Bu Blogda Ara

12 Aralık 2019 Perşembe

KÖR BAŞMELEK ASMAEL HZ.MUSA MELEKLERİ DARP EDERSE

Fotoğraf açıklaması yok.


KÖR BAŞMELEK ASMAEL
HZ.MUSA MELEKLERİ DARP EDERSE
İslam'da geçen dört baş melek vardır. Mikail, Cebrail, İsrafil ve Azrail. Katolik hristiyan inancına göre de dört baş melek vardır, Cebrail, Mikail, Rafael ve Uriel. Musevilik geleneğinde ise dokuz daha, toplam on bir baş melek vardır, Hristiyan katolikliği ve İslam'da da kabul gören Mikail ve Cebrail dışında, Chamuel, Haniel, Jophiel, Raguel, Sariel, Ramiel, Zadkiel, Raphael ve Uriel. Chamuel'in ismi Samael olarak da geçmektedir. Bu sayılar dönem dönem ve geleneğe göre artış veya düşüş de göstermiştir. Burada Samael'i biraz daha yakından tanıyacağız, pek hareketli bir geçmişi ve hikayesi olması itibarijla. Bir de Lusifer var elbette, burada saymadığım, ama onun hikayesi zaten apayrı bir hikaye.

Bugünkü Museviliğin aktarımına göre, Hz.Musa zamanından beri melekler var, sebebini de göreceğiz, karşılaşmalarını aktaracağız. Ancak yine Museviliğin başlangıcında melek inancı olmadığı da bir o kadar gerçek ve meleklerin bu dine sonraki aktarımlarla monte edildiği genel kabuldür. Musevi geleneğinde, onların tanrıları yahve aracılığı ile on emri almaları ile başlar tarihleri. yahvenin o dönemde melekleri de yoktu ve yalnız bir tanrı idi. Melekler yahudi geleneğine, onların mö. 500'lerde Babilon sürgününde geçirdikleri iki -üç nesillik bir toplu esaret süresinde eklendi, Babilon kültürü ve tanrıları ile tanışmaları sonucunda. Babilon inancında melek mi vardı, onların İnanna'si, Enki'si, Marduk'u vardı sadece diye tespitte bulunup o şekilde sorarsak eğer, melek yoktu dememiz lazım gelir. Olaya kronolojik ve sebep-sonuç ilişkisi içinde bakmamız gerekir. Çünkü melekler Musevi dininde yahve'nin yardımcıları idiyseler-veya sonradan olabildilerse- Babilon'lu tanrıların da yardımcıları vardı elbette, burada da bir çok aktarımımızda geçen İgigi'ler ve Anunaki'ler. Bunlardan İgigi'ler Babilon tanrılarından Enlil'in, Anunakiler de Enki'in yardımcılığını üstlenmiş, 'küçük tanrılar'dı, asıl görevleri asli ve yaratıcı tanrılarına hizmet etmek zorunda olan, tarla işinden ve ırgatlığa dek. Çünkü onların tanrıları da acıkır ve doyurulmak isterlerdi. İgigi'ler, Enlil'in yardımcıları olarak, aynı Enlil gök tanrısı olduğu gibi, göklere hakim yardımcı tanrısal varlıklardı. Onların hakimiyet alanı yer üstü veya altı olmayıp, sadece göklerdi.

Babilon sürgününden, Pers kralı Kiros'un şehri işgal edip, Musevi'lere kendi topraklarına geri dönmesine izin vermeleri ile, bu İgigi'ler de ön-melekler olarak Musevi halkı ile birlikte Kudüs'e geri döndüler ve burada gelişme aşamasında olan yahve'li dinlerine, ruhban sınıfı tarafından monte edildiler, yahve'nin melekleri olarak. Başta da baş haham Ezra'nın marifeti ile. Bu 'yardımcılar' burada yazımı tamamlanan eski ahite giriş buldu ve hatta gelişti, yeni kimlikler ve isimler buldu, uzmanlaşmaya gidildi melekler arasında, hiyerarşik bir düzene tabi oldular. Bu gelişme sosyolojik olarak hiç de şaşırtıcı değildir, zira iki üç nesildir yurt dışında kalmış kendi yurtdaşlarımızın nasıl o toprakların değerlerini yaşam biçimlerini benimsemiş olduklarına bizzat ve bugün bile şahit olmaktayız.

İslam'da can almak Azrail'in işi olmuştur, ama İslam öncesi eski dönem melek geleneğinde onların görevleri ve vazifeleri zaman zaman değişiklik göstermiştir, başka başka melekler de bu görevlere atanmışlardır.

Musevi'ler kendi mitolojilerine göre, hz. Musa önderliğinde Mısır'dan çıkarlar, tanrıları balın ve sütün aktığı toprakları vadetmişti onlara, Dicle ve Fırat arasını işaret ederek. O topraklara gittiler de, ama ne tesadüftür ki, o topraklara Musa'nın kavmi ancak tutsak ve köle olarak gidebildi. Biraz önce bahsettiğim yeni tanrılar ve onların yardımcıları ile tanıştıkları Babilon sürgününe. Ancak Musa hiç görememişti o toprakları, hatta ve hatta, Mısır'dan çıkıp göç halindeyken, bizzat yahve duyurmuştu sadık hizmetkarı Musa'ya, 'sen o vadedilmiş toprakları hiç göremeden öleceksin' diye. Öyle de olur.

Her Mısır'dan çıkış hikayesinde aktarılır, Musa'nın vadedilen toprakları görmeden öldüğü, ama ölümünün hiç de kolay olmadığı ve Musa'nın ölüme şiddetle direndiği pek aktarılmaz. Musa'nın canını elbette yahve almak istemiştir, ama bizzat yahve üstlenmez bu görevi. Onun da yardımcıları, melekleri vardır. Tanrı yahve adına, başmeleği Asmael üstlenir bu görevi, diğer ölüm talimatlarında olduğu gibi.

Sıra HZ. Musa'ya gelmeden önce, başka başka işler de üstlenmişti Asmael, Musa'nın halkı Mısır'dan kaçarken ve firavunun askerleri tarafından takip edilirken. Bizzat Musa değil, Asmael bölmüştür denizi ikiye, İsrail halkı oradan geçebilsin diye. yine Asmael'dir, firavun askerlerinn savaş arabalarının tekerleklerinin bloke olup devrilmesini sağlayan. Musa ve halkı ile sıkı fıkı olan Asmael'e, Musa'nın ruhunun alınması görevi de bu bağlamda şaşırtıcı olmaz. Musa'nın canını alma görevi ona bizzat 'amiri' olan 'Seraphiel' taradından verilir. Fakat Samael görevini icra ederken, Musa büyük bir şiddetle direnir. Elindeki Asa ile Samael'e darbeler atar, gözüne gelen bu darbeler sonucu da Asmael oracıkta kör olur, Musevi mitolojisine göre. Durumun zora girdiğini gören başka melekler yetişirler Asmael'in imdadına. Onlardan Cebrail, Mikail ve Zagzagel koşarlar yardıma, Musa'nın ruhunu alırlar ve ona tanrılarının yanına kadar eşlik ederler.

Samael kör olmuştu, ama bu onun sonunun geldiği anlamına gelmez. Daha bir çok başka badireler atlatacak, Lilith ile aşk yaşayacak, yeni yeni ve kötü arkadaşlar da edinecek, hatta ve hatta göz ışığına tekrar kavuşacaktır, ama bunun bedeli hiç de ucuz olmayacaktı, zira şeytanın bir şeyi bedavaya vermek gibi bir huyu yoktur. Ama bu da başka bir aktarımın konusu olsun.
Derleyen Asım Bilge Kapıcı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...