HİTİT MİTOLOJİSİNİN BAŞLICA TANRI VE TANRIÇALARI
Hittitlerin yerel kült merkezlerinde çeşitli ayinler düzenledikleri pek çok tanrı ve tanrıçaları vardı.
Panteonda tam bin tanrının olduğu bizzat Hititler tarafından çeşitli vesilelerle belirtilmiştir. Ancak
şimdiye kadar çivi yazılı metin ciltlerinde altı yüzün üzerinde tanrı ismi ortaya çıkarılmıştır. Bunlar
Mezopotamya, Hatti, Hurri, Luwi ve Pala orijinli tanrı ve tanrıçalardır.
Yukarıda da görüldüğü üzere Kumarbi ve Ullikummi efsanelerinde Hurrili tanrılar, Kaybolan Tanrı
Efsanelerinde ise Hattice tanrılar yoğunluktadır. Hitit mitolojisinde geçen tanrı ve tanrıçaların listesini
şöylece sıralayabiliriz.
Alalu
Eski zamanlardan beri gökyüzünde kral olan bu tanrı, Mezopotamya kökenlidir ve gökyüzünde dokuz yıl
boyunca kral olarak kalmıştır.
Anu
Mezopotamya kökenli olup Teşup’un ve Taşmişu’nun babası ve tanrıların ikincisidir. Alalu gökyüzünde
kral iken Anu da bu tanrıya sâki olarak hizmet etmiştir. Alalu’yu yendikten sonra onu yeraltına
göndermiştir. Tam dokuz yıl boyunca kalacağı gökyüzü tahtına oturmuştur.
Bu arada Kumarbi de kendisine sâki olarak hizmet etmiştir. Ancak Anu’nun Kumarbi’ye karşı savaş
açması üzerine Kumarbi, Anu’nun peşine düşmüş, Anu’nun erkeklik organını ısırmış ve onu yutmuştur.
Aranzah (Dicle Nehri)
Anu ve Kumarbi’nin çocuğu, Fırtına Tanrısı ve Taşmişu’nun erkek kardeşidir.
Aştapi
Hurrice Savaş Tanrısı’nın adıdır. Sumerce karşılığı ZABABA, Hattice karşılığı ise Wurunkatte (Ülkenin
Kralı)’dir.
EA
Eski tabletlerin muhafızı olan ve iki yüzlü olarak omuzlarından fışkıran sularla oluşmuş bir nehir ile
betimlenmiştir. Eski Hitit Dönemi belgelerinde geçmemesine rağmen MÖ 14. Yüzyıl siyasi
antlaşmalarında görülür. Bu tanrının veziri İzzummi (Uşmu) ve karısı ise Damkina’dır.
Mezopotamya’da bereketi temsil eden bu tanrı, Hurri mitlerinde Bilgeliğin Kralı olarak anılmış ve MÖ 1.
bin yıla kadar işlevini sürdürmüştür. Ayrıca Yazılıkaya açık hava panteonunda EA, sırasıyla Teşup,
Taşmişu, Kumarbi, İştar-Şauşga ve hizmetçileri Ninatta-Kulitta ile beraber listelenmiştir.dunyadinleri.com
EREŞ.KI.GAL
Fırtına Tanrısı’nın annesidir ve antlaşma metinlerinde sıkça görülen bu tanrıça mitolojide karanlık
toprağın açılması ile yeraltından Fırtına Tanrısı’nın geri getirilmesi konusunda önemli bir rol oynar.
Gökyüzünün Güneş Tanrısı
Akadçadan Hitit panteonuna geçmiş olan bu tanrı, adaletin temsilcisidir ve bazen bütün tanrıların kralıdır.
Hannahanna
Eski Hitit Dönemine tarihlendirilen Kaybolan Tanrı Efsanelerinde, kaybolan tanrıların aranmasını isteyen
ve Tüm Tanrıların Annesi ya da Büyükanne unvanına sahip tanrıçadır. Bu tanrıça Gulşa, MAH ve
NIN.TU ile de eşitlenmektedir.
Mitolojide Telipinu kaybolduktan sonra Fırtına Tanrısı bu tanrıçaya şikâyette bulunur. Bunun üzerine
Hannahanna, Fırtına Tanrısı’nı Telipinu’yu bulmaya gönderir ve onu bulamayınca bu kez Hannahanna
arıyı sevk eder. Ondan, onun el ve ayaklarını sokmasını, gözlerini ve ayaklarını balmumu ile
temizlemesini ister.
Hannahanna, Fırtına Tanrısı’na, Telipinu ile Deniz Tanrısı’nın kızı ile evlenmesi sırasında başlık
parası (kuşata) ödemesini salık verir. Aynı zamanda, bu tanrıça da diğer tanrılar gibi kaybolur. O
gittiğinde, insan ve hayvanlar yavrularıyla ilgilenememiş, sığır ve koyunlar gebe kalamamıştır.
Hepat
Fırtına Tanrısı’nın eşi, Tanrıların Kraliçesi olarak bilinen bu tanrıça, kutsal hayvanı arslan üzerinde
betimlenmiştir. Aynı zamanda bir boğa vücudu üzerinde insan başı ya da çift insan ayağı ile gösterilmiş
ve Teşup’un Boğası olarak tanımlanan Tanrı Şarruma’nın da annesidir.
Hapantaliia
Hatti kökenli bir tanrı olup Güneş Tanrısı’nın çobanıdır.
Hedammu
Tanrıları ve insanları yıldıran bir deniz canavarıdır.
İlluianka
Efsanede Fırtına Tanrısı, Kişkiluşşa şehrinde yılan İlluianka ile dövüşmüş ve ona yenilmiştir. Bunun
üzerine Fırtına Tanrısı tüm tanrıları yardıma çağırmış ve Tanrıça İnara’dan bir festival düzenlemesini
istemiştir. Festival düzenlenmiş, İlluianka ve çocukları festivalde tıka basa yemişlerdir. Ölümlü Hupaşiia
bir ip ile onları bağlamıştır. Fırtına Tanrısı da onları öldürmüştür.dunyadinleri.com
İmpaluri
Kumarbi’nin elçisidir.
İnara
Fırtına Tanrısı’nın kızı ve vahşi hayvanların tanrıçasıdır. Hatti kökenli bir tanrıça olup, Eski Hitit
mitlerinde görülür. Hititçe innaru- kelimesi ile sıkı bir ilişkisi olan bu tanrıça, LAMA ile eşitlenmiştir.
Kamruşepa
Büyü tanrıçasıdır. Bu tanrıçanın Hattice okunuşu Kattahziwuri’dir.
Kaşku
Ay Tanrısıdır.
Kuababa
Ana Tanrıça’dır. Hitit öncesi dönemde de baş tanrıçadır. Hurri panteonununda da görülen bu tanrıçanın
kült merkezi Kargamış’tır. Bu tanrıça Phryg ve Roma döneminde de Kybele olarak panteondaki yerini
almıştır.
Kumarbi
Hurililer tarafından Bilge Kral ve Tanrıların Babası olarak nitelendirilmiş ve tanrılar arasında üçüncüsü
sırada kabul görmüş bir Bitki Tanrısı’dır. Aynı zamanda Mezopotamya kökenli EN.LIL ve Dagan ile
eşitlenir. Kült merkezi Kuzey Mezopotamya’daki Urkiş şehri olan Kumarbi, elinde bir asa taşır.
Mitolojide Kumarbi kendisinin Tanrıların Babası olarak kalması için, Deniz Tanrısı’na, elçisi
İmpaluri tarafından haber gönderir. Deniz Tanrısı onun için bir ziyafet verir. Bu arada Kumarbi’nin
kayası Ullikummi doğar.dunyadinleri.com
Lama
Geyikle sembolize edilen ve Kırların Tanrısı olarak kabul görmüştür.
Mukişanu
Kumarbi’nin veziridir.
Ninatta ve Kulitta
Mitanni krallığında “Ülkenin ve Gökyüzünün Sahibesi” unvanı ile anılan Şauşga’nın hizmetçileridir.
Şauşga
Bir arslan üzerinde kanatlı bir kadın formunda betimlenmiş bu tanrıça, Teşup’un kız kardeşidir. Ninive
şehri ile ilgili olarak geçen bu tanrıça, Kenan mitindeki Baal’ın kız kardeşi Anat-Aştarte ile aynı
görevlere sahiptir. İlk defa III. Ur Sülalesi döneminde görülen bu tanrıça MÖ. 8.yüzyılın sonuna kadar
işlevini sürdürmüştür.
Takitiş
Tanrıça Hepat’ın hizmetçisidir.
Taşmişu
Fırtına Tanrısı’nın veziri ve erkek kardeşidir. Bu tanrının Hititçe okunuşu Savaş Tanrısı olan
Şuwaliiat’tır.
Telipinu
Kaybolan Tanrı Efsanelerinin baş aktörü olan tanrıdır. Fırtına Tanrısı’nın ilk çocuğu olan Telipinu, tohum
ekmek, tarlaları sürmek, sulamak, ürünü yetiştirmek ve hasat gibi eylemleri içine alan bir tarım tanrısıdır.
II. Murşili’nin veba dualarında: “Sen Telipinu ulu bir tanrısın. Senin ismin isimler arasında uludur ve
sen tanrılar arasında ulusun.” şekliyle övülür.
Mitolojide Telipinu hiddetlenerek bozkırda kaybolur ve beraberinde ülkedeki bolluk ve bereketi de
götürür. Bunun üzerine tanrıları, insanları ve hayvanları açlıkla tehdit eder. Hannahanna’nın arısı
Telipinu’yu bulur. Onun el ve ayaklarını sokar. Gözlerini ve ayaklarını balmumu ile silerek onu temizler.
Bu duruma daha da kızan Telipinu, nehirlere büyük bir hasar verir.dunyadinleri.com
Teşup
Mitolojide kaybolan Fırtına Tanrısı’dır. Bu tanrının Hattice okunuşu Taru olup eşinin adı Wurunkatte’dir.
Bu tanrı Luwice tarhunt- şeklinde yazılmıştır.
Öfke, hiddet ve küskünlük içinde karanlık toprağa giden Fırtına Tanrısı, Arinna şehrinin Güneş
Tanrısı, EREŞ.KI.GAL ve Wuruntemu’nun yardımı ile geri getirilir. Ayrıca Fırtına Tanrısı, oğlu
Telipinu’nun kaybolması ile umudunu yitirir ve Güneş Tanrısı’na şikâyette bulunur. Hannahanna’dan ise
onu bulmasını ister.
Aynı zamanda Teşup, mitolojide Kuzey Mezopotamya’da bulunan Kummiia şehrinin Kralı,
Gökyüzünün Kralı ve Hatti Ülkelerinin Beyi olarak da anılmaktadır. Tanrıların en büyüğü olan bu tanrının
eşi Hepat’tır. Onun oğlu Şarruma ve Nerik şehrinin Fırtına Tanrısı’dır. İki dağ tanrısı üzerinde sakallı bir
kişi tarafından temsil edilen Fırtına Tanrısı elinde bir asa tutar. Aynı zamanda bu tanrı hem savaşı ve hem
de zaferi simgeler. Onun kutsal boğalarından birinin adı Şeri ve diğeri Hurri (ya da Tella)’dir.
Ullikummi
Kumarbi’nin oğludur.
Upelluri
Grek dünyasında Atlas’a benzeyen ve Hurri kökenli dev tanrı olup yeraltında oturmakta ve omuzları
üzerinde de yeryüzü ile gökyüzünü taşımaktadır.
Ankara Üniversitesi’nin sembolü olan Güneş Kursu, genellikle Hitit uygarlığına ait bir eser olarak kabul edilir ve çoğumuzda Ankara ve Anadolu çağrışımlarını uyandırır. Bulunduktan sonra ilk kez Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi tarafından sembol olarak benimsenen, Ankara Üniversitesi kurulunca da Üniversitenin sembolü olarak kabul edilen Güneş Kursu, Atatürk’ün emriyle 1935 yılında Alacahöyük’te başlayan kazılarla açığa çıkartılmıştır, Hitit öncesi döneminin yani Hatti döneminin bir eseri olduğu belirtilen Güneş Kursu, tunçtan yapılmış olup günümüzden yaklaşık 4250 sene önce dini merasimlerde kullanılmıştır.
Güneş Kursu’nu oluşturan yuvarlak, dünyayı ya da güneşi temsil etmektedir. Altta, iki adet boynuza benzer çıkıntının ne olduğu ise kesin olarak henüz bilinmemektedir. Üzerinde yer alan çıkıntılar ise doğanın çoğalmasını, üremeyi temsil etmektedir. Kuşlar da aynı şekilde yine doğanın çoğalmasını, doğadaki hürriyeti anlatmaktadır. Güneş Kursu’nun, Hititlerin Anadolu’ya gelmelerinden yaklaşık 300 sene önce yapıldığı ve Hatti kralları öldüğü zaman bunun gibi 4-5 sembolle birlikte gömüldükleri bilinmektedir.
Hitit Güneş Kursu hakkında bilimsel verilerden yola çıkarak kısa ve öz bir derleme yapacağız.
Bu kursların fotoğrafları bizzat sergilendikleri yerler olan Alacahöyük Müzesi ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde çekildi.
Hitit Güneş Kursu (Hitit Güneşi) Nerede Bulundu?
Toprak altından gün ışığına çıkarıldıkları ilk yer olan Alacahöyük Antik Kenti’nde kazının başladığı ilk yıl (1935) ele geçtiğinde biraz aceleci davranılarak Hititlerin sanat eseri olduğu düşünülmüş. O tarihten itibaren Hitit Güneş Kursu olarak adlandırılmaya devam ediliyor.
Kazıların devamında ise Alacahöyük’te Hititlerden önce Hattililerin yerleşik olduğu olduğu anlaşılıyor. Güneş Kursları’nın bulunduğu mezarların da Hattilerin soylu sınıfına ait olduğu kesinlik kazanıyor.
Mezarlara içki dolu kaplarla ve değişik kıymetli hediyelerle birlikte bu kurslar da bırakılmış. Bazı mezarlarda bir tane iken birden fazlasının bırakıldığı mezarlar da olmuş.
Yapımları günümüzden 4 bin- 4.500 yıl öncesine tarihleniyor. Erken Tunç Çağı’nın eserleri olduğundan malzeme olarak tunç kullanılmış.
O dönemlerde geyikler dinsel törenlerin vazgeçilmez parçalarıymış. Fakat bu sembol geyik motiflerinin dışında başka çeşitlerde de tasarlanmış.
Hatti Kral Mezarları’ndan her biri mezarda yatan kişiye özel yapılmış gibi bir izlenim bırakan, çok sayıda ve hepsi birbirinden farklı tasarımları olan kurslar çıkarılmış.
Kurslar çeşitli geometrik şekillerde de tasarlanmış olabiliyor.
Güneş Kursları, Alacahöyük dışında Horoztepe Höyüğü (Tokat Erbaa) ve Mahmatlar Höyüğü (Amasya)’nden de çıkarılmışlar.
Güneş Kursu Adını Nereden Alıyor?
Adının verilmesinde özellikle de fotoğraftaki heykelcik etkili olmuş.
Dairenin etrafından saçılan ışınlardan dolayı Güneş sembolü olduğuna kanaat getiren akademisyenler var. Ancak Dünya’nın sembolize edildiğini düşünenler de var.
Hitit Güneş Kursu Özellikleri
Çoğunun üzerinde yer alan çıkıntıların doğanın çoğalmasını, üremeyi temsil ettiği, bazılarına eklenen kuşların ise doğadaki özgürlüğü anlattığı yorumu yapılıyor.
Güneşe ya da dünyaya benzemeleri dışında hepsinin ortak yönü alt kısımlarında H şeklinde deliklerin olması. Ne şekilde kullanıldığı bu vasıtayla anlaşılmış.
Dinsel törenlerde rahipler uzun bir sopanın üzerinde bunları taşıyormuş. Üzerlerindeki hareketli parçalar sallandığında ritmik sesler çıkararak muhtemelen töreni daha dikkat çekici hale getiriyordu.
Kursların çoğunda dairenin altında bulunan, boynuza benzeyen uzantıların ne olduğu kesin olarak bilinmese de Ord. Prof. Dr. Sedat Alp Hitit Güneşi isimli kitabının 7. sayfasında bu konuda şöyle bir yorum yapıyor: “Dünyayı tasvir ettiği sanılan bu nesnenin yorumu eğer doğru ise, günümüzde halk arasında görülen ‘dünya öküzün boynuzları üzerindedir’ şeklindeki anlayışın Hatti Çağı’na, M.Ö. 3 binin ikinci yarısına kadar geriye gittiğidir”
Kurslardan biri de Ankara Üniversitesi’nin sembolüdür.
1935’te kurulan Sıhhıye’deki Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin Hitit Güneşi tam karşısındaki heykelle birlikte Anadolu’muzun geçmişinin satır başına büyük puntolarla yazılması gerekenlerden birini Hatti/Hitit varlığını, onlarca yıldır Ankara’nın merkezinde Ankaralılarla buluşturuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder