Bu Blogda Ara

30 Ocak 2020 Perşembe

Şamanizm'de Tasavvuf





Şamanizm'de Tasavvuf

“Türklerin bakış açısıyla Kamlar, Tanrı ile insan arasında aracılık yapan, korkuyla karışık saygı duyulan, gaipten haber veren, toplumsal konularda hüküm verebilen, Tanrıya adaklar, kurbanlar sunulmasını sağlayan ve ayinleri yöneten, bazen insanüstü güçlere sahip olduğuna inanılan zaman ve mekan sınırlarını aşabilen görünüşte delice davranışlara sahip aslında çok zeki kişilerdi.” (Celaleddin Vatandaş, Vahiyden Kültüre, 33) “Eski Türkler, ataları tazim etmek, onlar için kurban kesmek, hayır ve şerrin sebebi olarak onları görmek ve onlardan yardım dilemek, ölmüş atalarının yaşayanları görüp, onların yaşantılarına müdahalelerde bulundukları ve bu ibadetlerin manevi güçlere sahip mekanlarda gerçekleştirileceğine dair bir inanca sahiptiler.” (Celaleddin Vatandaş, Vahiyden Kültüre, 39) “Şamanlar vecd için her parçası üzerine takılan her madde veya yapılan her tasvir veya şekil ayrı bir mana ifade eden veya ayrı bir varlığın sembolü olan garip elbiseler, külahlar giyer, maske takar yine türlü maddeler takılı ve tasvirlerle özel tarzda hazırlanmış davulunu veya defini çalar. Bu esnada kendinden geçinceye –yani tanrılar ve ruhlarla temas sağlayıncaya- kadar zıplar, sıçrar, acayip sesler çıkarır, yalvarır, söylenir, yerlerde sürünür bazen de bayılır düşer. Böylece maksadına ulaşmış olur.” (İbrahim Kafesoğlu, Eski Türk Dini, 29-30) “Şaman dininin ayin ve törenlerini yapan, ruhlarla fani insanlar arasında aracılık eden kişiye Kam denir. Kamlar, toplumda tabiplerin görevini de üstlenirlerdi. Hastalara okur, muska yapar ve böylece onlara şeytanların yaklaşmayacaklarını söylerlerdi.” (Abdulkadir İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm) “Kamlar, her türlü inanca ve yaşantı türüne müsamaha gösteren, hiçbir inanç ve yaşantı sınırlamasını savunmayan kişilere karşı, ilgileri ve saygıları sonsuz olan kimseler olarak karşımıza çıkmaktadırlar.” (İbni Teymiyye, Külliyat, 1/142) Şamanlarda (Kam) bazı olağanüstü hallerin –keramet (İbn Teymiyye’nin deyimiyle şeytani haller)- görüldüğü iddia edilmiştir: “İslam’a girmemiş Türk, Hint, Çinli ve benzeri müşrik kavimlerin Bahsi, Tuyani ve Buda denilen müşrik şeyh ve alimlerinde bu tür şeytani haller çok daha fazladır. Mesela bunlardan biri havaya çıkar ve onlara bilinmeyen (gaybi) şeylerden bahseder. Çaldığı def havada yürür. İçlerinden biri onların yolundan çıktığında kafasına bir tokat yer fakat vuran görülmez. İçtikleri kap üzerlerinde dolaşır; fakat taşıyanı görmezler. Bunlardan biri, eğleştiği yerde kendine misafir olanları ağırlar ve onlara çeşit-çeşit yiyecekler getirir. Bunları ona, şeytanlar, yakın bir şehirden veya daha başka kentlerden çalar getirirler. Bu tür olaylar, Türk ve benzeri Müslüman olmamış müşrik veya imanı noksan kimselerde çokça görülür. Tatarlarda bunların çok çeşitleri vardır.” (İbni Teymiyye, Külliyat, 1/142) “Şamanlar vecd halinde ruhları hükmü altına alarak ölülerle, tabiat ruhları (cin ve perilerle) ile ve şeytanlarla bağlantı kurmağa muvaffak olur. Ateş üzerinde hakimiyet kurması, hastalanan (ruhu çalınan) kimselere şifa vermesi, ölülerin arzularını yerine getirecek zararlarını önlemesi, dertli insanların şikayet ve dileklerini gökteki ve yeraltındaki tanrıların yanına giderek aracılık yapabilmesi mümkün olmaktadır.” (İbrahim Kafesoğlu, Eski Türk Dini, 24-25) “Şeyhlerin duyular alemi ile ilişki kurabilmeleri, gaybden haber vermesi, insan kılığından çıkıp hayvan kılığına girebildiği inancı, uçabilmesi, suda yürümesi, ateşte yanmaması vs. şeyhle ilgili inançlardan olan Şamanist unsurlardır. Vecd haline geçerek duyular ötesi alemle irtibat kurmak, vecd haline geçmek için müzik aletleri çalmak, sema, raks, vücud hareketleri, müzik (ilahi) gibi şeylerden yararlanmak, muskalarla kötülüklerden korunmak, Kitabi bilgiye sahip olanları aşağılamak, şeyhe kayıtsız şartsız itaatin gerekliliği gibi inanç ve uygulamalar da Şamanizm’in tasavvuftaki etkileri arasında yer alır.” (Celaleddin Vatandaş, Vahiyden Kültüre, 222) “Şamanlar (Kam) gaybdan haber veren kimselerdi. Bu fonksiyonlarını kendinden geçme olarak adlandırılan vecd ile marifet makamına ulaşarak gerçekleştiriyorlardı. Vecde ulaşmak pek kolay olmuyordu. Şamanlarda özellikle, insan vücudunu oldukça yoran hareketler ve gıda tehditleri, kendinden geçmenin (vecd), usulü olarak belirlenmişti. Bu seanstan geçen Şaman (Kam) vecde ulaşır, marifet makamına erer ve aldığı gaybi (vahy) bilgileri kendine geldiğinde halkına ulaştırırdı.”
(Abdulkadir İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm, 80)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...