Bu Blogda Ara

26 Ekim 2019 Cumartesi

DOĞU KARADENİZ BÖLGESİNDE “KURT AĞZI BAĞLAMA” UYGULAMASI ÜZERİNE TESPİTLER





DOĞU KARADENİZ BÖLGESİNDE “KURT AĞZI BAĞLAMA” UYGULAMASI ÜZERİNE TESPİTLER

İnsan ve tabiat ilişkisi içinde insanın tabiata ait unsurlarla korunma, faydalanma ve hâkimiyet merkezinde giriştiği mücadelede, tabiatın her bir unsurunun dinamik/canlı olduğuna inanılmıştır. Tabiata ait herhangi bir unsurun insan toplulukları üzerindeki etkileri, bu düşüncenin bir sonucu olarak çeşitli uygulamalarla insan hayatına uyumlu hale getirilmeye çalışılmıştır

. Takip edilebilen tarihi dönemlerden itibaren uzun süre hayvancılığa dayalı bir ekonomi ile hayatını sürdüren Türk halkları, hayvancılık etrafında zengin bir kültürel miras ortaya koymuşlardır. Merkezinde hayvanların bulunduğu inanış ve kabullerin önemli bir kısmı, kadim inanış ve düşünüş kalıplarının unsurlarını taşımaktadır. Söz konusu inanışlar kaygı, ihtiyaç ve beklentilerin değişmezliğine bağlı bir şekilde İslami döneme de taşınmış ve İslami bir hüviyette varlıklarını sürdürmüşlerdir. Biraz aşağıda ele alacağımız “kurt ağzı bağlama” da İslam öncesinden günümüze kadar gelebilen uygulamalardan biridir.

1 Hayvancılık etrafındaki inanış temelli uygulamalar arasında kurt ağzı bağlama yolunda yapılan uygulamalar önemli bir yere sahiptir. Kurt ağzı bağlama, hayvanlar dağda veya yaylada kaybolduğunda, kurdun bu hayvanı parçalamaması ve hayvanların bulunup gelmesi için inanç gereği bu işi bilen ve okuyan kişiye yaptırılan bir tür uygulamadır. Türkiye’nin hayvancılıkla geçimini sağlayan pek çok yöresinde örnekleriyle karşılaşılan kurt ağzı bağlama uygulamalarıyla Doğu Karadeniz Bölgesi hayvancı toplulukları arasında da karşılaşılmaktadır.

 Bu bildiride Doğu Karadeniz Bölgesinde sürülerin emniyetini sağlamak amacıyla gerçekleştirilen kurt ağzı bağlama uygulamaları amaçları, icracıları, içerikleri ve teknikleri açısından yorumlanmaya çalışılacaktır. Dinlik-büyülük uygulamalara dâhil edebileceğimiz “kurt ağzı bağlama”nın ne anlama geldiğini anlamak için hangi amaçlarla, hangi zamanlarda, kimler tarafından ve hangi yöntemlerle gerçekleştirildiği sorgulanacaktır. Bu uygulamalardaki dinlik ve büyülük unsurlarla kullanılan araç gereçler de ayrıca değerlendirilecektir

 Kurt ağzı bağlama uygulaması İslamiyet’ten evvel Türk halklarında vardı ise ki, öyle olduğunu kabul ediyoruz, İslamiyet’le bu inanç bazı ayetleri de kapsadığından yeni dinin giysilerine de bürünmüştür. Bıçak ağzı açıp kapamak düğüm atıp düğüm çözmek halk inançlarımızda büyü yapmak ve büyü bozmak bahislerinin konusudurlar (Kalafat, 2006: 276). Konuyla ilgili ayrıca bk. (Balaban, 2013: 14). Dini kitaplar satan kitapçıların yanı sıra tren garlarında, otobüs terminallerinde ve vapurlarda satılan küçük ebatlı dua kitaplarında, belli sayıda okunduğunda insanları köpekten koruduğuna inanılan duaya da yer verilmektedir. Köpek ağzı bağlamak için okunan Arapça dualarla kurt ağzı bağlamak için okunan dualar arasında hiç değilse amaç ya da işlev açısından bariz bir benzerlik söz konusudur


Kurt ağzı bağlama (Doğu Karadeniz’de “sürü bağlama”, “sürünün yatağını bağlama” da denilmektedir), hayvancı toplumlar açısından yaşamsal bir öneme sahip olan koyun, inek türünden hayvanlar dağda veya yaylada kaybolduğunda, kurt ya da ayı gibi yırtıcı hayvanların bu hayvanları parçalamaması ve bulunup getirilmeleri için bu işi bilen kişilere yaptırılan bir tür uygulamadır. Kurt ya da ayı gibi yırtıcı hayvanların ağzını bağlamak amacıyla gerçekleştirilen bu işlem, geçici bir uygulamadır. Uygulamayı gerçekleştirenler, yırtıcı hayvanların sadece kendi kaybolan hayvanlarına zarar vermelerini engellemeyi amaçlamaktadırlar. Gerçekleştirilen büyü, tehlikenin atlatılmasından sonra bozulmakta, yırtıcı hayvanların rızıklarından mahrum kalmalarının önüne geçilmektedir. Eski dönemlerde sürekli yapılan, bugün ise bazı çobanlar tarafından uygulanabilen kurt ağzı bağlama uygulamasının merkezinde, kurt başta olmak üzere yırtıcı hayvanların küçük ve büyük baş hayvanlara zarar vermemesi beklentisi vardır. Bu uygulamaya başvurulduğunda kurt gibi yırtıcı hayvanların sürülere saldırmayacağına ya da koyun ve ineklerin yaylada kaybolmayacağına inanılmaktadır. Çobanlar, yırtıcı hayvanlardan sürülerini koruyabilmek için yanlarında çoban köpeği ve silah bulundurabilirler, ancak bazen bu tedbirlere rağmen sürüde zayiat yaşanabilmektedir. Bu tedbirlerin yetersiz kaldığı durumları ortadan kaldırmak amacıyla halk tabiriyle nefesi kuvvetli, ilmi geniş hocalara ve yaşlı insanlara (Yusuf Dede, büyük ana vd.) kurt ağzı bağlama duaları okutulur. Çoğu zaman yaylaya çıkma tarihinden hemen önce “cinci hoca” tabir edilen kimseler tarafından çeşitli biçimlerde gerçekleştirilen bağlama işlemi sonrasında bazı görgü tanıklarının ifadesine göre kurtlar yaylada sürü içine girseler bile koyunlara dokunmadan uzaklaşmışlardır (KK-1)

Günümüzde hayvancılığın azalması, inanış ve düşünüş sisteminde görülen değişimler ve konuya hâkim hocaların azalması gibi sebeplerle unutulmaya yüz tutan kurt ağzı bağlama, yaylaya çıkmadan önce ve yayla döneminde olmak üzere iki dönemde yapılmaktadır. Yaylaya çıkma hazırlıklarının tamamlandığı dönemde gerçekleştirilen ilk uygulamada henüz sürülere zarar veren yırtıcı hayvanlarla karşılaşmayan sürü sahipleri, sürülerini böylesi kötü bir akıbetten korumayı amaçlarlar. Yayla döneminde gerçekleştirilen uygulamalarda ise yaylada kaybolan hayvanların bir sonraki güne sağ salim çıkmaları sağlanmaya çalışılmaktadır. Yapanların ve yaptıranların kesinlikle işe yarayacağına inandıkları kurt ağzı bağlama uygulaması, Doğu Karadeniz bölgesinde çeşitli şekillerde gerçekleştirilmektedir. Bunlardan bazılarını şu şekilde sıralamak mümkündür:


1. Yaşlı bir kimseye (Yusuf Dede) bir metre uzunluğundaki ipe “Veşşems ü” duası okutulur, okunan ip ağzı kapatılan bir bıçağa (çakı) dolanır ve okunmuş ipe sarılan bıçak bir tabağın altına konulur (KK-2). Dua okunurken açık tutulan çakının ağzı, dua bittikten sonra kapatılır. Bıçağın ağzının kapatılmasıyla kurdun ağzının bağlandığına ve hayvanları yemeyeceğine inanılır (KK-4). 2


2. Yarım metre ip kesilerek bu ip üzerine dua okunur. Her bir dua okunuşunda ipe bir düğüm atılır. Bu düğümler dört adet olup, her bir düğümde hayvanların bulunduğu bölgenin dört bir yönündeki isimler söylenir. Böylece o bölge çember altına, yani korumaya alınmış olur ve o bölgede bulunan hayvanlara kurtların saldırmayacağına inanılır. (KK-3)


3. Bir ipe yedi defa “İhlâs” okunarak yedi düğüm atılır. Dört taraftan hudut gösterilir. Yedi kez düğümlenen ip akşamdan taşın altına konulur. Düğümlenip akşamdan taşın altına konan ipin düğümleri, yırtıcı hayvanların arayıp rızıklarını bulmaları için sabah erkenden çözülür (KK-5).3

4. Kaybolan hayvanların hangi sahada kayboldukları ve nerelere gidebilecekleri düşünülerek yere bir çember/daire çizilir. Çember/daire çizilirken dua okunur, yerlerin adları tek tek sayılır. Böylece bu saha içerisinde kalan hayvanların kurtlar ve ayılar tarafından yenmemesi için dua okunmuş olur

5. Bir mendil açılır ve bu mendilin içine dua eşliğinde bir eşya, para yahut başka bir şey konulur. İçine bu tür nesneler konulan mendil düğümlenir. Bu düğümlenme, kurdun ağzının bağlı kaldığı anlamına gelir. Kurdun ya da ayının rızkının kesilmemesi için de hayvanlar bulunduktan ya da eve sağ salim geldikten sonra düğümlenmiş olan mendil dua eşliğinde açılır. Bu işlemi gerçekleştirenler kurdun ya da ayının ağzının yeniden açılmasını, başka yiyeceği hayvanlar varsa onları yemelerini, rızıklarının kesilmemesini isterler (KK-4).



 2 Bayburt yöresinde çoban veya hayvan sahibi kurdun ağzını bağlatacağı kişinin yanına gelip derdini anlattıktan sonra hayvanın veya hayvanların hangi muhitlerde bulunabileceği konusunda bilgi verir. Bu bilgileri alan icracı, hayvanların bulunabileceği muhtemel muhitlerin adını zikrederek, o muhitlerde yaşayan yırtıcı hayvanların ağzını bağlamak niyetiyle Kur’an-ı Kerim’den ayetler okur. (Şems Suresi 91/26. Sure 1–15. Ayetler.) Daha sonra eline aldığı ağzı açık olan çakının ağzını, yine bir birkaç ayet-i kerime okuyarak kapatır. (Şems Suresi 14 ve 15. Ayetler) Böylelikle kurdun ağzı bağlanmış olur. Müteakip gün veya günlerde, kaybolan hayvanlar bulunana dek, bu bıçağın ağzı açılmaz. Hayvanlar bulunduktan sonra aynı kişi, yine aynı ayetleri okuyarak daha önce kapadığı çakının ağzını açar. Bunun nedeni daha önce ağzını bağladığı yırtıcı hayvanların ağızlarının bağını çözmektir. Çünkü yöredeki inanışa göre ağızları bu şekilde bağlanan yırtıcı hayvanlar, ağızlarının bağı çözülmediği müddetçe, hiçbir şey yiyemezler ve açlıktan ölürler (Oğuz ve Oral, t.y.: 41-42).

 3 Necati Demir’in, www.karalahana.com (Erişim Tarihi: 23.12.2015)’da yayınladığı “Karadeniz Bölgesinde Kurt Ağzı Bağlama” başlıklı yazısındaki tespitlerine göre yaşlı birisi eline bir ip alarak “Kulhuvallahuahad” ve “Elham”, “Vessemcu” (Veşşems ü) dualarını okur. Her okuyuşta ipliğe bir düğüm atar. Üç düğüm olunca “Ben şu dağdan şuraya kadar bir sınır çizdim. Bu arada senin hayvanına bir şey olmaz, kurt da yemez.” der ve “Eğer sabah senin hayvan bulunup gelirse düğümleri çöz günaha gireriz.” der. İp evin bir köşesine bağlanır ve hayvanın bulunmasına kadar çözülmez. Yine Necati Demir’in tespitlerine göre sürüye kurt girmemesi için de kurt ağzı bağlattırılmakta, dua edilerek düğüm atılan ip hayvana takılmaktadır. Ancak yine de sürünün belli bir kısmı kurdun rızkı olarak ayrılmaktadır. Kurt ağzını bağlayan hoca dahi ipi “Tanrı kurdun rızkını ayırmış.” diyerek bağlamaktadır.

6. İki adet ağaç kaşık dua eşliğinde kırmızı bir iplikle tersine bağlanır. Kırmızı iple bağlanan kaşıklar kapının üzerine çatıya sokulur (KK-6).

7. Hocaya muska yazdırılır. Muska yazdırmak için gidilen hocalar zaman zaman muska yazmaya kurtların rızıklarını engelleyebileceği endişesiyle yanaşmak istemezler. Hocadan alınan muska ile sürünün otladığı arazinin etrafında bilinen dualar okunarak dolanılır (KK-7). Yomra gibi bazı bölgelerde cami hocalarına yazdırılan muskalar, yırtıcı hayvanlar sürü yatağında yatarken gelmesinler diye dua eşliğinde sürünün yatağına bağlanmaktadır ki, bundan dolayı bu uygulamaya “sürü bağlama” ve “sürünün yatağını bağlama” da denilir (KK11; KK-12)

8. Bat (ağıl) kurulduktan sonra çöp şiş gibi küçük iki adet çubuk ve bir adet de uzunca bir ip parçası alınır. Bu çubuklar ayrı bir biçimde elde tutularak batın etrafında Ayet-el Kürsi eşliğinde bir tur dönülür. Sure bittiğinde bu iki çubuk birbirine birleştirilecek bir biçimde düğüm atılır. Her bir turda sure okuma ile birlikte bir düğüm atılır. Bu böylece on sefer tekrarlanır. Bundan sonra çubuk bağlı bir şekilde güvenli bir yerde saklanır. Bu uygulama yapıldıktan sonra battaki hayvanlara yabani hayvanın saldırmayacağına inanılır (KK-8).

9. Koyunlar yaylıma gittikleri zaman koyunların durdukları ahırlara, damlara ip bağlanır. İpi bağlarken dualar okunur. Akşam vakti koyunlar geri gelirken bu ip çözülür. İp, gece meydana gelebilecek tehlikelerden korunmak için ip tekrar bağlanır (KK-10).

10. İnek kaybolduğunda bir demir ateşe atılır. Böylece o ineği kurdun yemeyeceğine inanılır (KK-9)

11. Maçka Hamsiköy vadisindeki köylerde özellikle de Tonya, Şalpazarı, Akçaabat taraflarından gelenler tarafından kurt ağzını bağlamak, üç defa “Kulhuvallahu” okunduktan sonra,

 Kurdu gördüm ağladım

Ağzını burnunu bağladım

Irak yerlere yolladım

Malıma canıma dokunmasın

Zigana Dağından arkaya yolladım

denilerek bir bez parçası iğne iplikle dikilir ve bir yere saklanır. Bu işlem üç defa şafak vakti yapılır. Bundan sonra kurtlar, hayvanları yiyemez diye inanılır. Tonyalılar kurt ağzını bağlamak işini yan yana bitmiş iki otu birbirine bağlamak suretiyle yaparlar. Bunu ayı, domuz vd. hayvanların tarlalarına zarar vermemesi için de yapmaktadırlar. (KK-13)

12. Hemşin’de yaşlı bir nine elinde bir çakıyla yüksekçe bir kayaya çıkar, hayvanların otlandığı yöne dönüp elindeki çakıyla daireler çizerek dualar okur. Daireler çizmesindeki sebep de o bölgedeki alana yabani hayvanların girmesini engellemektir (KK-14).


13. Köz okunur ve taşın altına konur (KK-15).

14. Artvin ve çevresinde gece sahipsiz olarak dışarıda kalan hayvanları kurttan korumak üzere “Tin” suresi üç kez “Besmele” çekilerek nefes almadan okunur. Ya bir bıçağın ağzı kapatılarak, ya da sal ipliğe düğüm vurularak kurdun ağzı bağlanır (Tokdemir, 1993: 262)

15. Şalpazarı Çepnilerinde hayvanın kaybolması durumunda hayvanın gidebileceğine ihtimal verilen bölge çevrilir. Bu alanın ortasına bıçak dikilir, saplanılır. Böylece çakalların ve kurtların ağzının bağlandığına inanılır (Çelik, 1999: 468).

Dinlik ve büyülük uygulamalarla biçimlendirilen bu tür işlemler sayesinde hayvanlar etrafında koruyucu bir zırh oluşturulduğuna inanılmıştır. Canlı ve cansız varlıklar etrafında dinlik ve büyülük uygulamalarla koruyucu bir zırh oluşturma arzusu ya da düşüncesi, insanlığın tarihi kadar eskidir. Din ve büyü içerikli uygulamalar sayesinde elde edilen bu koruyucu zırh, canlı ve cansız varlıkları (buna onların barınakları da dâhildir) hem maddi (yırtıcı hayvanlar) hem manevi varlıkların (ruhlar, cinler, şeytanlar) saldırılarından korumaktadır


Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı üzere, kurt ağzı bağlamaya yönelik bu işlemlerin temelinde dinlik ve büyülük uygulamalar yatmaktadır. Hem dinlik hem de büyülük bir karakter arz eden bu tür uygulamalarda bıçağın ağzını kapatıp açmak, ipliğe düğüm vurmak, mendili düğümlemek, dua eşliğinde bir daire çizmek vd. büyülük; üç kez okunan “Tin” suresi, “Besmele”, muska yazmak vd. dinlik uygulamalardır. Bu tür uygulamalar sırasında kullanılan ip, bıçak, makas, demir, tahta kaşık gibi nesnelerin de büyülük işlevlere sahip olduğunu ayrıca belirtmeye gerek yoktur. Kötü ruhları da uzak tuttuğuna inanılan demir, makas ve bıçak gibi nesneler, uygulamayı gerçekleştirenleri Şamanik güçlere sahip olan kutsal demircilere kadar götürmektedir.


Dinle büyünün iç içe girdiği bu tür uygulamaları gerçekleştirenler, kaybolan hayvanlarının sağ salim geri döneceklerine, otlamaya giden ya da yatağında yatan hayvanlarının yırtıcı hayvanların (kurt, ayı vd.) saldırılarından korunacaklarına inanmışlardır. Bu inancın korunmasında ise bu tür uygulamaları gerçekleştirenlerin genellikle din adamı kimliğine sahip olmaları ayrıca etkili olmuştur.


Kurt ağzı bağlama işlemini gerçekleştirenlerin asıl amacı, kendi varlıklarını sürdürmelerinde yaşamsal bir öneme sahip olan hayvanlarını korumaktır. Bu işleme  başvuranların amacı, Yaşar Kalafat’ın da ifade ettiği gibi, yırtıcı hayvanlara zarar vermek ya da onları ortadan kaldırmak değildir (Kalafat, 2006: 278). Kaybolan hayvanların sağ salim barınaklarına dönmelerinden sonra düğümlenen iplerin çözülmesi ve kapatılan bıçakların açılması, bunun en güzel göstergeleridir. Bölge insanlarına göre yırtıcı hayvanlar da tıpkı kendileri gibi rızık peşindedirler ve rızıklarından mahrum edilmemelidirler.

KAYNAKLAR 


Yazılı Kaynaklar

TOKDEMİR, Hayrettin (1993), Artvin Yöresi Folkloru, Ankara.

KALAFAT, Yaşar (2006), “Türk Halklarında Kurt Ağzı Bağlama İnancı”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 20, s. 273-280.

BALABAN, Tuğrul (2013), “Kurt Ağzı Bağlama ve Dini Dayanağı Üzerine: Amasya İli Örneği”, Dede Korkut Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, S. 4, s. 12-17.

DEMİR, N.(t.y.), “Karadeniz Bölgesinde Kurt Ağzı Bağlama”, www.karalahana.com (Erişim Tarihi: 23.12.2015)

ÇELİK, Ali (1999), Trabzon-Şalpazarı Çepni Kültürü, Trabzon: Trabzon Valiliği İl Kültür Müdürlüğü Yay.

 OĞUZ, Öcal - Oral, Zeliha (t.y.), Türkiye’de 2004 Yılında Yaşayan Halk İnanışları-Nesneler ve Uygulamalar, Gazi Üniversitesi THBMER, thbmer.gazi.edu.tr/posts/download?id=12318 (Erişim Tarihi: 28.03.2016)


Sözlü Kaynaklar


 KK-1: Ali Paşa Kürkan, 1960 Çavuşlu-Vakfıkebir, Okuryazar, Çoban

 KK-2: Zinnure Altun, Artvin 1967, İlkokul, Ev hanımı

KK-3: Yüksel Seçkin, Artvin 1975, Lise, Teknisyen

KK-4: Bekir Demir, Artvin 1960, Üniversite, Yönetici

 KK-5: Celal Parlak, Sürmene 1952, Okuryazar değil, Çiftçi

 KK-6: Hüseyin Yılmaz, Çanakçı 1957, İlkokul, Emekli

 KK-7: İsa Akgül, Trabzon 1940, Okuryazar, Çoban

 KK-8: Hüsnü Baykan, Tonya 1972, İlkokul, Serbest

 KK-9: Zehra Cebeci, Düzköy 1938, Okuryazar değil, Ev Hanımı

KK-10: Ali Genç, Vakfıkebir 1930, Okuryazar değil, Çoban

KK-11: Muhammet Ali Emiroğlu, Yomra 1980, İlkokul, Çoban

 KK-12: Hüseyin Aktaş, Trabzon-Yomra 1956, Okuryazar değil, Çoban

KK-13: Adnan Durmuş, Maçka 1952, Üniversite Mezunu, Emekli Ziraat Teknisyeni.

 KK-14: Şakir Aksu, Rize 1965, Üniversite Mezunu, Memur

 KK-15: Hasan Çakmak, 1969 Giresun, İlkokul, Çoban-Kasap

Dr. Mustafa AÇA




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...