Bu Blogda Ara

14 Kasım 2020 Cumartesi

Kurt işareti yapan bu Avrupa halkı kimler ?

 


SEKELLER BİR TÖRENDE


SEKEL KADINI ve BAŞINDA SEKEL BAYRAĞI




SEKELİSTAN / ROMANYA


SEKEL ABC'Sİ
GÖKTÜRK ALFABESİYLE BENZERLİĞİ HUN-gÖKTÜRK DEVAMLILIĞININ DA BİR GÖSTERGESİ












Kurt işareti yapan bu Avrupa halkı kimler ?
Onlar Attila'nın Hun torunları : SEKELLER
Avrupa’da Yeniden Keşfedilen Türk Halkı (Romanya)
Bildiğimiz kadarıyla 2. Dünya Savaşı’ndan sonra; Afrika’nın, Okyanusya’nın, Endonezya’nın ve Papua Yeni Gine’nin en ücra köşelerindeki kabileler ve insanlar bile tanınmaya başlandı ve bu insanların sorunları küresel çaptaki siyasetçilerin ilgisini çekti. Ancak Avrupa’da şehir merkezlerinin yakınında hayatlarını sürdüren birçok topluluk -sadece onlar açısından değil, genel halk açısından da- tanınmaz hale geldiler, fark edilmediler ve görmezden gelindiler. Ancak Doğu Avrupa’daki komünist rejimin dağılışından sonra, bu insanların varlığı ve Romanya’da çektikleri sıkıntılar haberlere düşmeye başladı.
Bunlar Sekeller. Günümüz Romanyası içinde, Transilvanya’nın doğu tarafındaki Karpatların arasında ve tepelerinde Sekelistan adını verdikleri yerde yaşıyorlar. Sayılarının 600,000 kadar olduğu söylense de Sekelistan dışında yaşayan Sekellerin de olmasıyla nüfuslarının tespit edilmesi oldukça zor. Bu topraklar, daha önce Macaristan Krallığı’na ait bir bölgede yer alıyordu, bugün de Sekelistan ve Sekellerin varlığı resmi olarak tanınmıyor. Her ne kadar Macar dilini konuşsalar da kendilerini Macarlardan farklı kılan etnik bir kimliğe sahipler.
Sekeller kimdir?
Sekeller, kendi kültürlerine göre, 895 yılında Macarların gelişine kadar Karpat Bölgesi’nde hayatta kalan, Attila’nın Hun torunlarıdır. Macar Ortaçağ tarihçileri de bu konuda aynı şeyi söylüyorlar. Macar tarihçiler, yüzyıllar boyunca, Sekellerin Hunların torunları olduğunu resmen tanıdı. Ancak bugün Sekellerin kökenleriyle ilgili birçok görüş bulunmakta. [1]
Bilim insanları, Sekellerin kökenleriyle ilgili iki görüş üzerinde duruyorlar. Bu görüşlerden ilki Sekellerin Macarlar olduğunu söylerken, -daha doğru olan- diğer görüş ise Sekellerin Türk olduğunu söyleyen birçok bilgiye işaret ediyor. Ayrıca bilim insanları, Sekellerin Macar Kabileleri Konfederasyonu’na katıldıkları tarih konusunda da ikiye ayrılmış durumdalar. Bazıları Sekellerin 895’te Macarlar gelene kadar Karpatlarda olduğunu kabul ederken, bazıları da bu tarihten önce Sekellerin Macarlara katıldığını söylüyorlar.
Birçok tarihçi, tıpkı ibn Fadlan, al-Jayhani ve ibn Rusta gibi, Sekeller isminin 10. yüzyıldan itibaren günümüz Çuvaşistan ve Tataristan topraklarında yaşayan, esrarengiz Eskil (Esegel) halkıyla alakalı olması gerektiğini düşünüyor.
Sekeller hakkında şu acı gerçekleri bilmek gerekiyor:
Sekeller günümüze kadar kendi alfabelerini korudular. Sekel alfabesinin Orhun alfabesine benzerlik göstermesi, onların ortak kökenli olduğunu göstermektedir.
Ayrıca Sekellerin sosyal organizasyonları Türklerin sosyal organizasyonları gibidir: Sekeller, her biri dörder küçük birim olmak üzere altı kabilede örgütlenmişlerdir, toplamda 24 kişi bulunur. Bu sistem ile Oğuzların sistemiyle benzerliğini anlamak kolaydır. Bu kabilelerin başındakiler, bu kabilelerin isimlerinin bazıları açıkça Türk kökenlidir.
Sekellerin halk müzikleri pentatonik olması Türk halk müziğiyle ilişkilendirilebilir.
Sekellerin mitleri ve masalları, Sekellerin atalarının diğer Türk halklarının şamanik sistemlerine benzeyen bir şamanik sistemleri olduğunu göstermektedir.
Sekellerin, gökyüzü mavisi zemin üzerinde, bir tarafında Güneş, bir tarafındaysa Ay’ı temsil eden bir armaları vardır. Bu da Hristiyanlık öncesi Türk şamanik adetlerinden biridir.
Sekeller günümüzde Macarca konuşmaktadırlar ama bu durum onların başlangıçta Türkçe bilmediklerini anlamına gelmez. 13. yüzyılda Macaristan’a yerleşen Kumanlar da günümüzde Macarca konuşmaktadırlar.
Ayrıca Macarların Sekellerin tarihlerinden bahsederken Sekellerin Macarlardan farklı bir halk olduğunu söylemeleri oldukça önemlidir. Peçenekler ile (başka bir Türk) birlikte, Macar krallarının ordusunda benzer askeri görevlerde bulundukları için onlardan birçok kez bahsediyorlar. Bu nedenle Macarların, daha yüzyıllar öncesinden, Sekellerin Macar olmadığını biliyor olduklarını fark edebiliyoruz. Bir diğer yandan Sekellerin 19. yüzyıla kadar resmi olarak Macarlardan ayrı bir ulus olarak tanındığını belirtmek oldukça önemli.
Bütün bu bilgiler, Sekellerin Türk olduklarını göstermektedir. Oldukça ilginç Türk bir halkı: Diğer tüm Türklerin elinde bulundurdukları şeyi (Türkçeyi) kaybettiler ama diğer tüm Türklerin kaybettikleri şeyi (Türk yazısını) korudular.
Oldukça kısa bir tarihsel bakış
Bildiğimiz üzere Macarlar, 895 yılındaki yerleşimlerinin ardından Macarları korumaları için Sekelleri sınır bölgelere yaymışlardı. Daha sonraları Sekeller, 13 yüzyıldan itibaren, Latince adı Regnum Siculorum olan ve Sekeller Krallığı veya Sekeller Diyarı anlamına gelen Székelyország adını verdikleri siyasi idari birimlerine taşındılar. Bu bölge, Sekellerin bugünde yaşadığı topraklara işaret ediyor. Bu bölge Macar krallarına tabi olan bir bölgede özerk bir devlet gibiydi. Sekellerin, Macarlarındakinden farklı kurumları ve kanunları vardı. Sekellerin kritik kararlarının/kanunlarının alındığı Ulusal Meclisi vardı. Sekellerin, Macar krallarına yönelik tek yükümlülükleri devlet sınırlarını korumak ve Macar krallarının savaşlarına katılmaktı.
Sekellerin tarihi savaşlarla doludur. Macarlar ve ayaklanmalara yardım eden savaşlar, kendi kaderlerini tayin haklarını koruyordu.
Sekellerin başlangıçtaki özerklikleri fazla uzun sürmedi.** Özellikle 1526 yılından sonra, Macaristan’ın çöküp Transilvanya Prensliği’nin kurulmasının ardından, bölgede idari yetkisi olan herkes, Sekellerin özelliklerini sona erdirmeye ve kendi kaderlerini tayin haklarını azaltmaya çalıştı. Önce Macarlar, daha sonra Avusturya Habsburg’ları, daha sonra yine Macarlar ve en sonunda Romalılar. Sekeller her zaman direndi. Sekellerin tarihi boyunca birçok isyan ve birçok misilleme yapıldı. (Bu böylesine küçük bir yazıya değil de büyük bir kitaba konu olabilir) [2]
Önemli noktalardan biri de Avusturya-Macaristan’ın 1867’deki uzlaşmasından sonra, Macar Parlamentosu 1868’te XLIII ve XLIV, 1876’da ise XXXIII yasalarını geçirdi. Bu kanunlarca Sekellerin milletinin ve kurumlarının resmi varlığını sona erdirilmiş, Sekellerin kendi içindeki özerk kararlar alan mekanizmasını bitirilmiştir. Macar siyasetçiler, Sekellerin Macarca konuştuklarını, Sekeller diye bir ulusun bulunmadığı görüşünü ortaya atarlarken, Sekellerin kendi kaderlerini tayin etme haklarının çağın gerisinde kaldığını, bunun Orta Çağ’da kalan gereksiz bir siyasi fosil olduğunu savunmuşlardır.
O tarihten itibaren Sekeller adeta tarih sahnesinde kayboldular ve Macar kimliğinin arkasında yer aldılar.
Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Macaristan çöktüğünde, Sekellerin bazı yöneticileri bir Sekeller Cumhuriyeti kurmaya çalıştı. [3] Transilvanya’da yer alan Macarlar bunu engellemeye çalıştılar. Bu hareketin sonunda Sekeller başarısızlığa uğradılar ve 1918 yılında Romanyalılar, Sekelistan’ı işgal ettiler. 1920 yılındaysa Batılı Güçler, Macaristan’ın Triyanon Antlaşması’nı imzalamaya zorladı ve bu anlaşmayla Macaristan, topraklarının üçte ikisini kaybetti. Bu nedenle Sekelistan toprakları, o günden beri Romanya işgali ve baskısı altında yer almaktadır.
Bugünkü durum
Romanya’da komünist rejimin düşmesinin ardından Sekeller ulusal uyanışa geçtiler. Sadece Romanyalılar değil, yöneticileri Sekeller’in kontrol altında olmasını isteyen Macarlar da bu hareketi yavaş ve aksatmakta önemli bir etkiye sahipler.
1990 yılında kendilerine Genç Sekeller Forumu (GSF) adını veren küçük bir topluluk, ilk kez Sekellerin bayrağını kullanmaya başladı. Sekellerin kısa tarihini ve Sekellerin ulusal ideolojilerinin ana hatlarını anlatan bir kitapçık yayınladılar. Ayrıca Genç Sekeller, eski Sekel yazılarını Kök Türk yazılarıyla canlandırdılar ve kentlerinin girişlerine bu yazıları yerleştirdiler.
2003 yılında Milli Sekel Konseyi (MSK) adında başka bir organizasyon daha kuruldu. Bu organizasyon, aynı zamanda, Sekel bayrağı, Sekel arması ve Sekel yazısı gibi Sekel sembollerinin kullanımına teşvik ediyor. Bu organizasyonun amacı, barışçıl bir yolla Sekellerin yeniden kendi kaderlerini tayin edebilme yani özerklik haklarını kazanmaları. Halen yer yıl, Sekelistan’da ve Sekellerin yaşadığı her coğrafyada Romanyalı zulmüne karşı gösteriler düzenlenmekte.
2010 yılından itibaren Sekellerin bu durumu Türkiye’de çok çok daha fazla bilinirlik kazanmış durumda. Bunda da bu yazının yazarının bir kampanyası ve 14 yıl Türkiye’de yaşayan ve iyi derecede Türkçe bilen ressam Júlia Dávid’in katkıları etkili oldu. Sonuç olarak 2014’te ve bu yılda, İstanbul’da Sekelleri desteklemek için gösteriler düzenlendi.
Sekel halkı hakkındaki bilgiler umuyoruz ki Türk dünyasına yayılır. Birilerinin Sekellerin tarihi üzerine bir kitap yazması; ayrıca Sekel efsanelerini ve masallarını Türkçeye çevirip bunları Türkiye’de yayması iyi bir fikir olacaktır. Ezilen Sekeller ile Türkler arasında kültürel köprünün kurulması oldukça önemli.
Yazan: Levente Gergelyfi Borbély
Çeviren: Emre Can Kartal
Kaynaklar ve Önerilenler:
1. Macar tarihçi Zoltán Kordé’nin bu konuyla ilgili AETAS’ta güzel bir yazısı var 1993/3, pg.21-39 u makalenin kısa bir İngilizce özeti var
2. Bu kitapta Sekeller’in tarihi hakkında birkaç bölüm var
History of Transylvania (Transilvanya Tarihi) (Baş Editor: Béla Köpeczy) Bu kitabın orijinali 1986’da Macarca çıktı
3. Bárdi Nándor: Impériumváltás Székelyudvarhelyen 1918-1920 in AETAS 1993/3 pg.76-120 Bu makalenin kısa bir İngilizce özeti var



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...