ÖZBEK HALKBİLİMİNDE KURT KÜLTÜNE AİT
HALK İNANÇLARI
Asağıdaki makale Eski Türk toplumunda önemli bir yeri bulunan kurt totem inancı hakkındadır. Bu makalede kurtla ilgili efsaneler ve Özbeklerin kurt motifli ilgili mitleri ve inançları incelenecektir.
Bilindiği gibi eski Türk halklarının büyük bir kısmı kurdu totem olarak kabul ettikleri için
halkbiliminde kurt hakkındaki efsaneler ortaya çıkmıstır1. Kurdun ata veya hamî sayıldığı en eski mitlerden birinde Asina kavminin ortaya çıkısı hakkında söyle anlatılır: “Asina Hun
evinin bir kısmıdır. Bu kavim istilacılar tarafından aniden saldırı yapılarak katliam edilmis-
tir. Sadece on yasındaki çocuk kalmıstır hayatta. Düsman askerleri onun yakalayıp ayak ve
kollarını bağlayarak bir çayırda bırakmıslar. Çocuğu bir kurt et vererek beslemeye baslamıs.
Çocuğun daha hayatta olduğunu öğrenen düsman hükümdarı da onu öldürmek için tekrar
adamlarını göndermis. Fakat kurt çocuğu alıp Doğudaki bir dağa doğru kaçmıs. Mağaralarda
yasayıp bu çocuktan on oğul doğurmus. İste bu oğlanlar büyüyerek çoluk çocuk sahibi ol-
muslar. Bu çocuklarda birer kavime kök salmıslar2. N. Y. Biçurin’in kaydettiğine göre, Asina
kavminin tuğ ve bayraklarında da kurt kafasının altın sıvıyla islenen tasviri varmıs”3.
Asina kavminin evlatları olan usunlar arasında da kurt kültüne tapınmak önemli yer
tutmustur. Çünkü 1907 yılında Kuvanderya (Surhanderya’nın asağısında bir yerde) yakının-
da birkaç tane kurdun kafasına tasviri islenmis altın bilezik bulunmustu4. Bu buluntu Türk
halklarının kurt hakkındaki mitlerin sanat eserlerine geçirildiğini bir kere daha kanıtlar.
Eski Usun kabilesi Orta Asya’da süren etnogenetik süreç sonucunda Özbek halkına
dâhil olmustur. Bize göre, 92 Özbek kabilesinden biri olan Uysunlar eski Türk kabilesi olan
Usunların evlatları olmalı. Zira Uysun 92 Özbek kavminin hemen her listesinde var olup,
eski Usunların evladıdır5. Usun kabilesi etnik eleman olarak Uysunların terkibinde korun-
duğunu kurtla ilgili eski Türk mitlerinin tarihî, tedricî gelisimi örneğinde de görebiliriz.
1928-1930 yıllarında Özbekistan’da bilimsel sefer yapan L. P. Potapov Kıpçak, Nayman,
Kongurat, Uysun, Katağan, Uz, Avaklı, Türk, Barlas, Keltetay gibi Özbek kabilelerinin kurt
hakkındaki inançlarına ait bilgiler toplamıstı. L. P. Potapov’un topladığı bilgilere göre,
Uysun kabilesinden hamile bir kadın doğum yaparken zorluk çekerse onun eline kurt çene-
sini bilezik gibi takarlarmıs. Çocuk yedi yasına geldiğinde onu ölmüs kurdun çenesi arasın-
dan geçiriyorlarmıs6. Çocuğum sağ salim ve herhangi bir zarara uğramadan büyümesini
amaçlayan bu niyet, totem atanın yardımına inanılan eski mitolojik tasavvurların itikada
dönüsmüs seklidir. Demek ki, kurt kafası tasvirinin bulunduğu bilezik de sıradan bir mücev-
her değildir. Bu bilezik totem itikadıyla ilgili merasimlerde kullanılmıs olmalıdır. Usun kabi-
lesinin ustaları tarafından yapılan bu bilezik onu takan kadını kötülüklerden koruyan sihirli
bir vasıta olarak kullanılmıstır. Kurdun çenesi veya ağzının derisinin insanı kötülüklerden
koruyan bir vasıta olarak kullanılması Usunlar döneminde bir gelenek haline gelmis olup,
Uysun kavminin merasimleri vasıtasıyla bize kadar ulasmıstır.
Asine kavmi hakkındaki eski Türk mitleriyle ilgili efsanenin Özbekler arasında koru-
nan bir örneği 1922 yılında Gazi Alim Yunusov tarafından yazılmıstır. Bu konuda ünlü halkbilimci H.Zarifov söyle yazıyor: “Geçmiste yarı göçmen hayat geçiren Özbek kabileleri
(Kırk, Kongurat, Katagan, Kanglı vs.) 92’dir dediklerinde, “Tulum Özbek’in kökü bir diyor-
lar. Bu makalenin manasını açıklayan bir efsane vardır ki, onu G. A. Yunusov 1922 yılında
Özbek Bilim heyeti tarafından dil ve folklor bilgilerini toplamak üzere gerçeklestirilen sefer
sırasında Mirzaçölde yasayan Özbeklerin ağzından derlemistir. Efsaneye göre, 92 çocuk bir
tulum içinde. Onların babası sanki bir kurtmus. 92 kabile bu çocuklardan dağılmıs. Bu efsa-
ne bizi kuskusuz totem dönemine sürükler.” 7
Zira Özbek halkbiliminin büyük ilim adamlarından biri olan H. Zarifov son yüzyılın
20. yıllarından ömrünün sonuna kadar yaptığı bütün bilimsel seferlerde Özbeklerin kurtla
ilgili halk edebiyatı örneklerini bulmaya çalısmıstır. Onun 1958 yılında yaptığı seferine ait
yazılarında 26 Temmuz 1958 tarihinde Semerkant sehrinin yakınında bulunan Amankutan
vadisinde yerlesmis olan Tersek köyünde kurt hakkındaki mitolojik tasavvurları yazdığına
sahit olduk.
28 Temmuz 1958 tarihinde Tersek köyünde yasayan 68 yasındaki Mıhlı Narkuzu oğ-
luyla sohbet eden H. Zarifov’un Özbeklerin kurtla ilgili mitolojik tasavvurlarını kâğıda ge-
çirmesi seferin en önemli neticesi olmustur. Bu bilginin bilimsel önemini dikkate alarak onu
tam olarak almayı gerekli gördük: “Kurt geceden sabaha kadar cin yiyormus. Cin geceleri
çok oluyormus. Kurt ne zaman ağzını açtığında cinler kendiliğinden ağzına giriveriyormus-
lar.” “Börüdeyin börtüp cört”. “Zenginler cüzdanlarına kurdun asığını takmıslar.” “Kurdun
çenesini kadınlar nazar boncuğu olarak takmıslar, buna heykel de denilmistir.” “Kurdu tu-
tukladıklarında kadınlar onun üstünden zıplayarak geçmisler.” “Herhangi bir iste kâr ettik-
lerinde kurt gördün mü? demisler.” “Kurt çile düsmüs.” “Bir kadın doğum yaptığında kadın
çile zamanında kurdu görürse çok seneler çocuk sahibi olamazmıs.” “Kurdun yavrusunu
yakalasalar köy zarar görür, mallar kalmaz.” “Kurt yuvasından ağzını açarak çıkar, “Karıskul”
denilirse ağzını kapatır.” “Karıs karıs! –derse ağzı kapanıyormus.” “Kurt gibi çevik olsun,
kurt gibi nasipli olsun diye Börübay diye ad koyuyormuslar. “Karıskul candar, uluma deni-
lir.” “Kurdun öldüğü yerin toprağından getirip hastaya içirilir.” “Kurdun kemiğini ve etini
paylasırlar, kullanırlar.” “Kurt yavruladı ya bu sene ekin bol olur, derler.”8
Âlimin kaydettiklerinden alınan yukarıdaki bilgiler atalarımızın totem tasavvurlarını
kendinde bulundurduğunu gösterir. Bu bilgiler Özbeklerde kurt kültüyle ilgili çesitli inanç-
lar, örf adetlerin genetik temellerinin totem mitlerine dayandığını kanıtlar. Ezcümle, yuka-
rıda saydığımız “Kurt çille düsmüs” ifadesi halkımızın totem görüsleri temelinde ortaya çık-
mıstır. Doğum yapmıs bir kadının çilesi içinde evin etrafında kurdu görmesi bu kadına kurt
çille düsermis. Bu kadın yedi sene çocuk sahibi olamazmıs, diye bir bos inanç varmıs.
Kusanç nineler bu inancı önlemek için bazı amelleri yapmıslar. Eğer o kadının esi kurdu
tutuklayıp getirirse onun kafasıyla derisini yüzermis. Kadın da bu deriyi sırtına giyer veya
kadının kafası kurdun çenesine sokularak bazı ameller yapılırmıs. Sonra da bu deri iyi niyet-
le evin bir yerinde korunurmus.
Çocuğu olmayan veya olsa bile ölen kadınlar kurdun üstünden atlamıslar. Böyle yapıl-
dığında kurda özgü çok yavrululuk özelliğinin kadına da geçeceği düsünülmüs. Bilindiği
gibi, kurt 6-8 veya en çok 10-13’e kadar yavruluyor. Üstelik eski Türk kabilelerinin büyük
bir kısmının kurdu totem-ata olarak itiraf ettiği için onların folklorunda de bu totemle ilgili
mit ve efsaneler vardır9.
Kurt hakkındaki mit ve efsaneler hamî-ata yardımına tapınmayla ilgili inançlar itikat
olarak halkın örf ve adetleri, merasimlerine sinmistir. Örneğin, Nuratalıların adetlerine gö-
re, insan bir isi yaptığında b isin gerçeklesip gerçeklesmediğini öğrenmek için “Börümü tulki
mi?” (Kurt mu, tilki mi?) diye sorarlar. Adam da eğer isini yerine getirebildiyse “Kurt” ve
eğer bitiremediyse “Tilki” der. Ayrıca, bir adam yola koyulduğunda önünden bir kurt çıksa
ve kurt görürse isinin hayırlı olacağına inanılır. Eğer tilkiyi görürse bunun tersi olacağına
inanılır. Kısacası, kurt görürse yolu açık olur, tilki görse de kapalı olur10.
Geleneğe göre yola çıkan birinin önünü kurt keserse veya o kurdu görürse isinin rast
geleceğine inanılır. Surhandeya vilayetinin Denov ilçesinde “eğer bir soför çok para kazanır-
sa, “Sen, kurt görmüssün” derler.”11
Bu inançlarda totem-ceddin hamiliğine inanma, kurda bir sans olarak bakma geleneği
ifade edilmistir. Yolda kurt görmenin bir hayra delalet etmesiyle iliskin halkın görüsleri eski
Türk folklorundaki totem mitlerinin önemli motiflerinden biri de kurdu kabile baskanı ola-
rak görme geleneğiyle ilgilidir. Kabile serdarını hayırlı yerlere götüren kılavuz kurt hakkın-
daki efsaneler Türk halklarının folklorunda önemli yer tutmustur. Ezcümle, “Oğuzname”
destanında kurdun kılavuzluk yaptığı motifine rastlarız. Oğuz Kağan’ın çadırına günes ısığı
gibi aydınlık girmis ve orada gök yeleli bir kurt peyda olmustu. O, Oğuz Kağan’ı Urum adli
yere doğru ilerlemesine tavsiye etmis ve Oğuz Kağan da adamlarını toplayıp oraya doğru
yola koyulmus. Ordunun önünde ise mavi yeleli kurt kılavuzluk yapıyormus. Kurdun dur-
duğu yeri de Oğuz Kağan’ın kavmi menzil yapmıstır12.
Eski Türk folkloründe kabileye kılavuzluk eden kurt timsali bu totemin hamiliğine
inanma geleneği temelinde ortaya çıkmıstır.
Ünlü âlim Hadi Zerif’in emriyle Özbekler arasında efsanelestirilmis seyler hakkındaki
folklor bilgilerini toplayan Rahmatulla Yusuf’un kaydettiğine göre, bir avcı kurt yakaladı-
ğında bin sumdan fazla kâr etmis. Bunun anlamı da, insanlar rüyalarında korkmamak için
kurdun dislerini, tırnaklarını satın almıslar ve onları nazar boncuğu olarak boyunlarına
takmıslar. Çocuğu ölen kadınlar da kurdun altından geçerek avcıya para ödemisler. Böyle yapılırsa çocukları artık ölmezmis. Hatta çocuğu çok yasayamayan kadınlar bos inanca göre
kurdun yattığı yerde veya onun eski yuvasında uykuya yatıyormus.
Surhanderya vilayetinin Denov ilçesinde yasayan halkın itikadına göre, “eğer insanın
evladı doğup da ölüyorsa, çocuk doğunca onu kurdun ağzından geçirirler. Bunu yapmak için
bir çobana önceden “Bizim için kurdun ağzını getirin” denilir. Çobanlar da kurdun ağzını
hazırlarlar. Sonra da çocuğu kurdun ağzından geçirirler. Böylece çocuğa zarar yetmiyor-
mus.”13 H. Zerif’in kaydettiğine göre, “hayvancılıkla uğrasan Özbek kabileler kurdun derisini
saklamıslar. Hamile karısının zorlanmadan doğum yapabilmesi, çocuğun ve kendinin kötü-
lüklerden korunması için kurdun derisine oturtmuslar.”14
Göründüğü gibi bu bos inançlarda kurdun disinden, tırnağından, derisinden ve ağzın-
dan büyü vasıtası olarak kullanma geleneği ifade edilmistir. Eski adamlar totem hayvanın
vücudunun belli kısımlarında büyünün var olduğunu düsünmüsler. Dolayısıyla yeni doğan
çocuğun öncekiler gibi ölmemesi için totem-ceddin hamiliğine vermek, onu herhangi bir
zarardan kurtarmasını isteyerek çocuğu kurdun ağzından geçirmisler. Surhanderya vilayeti-
nin Maçay köyünde doğan B. Umurkulov’un dediklerine göre, böyle çocukları “kurdun ağ-
zında kalanlar” diye tarif etmisler ve onlara Börü ve Börübay diye isim vermisler. Bazı yer-
lerde yaslı kadınlar yeni doğan çocuğun bir kurt gibi çevik ve sağlam olması için onu kurdun
ağzının derisinden geçirmisler15.
Kısacası, kurdun disinden, tırnağından, burnundan, kulağından, derisinden, tüylerin-
den, asığından, çenesinden, yelesinden, kuyruğundan büyü vasıtası olarak yararlanmak
Merkezî Asya’da yasayan Türk ve Moğol halkları arasında genis çapta yayılmıs olup16, mera-
simlerde önemli yer tutan bu inançların kökleri eski tas döneminde yasayan Türklerin totem
mitlerine dayanmaktadır.
KAYNAKLAR
Abramzon, S. M., “Folklornoye Motivi v Kirgizskix Prеdaniyax Gеnеologichеskogo Sikla,
Folklor i Etnografiya”, Svyazi Folklora s Drеvnimi Prеdstavlеniyami i Obryadami,
Leningrad 1977.
Biçurin, N. Ya., Sobraniya Svеdеniy O Narodax, Obitavshix V Srеdnеy Azii V Drеvniе
Vrеmеna. Tom 1, Moskva 1950.
Gumilеv, L. N., “Tri İschеznuvhix Naroda”, Strani İ Narodi Vostoka, Vip. 2, Moskva 1961.
Ilimbеtov, F. F., “Kult Volka U Bashkir (K Etimologizatsii Etnonima «Baskurt»)”,
Arxеologiya i Etnografiya Baskiriya, Tom II, Ufa 1971.
Ivanov, V. V., “Rеkonstruktsiya İndoеvropеyskix Slov i Tеkstov, Otrajayuhsix Kult Volka”,
Izvеstiya AN, Sеriya Lit. i Yazika, 1975.
Jo‘raеv, M., “Bo‘Ri Haqidagi Qadimgi Turkiy Miflar va O‘Zbеk Folklori”, Adabiyot Gulshani,
Toshkеnt, 1999.
Kisеlеv, S. V., Drеvnaya istoriya Yujnoy Sibiri, Moskva 1951.
Kubarеv, V. D. – Çеrеmisin, D. V., Volk v İskusstvе i Vеrovaniyax Kochеvnikov Sеntralnoy
Azii, Traditsionniе Vеrovaniya i Bit Narodov Sibiri, Novosibirsk 1987.
Lipеts, R. S., “Litso Volka Blagoslovеnno, Stadialniе İzmеnеniya Obraza Volka v Tyurko-
Mongolskom Eposе i Gеnеalogichеskix Skazaniyax”, Etnografiya, Moskva 1981.
-----, “Alpomish Dostonida Mifologik Obrazlar”, «Alpomish», O‘zbеk Xalq Qahramonlik
Eposi, Toshkеnt 1999.
O‘Zr FA Alishеr Navoiy Nomidagi Til va Adabiyot İnstituti Folklor Arxivi. Inv. № 1713;
1967’de Rahmatulla Yusuf Oğlu’nun yazdığı.
O‘zR FA Alishеr Navoiy nomidagi Til va adabiyot instituti Folklor arxivi. Inv. № 1315–2;
1958’de M. Alaviya’nın yazdığı.
O‘Zr FA Alishеr Navoiy Nomidagi Til Va Adabiyot İnstituti Folklor Arxivi. Inv. № 1315-2.
Potapov, L. P., “Volk V Starinnix Narodnix Povеryax İ Primеtax Uzbеkov”, Kratkiе Soobhе-
niya Instituta Etnografii, Vip. 30. Moskva 1958.
Sеrbak, A. M., Oguz-namе, Muxabbat-namе, Moskva-Leningrad 1959.
Tadikova, N. N. - Kudaçina A.K., “K Voprosu Ob Obrazе Volka v Tyurkoyazichnix Lеgеndax
i Skazaniyax, a Takjе v Altayskom Folklorе”, Altay i Tyurko-Mongolskiy Mir,
Gorno-Altaysk, 1995.
-----, Materialien zur Kultergeschichte der Uzbeken aus den Jahren 1928–1930, Wiesbaden
1995.
Zarifov, H., “1958 Yilgi Folklor Ekspеditsiyasi Kundaligi”, O‘zr FA Alishеr Navoiy Nomidagi
Til va Adabiyot İnstituti Folklor Arxivi. Inv. №HZ–5.
Zarifov, H., “Folklor Va Arxеologiya Matеriallarini Qiyosiy O‘Rganish Masalasiga Doir”,
O‘Zbеk Tili va Adabiyoti, Toshkеnt, 1958.
Mamatqul JURAEV*
Barno NURMURADOVA**
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder