinde ise,
Türk kavimlerinin Çin kaynaklarından iyi bildiğimiz kurttan türeme mitlerinin
epey değiştirilmiş bir yansımasını bulmaktayız. Bu mitte ilk köpek gökten indikten sonra ondan iki köpek meydana gelir; bunlar dişi bir kurtla çiftleşse de ondan yavruları olmadığı için bir Türk kızını kaçırır ve onu gebe bırakır. Bu ilişkiden
ortaya çıkan erkek yavrular köpek olarak doğarken kız yavrular insan olarak doğarlar. İki boy hâlinde yaşayan bu topluluk arasında erkeklerin yaşadığı ise hiç
görülmemiştir (Venturi 2008: 30). Venturi, bu mite benzeyen bir hikâyenin Keşiş
C. de BRIDIA tarafından yazılmış olan Historia Tartarorum’da da aktarıldığını belirtmiştir. Bu hikâyeye göre Tatarlar (Moğollar) bir sefer sırasında bir aydan uzun
bir süre boyunca ilerledikten sonra Köpekler Ülkesi’ne varırlar. Tatarlar burada
yanlarında erkekler olmayan kadınlar bulurlar ve kadınlara erkeklerin yerlerini
ve ne çeşit erkekler olduklarını sorarlar. Kadınlar ise erkeklerin köpek olduklarını söylerler(Venturi 2008: 30). Metinde ‘köpek’ olarak verilen hayvanın aslında
kurt olma ihtimali vardır. ÖGEL’in de belirttiği üzere köpek, Tibetliler tarafından
ata kabul edilen kutsal bir hayvandır (Ögel 1993-I: 561-562, 565-568).31 Köpek kültüne Tibet dışında ayrıca Kitanlar, Cürçenler ve bazı Germen kavimleri arasında
da rastlanılmaktadır (Golden 1997: 94, 97). GOLDEN, köpeğin çeşitli Türk kavimleri arasında kişi adı olarak kullanılmasının ve köpek kurban edilmesinin örneklerini vermiştir (1997: 94-96). Moğolların Gizli Tarihi’nde §21’de kayıtlı Moğol köken mitine göre Çiŋgis Ḳan’ın atalarının annesi olan Alan Ḳo’a, eşi Dobun Mergen
öldükten sonra doğaüstü şekilde gebe kalarak üç çocuk doğurmuştur. ALAN
ḲO’A’nın açıklamasına göre kendisini gebe bırakan kişi, bir ışık şeklinde çadırının
duman deliğinden giren sarı renkli bir erkektir ve onu gebe bıraktıktan sonra
sarı renkli bir köpek şekline girerek çadırdan çıkmıştır (The Secret History of the
Mongols 2004-I: 4). AIGLE, burada sözü geçen köpeğin aslında bir tür kurt olabileceğini belirtmiştir (2015: 126).32 Kırgızlar arasında XIX. yüzyılda derlenilen anlatılarda da Kırgızların kırk kız (Kırgız adı da bu halk etimolojisine bağlanmaktadır) ile kızıl bir köpeğin soyundan geldikleri aktarılmıştır. Bu kızıl köpek, daha
önce yok edilmiş bir halkın canlandırıcısı rolündedir ve GOLDEN, hem bu anlatıda geçen köpek motifinin bir kurt olma ihtimalinin bulunduğuna işaret etmiş
hem de bu anlatının Türklerin kurttan türeme mitinin bir anımsatıcısı olduğunu belirtmiştir (2011: 43). Bu yüzden, aslı Türkçe olan Uygur istihbarat raporunu da
Tibetliler kendi dillerine çevirirken kurt kelimesini ‘köpek’ olarak çevirmiş olabilirler; tabii bu konuda kesin bir hükümde bulunmak zordur. Burada kurt motifine bir atıf olabileceği gibi, bu motiften bağımsız olarak GOLDEN’ın ayrıntılı bir
şekilde incelemiş olduğu bir köpek motifinin varlığı da söz konusu olabilir. 33
VENTURI, Tibetçe belgedeki mitin Çin kaynaklarında kayıtlı Türk mitleriyle bağlantılı olduğunu belirtmiştir (2008: 9). Türklerin kurttan türeyiş mitinde ise, incelediğimiz bu mitten farklı olarak Türklerin ataları bir erkek çocukla dişi bir
kurttur. Ancak Türk kavimlerinin mitolojisinde erkeğin kurt, dişinin insan olduğu bir türeyiş miti daha bulunmaktadır. 魏書 Weishu’daki ve BS’daki Gaoche
Bölümleri’nin aktardığı bir mite göre, Çinliler tarafından 高車34 Gaoche olarak adlandırılan Türk halkının soyu, bir Hun hükümdarının kızıyla erkek bir kurttan
gelmektedir. Hun hükümdarının çok güzel iki kızı vardır ve halk bunların tanrı
(神 shen) olduklarını düşünmektedir. Bu yüzden hükümdar onları Teŋri’yle (天
tian) evlendirmeye karar verir ve ülkesinin kuzeyinde insanların yaşamadığı bir yerde yüksek bir kule (臺 tai) yaptırarak kızlarını oraya kapatıp Teŋri’ye onlarla
evlenmesi için yakarır. Kızlar bu kulede dört yıl kaldıktan sonra bir gün yaşlı bir
erkek kurt (老狼 lao lang) gelerek gece gündüz kuleyi gözetleyip ulur ve kendisine bir in yaparak orada uykuya dalar. Kurt oradan bir türlü gitmeyince kızlardan küçük olanı bu kurdun tanrısal (shen) bir varlık olup Teŋri tarafından gönderilmiş olabileceğini söyleyerek kuleden aşağı iner. Ablası bu kurdun pis bir
hayvan olduğunu ve ailelerinin bu durumu kabullenmeyeceğini söyleyerek kız
kardeşine karşı çıkar ama sözünü dinletemez. Küçük kız kardeş kurtla evlenir ve
birlikte çocuk sahibi olurlar; onların soyu da çoğalarak bir devlet kurarlar. Soyları kurda dayandığı için bu halk uzun sesler (uzun hava) şeklinde şarkı söyler ve
şarkıların sesi kurt ulumasına benzer (BS 98.3270; Weishu 103.2307).35 Erkek kurttan türeme motifine sonraki dönemlerde çeşitli Türk-Moğol kavimlerinde de
rastlanılır. ÖGEL, Attila’nın annesinin bir kralın kızı, babasının ise erkek bir tazı
olduğunu anlatan bir Avrupa efsanesini aktarmıştır (1993-I: 194-195). Moğolların
Gizli Tarihi’nde §1’de kayıtlı Moğol köken mitine göre Çiŋgis Ḳan’ın ataları, erkek
bir kurt ile dişi bir geyiktir (The Secret History of the Mongols 2004-I: 1). Bir Güney Sibirya efsanesinde de kurtla evlenen kız motifi görülmektedir (Ögel 1995-II:
117).
Türklerden söz eden bu Tibetçe belgede bir de Öküz Ayaklı olarak adlandırılan bir halktan söz edilmektedir. Belgede I. 92-94’te kayıtlı olan bu bilgiye göre
Alayuntlu Türklerinin (Ha-la-yun-log Dru-gu) kuzeyinde çöllerle kaplı büyük dağ
sırasının ötesinde Ud-ha-dag-leg şeklinde adlandırılan insanlar yaşamaktadırlar.
İnsan eti yiyen bu insanların ayaklarında öküz toynakları bulunmaktadır ve vücutları kıllarla kaplıdır (Venturi 2008: 31-32).36 LIGETI, bu adın aslının Eski Türkçede ‘öküz ayaklı’ anlamına gelen *ud hadaġlıġ olduğunu tespit etmiştir.
SENGA’nın görüşüne göre bu halk, yukarı Ural ve Tobol ırmaklarının havzala rında yaşamıştır. VENTURI, Historia Tartarorum’da Ucorcolon olarak yazılan ve anlamı ‘öküz ayaklı’ olarak çevrilen halk adının da Tibetçe belgedeki ud hadaġlıġ’a
denk geldiğini belirtmiştir. Historia Tartarorum’a göre Tatarcada ucor ‘öküz’ demekken colon da ‘ayak’ anlamına gelmektedir; bu halka aynı zamanda ‘köpek başlılar’ anlamında Nochoyterim de denilmektedir. Bileklerinden aşağısında öküz gibi
ayakları olan bu insanların başlarının arkası kulaklarına kadar insan başı şeklindeyken, yüzleri köpek yüzüne benzemektedir. Bu insanların bedenlerinin sözü
geçen kısımları canavar şekline sahip olduğundan dolayı bu şekilde adlandırılmışlardır (Venturi 2008: 31). Görüldüğü üzere, bu anlatıda pek çok Orta Asya efsanesinde karşılaşılan çeşitli motiflere rastlanılmaktadır. Kitanlara hizmet ettiği
sırada 947-953 yılları arasında onların yanında seyahat eden 胡嶠 Hu Qiao, 陷虜
記 Xian Lu Ji adlı eserinde Öküz Toynaklı Türkler (牛蹄突厥 Niu Ti Tu Jue) adında
bir halktan söz etmiştir. Hu Qiao’ya göre bu insanlar kuzeyde çok soğuk bir ülkede yaşamaktadırlar; vücutları insan vücudu gibidir ama öküz ayaklarına sahiptirler. LIGETI, Hu Qiao’nun sözünü ettiği Öküz Toynaklı Türkler ile Tibetçe belgedeki *ud hadaġlıġ’ın aynı halk olduğunu tespit etmiştir. Nitekim SINOR da her ne
kadar efsanevî içerikli bir ada sahip olsa da Öküz Toynaklı adında bir halkın varlığının tarihî bir gerçeklik olduğunu belirtmiştir. MARQUART’a göre Öküz Toynaklı
adı aslında kayak olarak anlaşılmalıdır; bu görüşü CLAUSON ve MORIYASU da kabul etmişlerdir. Ancak LIGETI bu görüşe kuşkuyla yaklaşmıştır ve SINOR da onu
izleyerek bu görüşe karşı çıkmıştır. Nitekim SINOR’un da belirttiği gibi, kayak
kullanan Türklerden XTS’da Tahta Atlı Türkler (木馬突厥 Mu Ma Tu Jue) olarak söz
edilmiştir (1985: 153-154).37 Tibetçe belgenin *ud hadaġlıġ halkının yamyamlığından söz etmesine benzer bir anlatıma ise HĒRODOTOS’un eserinde de rastlanılmaktadır. Ona göre İskitlerin kuzeyinde onlar gibi giyinen ama onlardan farklı
bir dil konuşan İnsan Yiyenler (Ἀνδροφάγοι Androphagoi) yaşamaktadırlar (Historiae 4.18.3, 4.100.2, 4.106.1). YAŞLI PLINIUS da İnsan Yiyen İskitler (Anthropophagi
Scythae) adlı bir halktan söz etmiştir (Naturalis Historia 6.20, 7.2). Tibetçe belgenin
*ud hadaġlıġ halkının insanlarının vücutlarının kıllarla kaplı olmasına değinmesi ise, Çin kaynaklarında Dinglinglerin vücutlarının dizlerine kadar kılla örtülü olmasına ilişkin verilen bilgiyi anımsatmaktadır. 38 Historia Tartarorum’un Öküz
Ayaklılar halkına aynı zamanda Köpek Başlılar denilmesine ilişkin verdiği bilgi de
dikkat çekicidir. Kurt ve köpek kafalı insanlara Türk kavimlerinin mitolojisinde
rastlanılmaktadır. TPGJ’de 630 yılında yıkılmış olan Doğu Türk Kağanlığı’nın yerini alarak yeni bir kağanlık kurmuş olan 薛延陀 xue yan tuo’lar ile ilgili bir efsanede kurt başlı bir insana (狼頭人 lang tou ren) değinilmiştir(TPGJ 297.2364). Oğuz
Kagan Destanı’nın İslamî versiyonlarında da Oğuz Ḫan’ın savaştığı, ilk başta yenildiği ama sonradan yendiği İt Baraḳ adında bir halktan söz edilmiştir. Efsaneye
göre kuzeyde karanlıklar ülkesinde yaşayan bu halkın kadınları çok güzelken, erkeklerin yüzleri köpek yüzüne benzemektedir (Ögel 1993-I: 185-190). Köpek kafalı insan (Cynocephalus) motifinin örnekleri Eski Mısır, İslam, Hint, Avrupa39 ve
Çin40 efsanelerinde de görülmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder