Bu Blogda Ara

6 Eylül 2019 Cuma

Yama’nın Mitindeki Motifler


Yama’nın Mitindeki Motifler 


Bu kısımda *Yama’yla ilgili mitte görülen birkaç motifi inceleyeceğiz. Söz konusu mitte görülen Deniz Tanrısı’nın kızı figürünü Deniz Tanrıçası olarak ele alan ÖGEL, Türk kavimlerinin mitolojisindeki deniz tanrıçası ve geyik motiflerini de incelenmiştir.25 ÖGEL ayrıca bu iki farklı motifin birbiriyle bağlantılı olduğunu belirtmiştir (1993-I: 576-577). Bir su kütlesine tanrılık atfedilmesine ve onun bir

 kızının olduğuna inanılmasına ilişkin bozkır kavimlerine ait daha eski bir inanış, HĒRODOTOS tarafından aktarılmıştır. HĒRODOTOS’un aktardığı bir İskit efsanesine göre, İskitlerin atası olan Targitaos’un babası Zeus iken, annesi ise Borysthenes (Dnyeper) Irmağı’nın bir kızıdır (Historiae 4.5.1). Hükümdarın doğaüstü bir kadınla görüşmesi motifi, ÖGEL’in de üzerinde durduğu üzere Cuveynî’nin yazmış olduğu Târîḫ-i Cihânguşâ’da kayıtlı olan Uygur türeyiş efsanesinde görülmektedir. Bu efsaneye göre Uygurların ilk büyük hükümdarı olup kendisi de doğaüstü bir şekilde doğmuş olan Bögü Ḫan bir gece çadırında uyurken, çadırının tepesindeki duman deliğinden içeriye kutsal bir genç kız iner ve Bögü Ḫan’ı uyandırır, ancak Bögü Ḫan korkusundan uyuyormuş taklidi yapar. Kız ikinci gece geldiğinde aynı sahne yaşanır. Üçüncü gece ise vezirinin önerisine uyan Bögü Ḫan, Aḳ Taġ’a (Ak Dağ) gitmek için kızla yola çıkar. Bögü Ḫan ve kız dağda sabaha kadar sohbet ederler; yedi yıl, altı ay ve yirmi iki gün boyunca her gece aynı şeyi yaparlar. Son gece kız Bögü Ḫan’a veda ederken, ona tüm dünyayı ele geçireceğini müjdeleyip iyi bir hükümdar olması için ona çeşitli öğütler verir. Bu görüşmeden sonra da Bögü Ḫan ordularını göndererek büyük fetihlere girişir. ÖGEL hem Türklerdeki *Yama mitinde hem de Uygurların türeyiş efsanesinde görülen bu motifte, hükümdarların doğaüstü kızlarla evlenmediklerini vurgulamıştır (1993-I: 87; Juvaini 1997: 57). Türklerin kurttan türeme mitinde görülen mağara motifi, bu mitte de birkaç kere tekrarlanmıştır. Burada Ashide boyunun mağarasına değinilmiş olması dikkat çekicidir. Mite göre Deniz Tanrısı’nın bulunduğu *Şar Denizi, bu mağaranın batısında bulunmaktadır. Türklerin kurttan türeme mitine göre Türklerin atalarının doğduğu mağara, Batı Denizi’nin doğusundaki Koçu’nun kuzeyinde ya da kuzeybatısındadır. *Yama’nın mitinde Ashide Mağarası’nın yanı sıra *Yama’nın atalarının çıktığı mağaradan da söz edilmiştir. Bu mağaranın Ashide Mağarası’yla ya da Türklerin kurttan türeme mitinde görülen atalarının çıktığı mağarayla aynı olup olmadığı bilinmemektedir. Ashide Mağarası’nın da kurttan türeme mitindeki mağara ile aynı yer olup olmadığı belli değildir. Bu iki farklı mitte sözü geçen mağaraların hepsi de aynı mağara olabileceği gibi, her Türk boyunun farklı mağarasının olduğu gibi bir sonuç da çıkarılabilmektedir. Ancak bu durum, Türklerin kurttan türeme mitiyle çelişmektedir çünkü bu mite göre Türk boylarının ataları olan on oğul, tek bir mağarada doğmuşlardır. Kaynaklarda sözü geçen coğrafî yerler hakkında ayrıntılı bilgiler verilmemiş olması, bu meseleler konusunda kesin hükümlere varmayı zorlaştırmaktadır. Nitekim SINOR, kurttan türeme mitinde görülen ve kurdun kaçıp çocuklarını doğurduğu yer için kullanılan 穴 xue kelimesinin, *Yama’nın mitinde görülen 窟 ku kelimesinden farklı olduğunu belirtmiştir. Ona göre xue kelimesiyle verilen yer, gerçek bir mağara yani ku olmayıp, yüksek dağlar arasında korunaklı bir açıkhava amfitiyatrosu şekline sahip bir vadidir (1982: 235-236, 246).

Bu mitte görülen geyik motifine ise diğer Türk mitlerinde rastlanılmamaktadır. Deniz Tanrısı’nın kızının *Yama’dan altın boynuzlu bir ak geyiği avlamasını söylemesi ve ilişkilerinin devam etmesi için geyiğin yalnızca *Yama tarafından avlanması gerektiği uyarısını yapması, Türklerde hükümdarların koruması altına alınan tabu geyiklerin varlığıyla bağlantılı olabilir. Çinli Budist rahip 玄奘 Xuan Zang, 大唐西域記 Da Tang Xi Yu Ji adlı eserinin 1. Bölümü’nün 871a sayfasında Batı Türk topraklarında ilerlerken Sûyâb Şehri’nin (碎葉城 Sui Ye Cheng) 400 li (200 kilometre) batısında, Talas’a (怛羅斯 Da Luo Si) 150 li (75 kilometre) uzaklıkta *Biŋ Yul’a (千泉 Qian Quan) ulaştığını yazmıştır. Burası Batı Türk hükümdarı Tong Yabġu Kagan’ın (統葉護可汗 Tong Yehu Kehan) yaz aylarını geçirdiği en gözde yaylağıdır. Rahibe göre burada geyik çoktur ve çoğunun boynuna çıngıraklı tasma takılmıştır. Bu geyikler evcil olduğu için insanlara alışıktır ve ürküp kaçmaz. Kağan bu geyikleri çok sevmiştir ve adamlarına bu geyikleri öldürmeye kalkışanların cezasının ölüm olduğunu, bu konuda af olmayacağını buyurmuştur; bu sayede geyikler avlanmadan hayatının sonuna kadar yaşayabiliyordur (Takakusu 1931-LI: 871a; Chavannes 1903: 195; Ekrem 2003: 115-116; Kırilen 2015c: 62). Bu geyikler Türklerin nezdinde Iduḳ yani tabu sayılmış olabilir.26
Daha ileriki bir tarihte Buhara’da Karahanlı hükümdarı Şemsü’l-Mülk Naṣr Ḫan’ın (1068-1080 yılları arasında hükümdar) kendisi için bir malikâne yaptırdığı bilinmektedir. Ḳoruḳ (Nerşaḫî’nin yazımına göre Ġoruḳ) yani ‘korunan yer’ olarak adlandırılan bu malikânede hanın at sürülerine mahsus otlak, saray, güvercinlik ve yabani hayvanlara mahsus bir park vardır. Moğollar da bu Türkçe kelimeyi yabancıların girmesi yasak bütün yerler için kullanmışlardır. Hükümdarların malikâne, saray, harem dairesi gibi özel mülkü olan topraklar Ḳoruḳ sayıldığı gibi, gidilmesi yasak olan han mezarlarına da Moğollar yine ḳoruḳ demişlerdir. Nitekim Moğollar ölen hanların ve şehzadelerinin adlarını ḳoruḳ yani tabu yapmışlar, bu adların kullanımını ise yasaklamışlardır (Barthold 1947: 523-525).27 *Yama’nın mitinde Deniz Tanrısı’nın kızının *Yama’ya ilişkilerinin devam etmesi için ak bir geyik avlaması gerektiğini ve bunu başaramazsa ilişkilerini sonlandıracağını söylemesi de yukarıda incelediğimiz bu uygulamayla bağlantılı olabilir. Nitekim ak geyiğin bir başkası tarafından avlanması *Yama’yı kızdırmış ve *Yama’nın kızgınlıkla işlediği cinayet yüzünden Deniz Tanrısı’nın kızı, onunla olan ilişkisine son vermiştir. Burada muhtemelen Türklerde, Karahanlılarda ve Moğollarda görülen hükümdara mahsus hayvanların tabu sayılması uygulamasının mitolojik bir yansıması bulunmaktadır.

*Yama’nın mitinde görülen bir diğer motif ise Teŋri’yi temsilen bir tuğa kurban sunulmasıdır. Tuğa kutsallık atfedilmesi ve kurban sunulması uygulamasına Kitanlar ve Moğollar arasında rastlanılmaktadır. Kitanlar tuğlara kutsallık atfetmişler ve bunların tanrısal güçler taşıdıklarına inanmışlardır (Liaoshi 7.81). Moğolların Gizli Tarihi’nde (Moŋġol-un Niuça Toça’an/Moŋġol-un Ni’uça Tobça’an, 元 朝秘史 Yuan Chao Bi Shi) §106’ya göre Temücin’in (sonraki Çiŋgis Ḳan yani Cengiz Han) andası (kan kardeşi) Camuḳa, Merkitler üzerine sefere çıkarken uzun tuğunu kımız saçısı yaparak kutsadığını (Moğolca tuḳ-iyan saçuba bi) söylemiştir (The Secret History of the Mongols 2004-I: 37-38, 416). Sefer öncesinde tuğlara saçı yapılarak kutsanması, Moğollar arasında yakın dönemlere kadar yaşayan bir gelenek olmuştur(The Secret History of the Mongols 2004-I: 416). Nitekim Moğol inançlarına göre tuğlar, sahip oldukları koruyucu ruhlar (sülde) sayesinde ülkeyi ve halkı koruyan kutsal nesnelerdir. Koruyucu güçlere sahip olduklarına inanılan bu kutsal tuğlar için 20. yüzyıla kadar Moğollar arasında dinî törenler ve şenlikler düzenlenmiş, törenlerde tuğlara yiyecek-içecek kurbanları sunulmuştur (Tatár 1990: 325-336). Hatta TATÁR, 1921 gibi geç bir tarihte bile Moğollar arasında tuğa insan kurbanı (bu örnekte savaş esirleri) sunulduğuna ilişkin bir örnek aktarmıştır (1990: 328). *Yama’yla ilgili mitte görüldüğü üzere, tuğa kutsallık atfedilmesi ve kurban sunulması geleneği Türklerde de bulunmaktadır. Ancak Kitanlardaki ve Moğollardaki tuğ kültü, Türklerdeki inanıştan ayrılmaktadır. Türkler tuğun Teŋri’yi temsil ettiğine inandıkları için tuğa kurban sunmuşlardır; Kitanlar ve Moğollar ise kurban sunulmasını doğrudan tuğun ruhuna yapmışlardır. Bu iki farklı inanışın kesiştiği nokta, tuğlara kutsallık atfedilmesi ve kurban sunulmasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...