Bu Blogda Ara

12 Mart 2020 Perşembe

(Gök Türklerin) hükümdarları kendi soyumuzdandır. (İlk olarak) Çin’den çıkıp kuzeydeki çorak topraklara vardılar.” cümlesi de bu bağlamda anlamlıdır



Çinliler tarihî şahıs olan Huangdi’yi önce ilahlaştırıp Çin panteonunun merkezine yerleştirmiş, diğer tanrı ve mitsel ata / kahramanları Huangdi’ye bağlamışlardır. Sonra mitsel Huangdi’yi tekrar tarihî şahıs hâline getirip imparatorluk, krallık ve beylikleri ona bağlamışlardır. Yani Çinliler mitleri kendi politik amaçları doğrultusunda yeniden düzenlemiş, bu suretle Çin’in politik bütünlüğünü sağlamaya çalışmışlardır. Huangdi, Çin panteonunda merkeze yerleştirildikten sonra, tarihte kurulan devlet ve politik sistemlerin kurucuları ona bağlanmıştır. Örneğin Huangdi’nin 24 oğlunun olduğu, Zhou döneminin 12 feodal ailesinin onun soyundan geldiği iddia edilir (Campbell, 1998:438). Fei’in belirttiğine göre, Yandi ve Huangdi kabileleri doğuda Sarı Irmağın aşağı mecrasındaki kabilelerle kaynaşarak Xia / Şia (夏), Shang / Şang (商) ve Zhou / Cou (周)ların atalarını; batıda Sarı Irmağın yukarı mecrasındaki kabilelerle kaynaşarak Di-Qiang (狄羌)ların atalarını oluşturmuşlardır (Fei, 1999:123). Çin tarihinde kurulan Hun, Türk, Çin (Han), Siyenpi ve Moğollara ait devletler de Xia / Şia, Shang / Şang ve Zhou / Coulara ve onlar üzerinden Huangdi ve Yandi’ye bağlanmıştır. Sima Qian “Hunların Beyanı” (匈奴列传)nda “Hunların ataları Şiaların soyundandır.” (匈奴, 其先夏后氏之苗裔) diye yazar. Çin’de Siyenpilerin 337 – 557 yılları arasında kurduğu Erken Yan (前燕), Geç Yan (后燕), Batı Yan (西燕),


Güney Yan (南燕), Güney Liang (南凉), Kuzey Wei (北魏) ve Kuzey Zhou (北周) devletlerinin kurucularının ataları Huangdi ve Yandi’nin soyundan gösterilmiştir (Fei, 1999: 158-159). “Shan-hai-jing” (Dağ ve Denizler) de: “Kuzey Diler(北狄)in devleti vardır. Huangdi’nin Shi-Jun (Şi-cün) adında torunu olup, Shi-Jun Kuzey Diler (北狄)in arasında doğmuştur” diye kaydedilmiştir.4 Burada Çinlilerin mitsel ata Huangdi ve onun torunlarını kullanarak Kuzey Di, yani Kuzey Türklerini Çin’e bağlamaya çalıştıkları açıktır. Kül Tigin yazıtının batı yüzündeki Çince metinde geçen “ 彼君長者,本之裔也,首自中國,雄飛北 荒 “ (Gök Türklerin) hükümdarları kendi soyumuzdandır. (İlk olarak) Çin’den çıkıp kuzeydeki çorak topraklara vardılar.” cümlesi de bu bağlamda anlamlıdır



Göktürklerin kağanı İşbara’nın Çin’e tebaa olma ve Çin imparatoruna kulluk etme hevesinin gerekçelerine baktığımız zaman da mitolojik anlayışın etkili olduğunu görürüz. İşbara, Çin İmparatoruna yazdığı mektupta şöyle der: “Gökyüzünde nasıl iki güneş yoksa, yeryüzünde de sadece bir hükümdarın hüküm sürmesi gerektiğine inanıyorum. Ve tek gerçek imparator, Büyük Sui’lerin imparatorudur.” (Ercilasun, 2016: 91). İşbara bu anlayışından dolayı Çin imparatoruna tabi ve tebaa olmak, ona kulluk etmek ister. Burada gök tanrının tek olduğu, hükümdarın gök tanrının yeryüzündeki vekili olduğu ve dolayısıyla hükümdarın da tek olması gerektiği inancı söz konusudur.6 Çinliler tanrı ve tanrıoğlu (hükümdar) ilişkisini daha da somutlaştırarak baba-oğul ilişkisine dönüştürmüşlerdir. Dolayısıyla Çin imparatorları kendilerini baba, tebaalarını oğul kabul etmektedirler. Kendilerine itaat etmeyen hükümdarlara önce prenseslerini vererek baba- oğul ilişkisini tesis etmişler, sonra hükümdar-tebaa ilişkisini öner sürerek onları dize getirmeye çalışmışlardır. İşbara, Çin imparatoruna gönderdiği mektupta şöyle der: “İmparator halen karımın babasıdır, dolayısıyla üvey babamdır ve ben onun kızının kocasıyım; sonuç olarak onun oğlu sayılırım. Farklı ülkelerde yaşıyor olsak da karşılıklı birbirimize aynı duyguları taşımaktayız. Akrabalık bağlarımız şimdi daha güçlendi. Dilerim bu bağlar, çocuklarımız, çocukların çocuklarında binlerce kuşak boyunca sürsün!

(İmparatorun) arzusuna asla karşı gelmeyeceğime söz veriyorum.! Gökyüzü şahidim olsun! Ülkemdeki bütün koyunlar ve atlar da imparatorundur. Onun ülkesindeki ipek de benimdir. Aramızda hala ben sen ayrımı var mı?” (Ercilasun, 2016: 89). Bunun üzerine Çin imparatoru da İşbara’ya gönderdiği mektupta şöyle yazar:
HEPSİ VE DAHA FAZLASI






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...