Bu Blogda Ara

6 Ocak 2021 Çarşamba

BAŞKURTLAR VE BAŞKURTÇA

 






BAŞKURTLAR VE BAŞKURTÇA

Başkurtlar

 ‘Başkurt’ adına (etnonimi) tarih kaynaklarında ilk olarak IX. yüzyılın ortalarında, Pers yazarların eserlerinde rastlanır. Bu devirde özellikle Sellem et-Tercümân adında otuz dil bilen biri nin Kuzey Prikaspiy (Hazar) dolaylarına yaptığı seyahat bilinmekteydi. Sallam’ın eserleri başka bir Bağdatlı yazarın İbn Huzdâzbih’in çalışmalarındamuhafaza edilmiştir. İbn Huzdâzbih’in eserine göre, Sellem şehre 27 gün uzaklıktaki Volga ağzında Başkurtları bulmaktaydı. Bu eserde doğuda veya batıda; yer adı belirtilmemiştir. Sellem, Başkurtlarla karşılaşmıştır. Buna bağlı olarak araştırmacıların farklı görüşleri vardır. Bir grup yazar, onun, Başkurtları Priaralskih steplerinde, diğerleriise Hazar Denizi’nin kuzeyinde, Ural dolaylarında (Priuralye) gördüğüdüşüncesindedir.


X. yüzyılın önemli tarihçilerinden el-Mes‘ûdî, Başkurtların IX. yüzyılın sonlarında Aral Denizi civarında Burcan ve Naukerdlerle beraber Oğuzlara (Guzı), Karluk ve Kimeklere karşı yapılan savaşa katıldıklarını yazar. Aynı devrin bir başka yazarı el-Belhi, Başkurtların ülkenin kuzeyinin ormanlık, dağlık kesiminde yaşayan bir halk olduğunu ifade eder. ‘Başdgerd’ler iki boya ayrılır. Boylardan biri Gürcistan sınırında yani Bolgar yakınlarında yaşar. Ormanlarında çok iyi korunduklarını, kimsenin onları ele geçiremeyeceğini ve 2000 kişiden oluştuklarını söylerler. Bolgarlara bağlıdırlar.’ diye yazmaktadır. Başkurtlar hakkındaki Ortaçağ’ın bütün yazılı kaynaklarından en güvenilir olanı İbn Fadlan seyahatnamesidir


X. yüzyılın başında Volga Bolgarlarının ülkesinde Müslümanlığı yayması için Arap halifesi Muktedir’den yardım ricasında bulunur. Muktedir 921 yılında Bulgarlara elçilerini gönderir. Elçilik kafilesinde bütün seyahati, yol izlenimlerini, görüşmeleri günlüklerinde anlatan sekreteri İbnFadlan da bulunmaktaydı. Bağdat’tan çıkan kervan Buhara’ya geldi, ardından stepleri aşarak Orta Asya’ya daha sonra Ural (Yai)  nehrine vardı. Kervan seyahat esnasında Başkurtların topraklarından da geçti. İbni Fadlan Başkurtların yaşayışları, inançları ve töreleriyle ilgili ilginç tespit ve tanımlamalarda bulunur.


XII. yüzyılın kaynağı İdrisi Kama nehri kıyılarında ve Ural dağları yamaçlarında yaşayan Başkurtlardan söz eder. XIII - XIV. yüzyılın ünlü tarihçisi Reşidüddin onları Türk dilleri konuşan büyük milletlerden sayar. Batı Avrupalı araştırmacılar Başkurtları Madyarlar’la aynı sayar. Doğulu yazarlardan sadece İbni Rüşd, Başkurtlar için ‘Çadırlarda yaşar, (hayvanları için) ot ve mera arayarak göç edip dururlar.’ kaydını düşer. Onun tasvirlerine göre ‘Başkurtlar (Madyarlar)’ Peçenekler’le Bolgar essegallerin toprakları arasında yaşarlar’ yani Batı Priural’da.

 Bu notlardan, Başkurtların Güney Ural’ı yurt edindiklerini ve Türk dili konuşan bir halk olduğunu anlıyoruz.

Başkurtların Etnogenez Sorunları 

Başkurtların etnogeneziyle ilgili birkaç görüş bulunmaktadır: Türk, Ugor, Başkurtların uyruğuyla alakalı ara teori. Başkurtların bir Türk halkı olduğuna ilişkin ilk bilgiler Kaşgarlı Mahmut’un ‘Divânü Lugât'it-Türk’ sözlüğünde yer alır. Kaşgarlı, sözlüğünde Başkurtları, Kıpçak, Oğuz, Kırgız gibi dilleri birbirine yakın yirmi ‘belli başlı Türk halkları’ndan bir olarak sayar. 

P. İ. Rıçkov, T. Müller, İ. G. Georgi, M. V. Florinskiy vd. Başkurtların Türk soylu olduğundüşünen Rusyalı araştırmacılardan birkaçıdır. M. F. Florinskiy, Başkurtların Türk dilli olduklarını belirtir.


 Başkurtların Türk soylu olduğuna dair teori S. İ. Rudenko tarafından da destek görmüştür. ‘Komple metodu’nu kullanarak etnogez sorununun çözümüne yaklaşan ilk Rudenko oldu. Bu metot, farklı bilimlerden; etnografya, antropoloji, arkeoloji, tarih ve dil biliminden verileri aynı anda bir araya getirmeye dayanır. Rudenko bu yaklaşımdan hareketle Başkurtların etnogeneziyle ilgili şöyle bir tablo çizer: Başkurtların toprakları MÖ ikinci yüzyılda Avropoidkavimler tarafından iskânedilmişti. MÖ bininci yılın başında, VIII yy.dan erken bu kabileler Başkurtlarınfenotiplerinin en önemli unsurunu teşkil ediyorlardı. Bu kabilelerinMongoloid hatları, yerel Avropoid kavimlerle karışması sonucu belirsizleşti. C. İ. Rudenko Başkurt halkının çoğunun kadim Başkurt dilini kullandığını tahmin etmektedir. Rudenko, kuzeybatı Başkurdistan topraklarındaki eski Başkurtları etnik olarak Tissagetlerle (Herodot’a göre), güney ve doğu topraklarındaki Başkurtların ise Sarmatlar ve Iyrcaelere bağlanabileceğini düşünmektedir. Ona göre Başkurtlar M. S. ilk yüzyıllardan itibaren, ‘steplerde avcılıkla geçinen, dağ ve ormanlık alanlarda avcılık, arıcılık yapan, önemli ölçüde tarımsal faaliyetlerde bulunanbir halktı’. Rudenko’ya göre; Başkurtların temel etnik çizgileri yani fiziki görünümleri, dilleri, ekonomik faaliyetleri ve buna bağlı maddi kültürleri M. S. ilk yüzyıllara doğru şekillenmiştir. Özellikle Büyük Kavimler Göçünden başlayarak devam eden devirlerdeki tarihsel gelişmelerinBaşkurtların fiziki görünümlerine, hayatlarına ve dillerine yansımaması mümkün değildir. Bununla birlikte ne kuzey Fin-Ugorlar kavimlerle olan temaslar, ne Hunların, ardından Moğol-Tatarların, Kazak kavimlerinin Başkurt topraklarına girmelerine Kalmıklarla ilişkiler ve ne de Kazan Tatarları ve Mişerlar gibi batıdan gelen halklar Başkurtların fiziki görünümlerini, dillerini ve hayatlarını kökten değiştirememiştir.

Başkurtların Türk kökenli olduğuna ilişkin teori R. G. Kuzeev’in çalışmalarında ele alınmıştır. Başkurt - Macar akrabalığı yani Başkurtların Ugor soyundan geldiği teorisinin kurucuları Ural - Povolja (Volga boyu)bölgesine gelen ve Ortaçağ Başkurtları ve dilleriyle ilgili ilgi çeken notlar bırakanMacar keşişleridir. Keşişlerden özellikle Yulian ‘onların (Başkurtlar)kendisini dikkatlice dinlediklerini zira dillerinin mükemmel bir Macarca olduğunu, Başkurtların kendisini kendisinin onları anladığını’ yazar. 1253 yılında Altın Orda’yı ziyaret eden Katolik misyoner V. Rubrik ‘Paskatirlerle (Başkurtlar y.n.) Macarların dili aynıdır’ tespitinde bulunur.

Başkurtların Ugor soyundan geldiği teorisini ortaya atan araştırmacı İsveçli esir subay Filip İogann Stralenberg’ti. (1676-1747) O Başkurtları Ostyak olarak kabul ediyordu çünkü komşuları Başkurtları sarı İştyaklar (Ostyaklar) diye adlandırıyordu.

V. N. Tatişev ve N. M. Karamzin, Başkurtların Fin-Ugor kökünden geldiği düşüncesinde olan Rus araştırmacılarındandır. Özellikle V. N. Tatişev, Başkurtların Ptolemey’de ‘Paskatirler’ olarak zikredildiğini, ‘büyük bir halk olduğu’nu, eski Fin dilli Sarmatların ‘Susçie Sarmatlar’ ardıllarıolduğunu belirtir. Başkurtların diline gelince V. N. Tatişev şunları yazar: ‘Muhammet’in kanunlarını Tatarlarla beraber kabul ettiler ve onların dillerini kullanmaya başladılar ve artık Tatar sayılıyorlar. Ancak dilde Tatarlardan çok ayrılırlar, her Tatar onları anlayamaz’. N. M. Karamzin’e gelince onun Rusya Devletinin Tarihi’nin birinci cildinde ‘Slavlar ve Rusya Devletini Oluşturan Diğer Milletler Hakkında’ başlığı altında Başkurtların Ural ile Volga arasında yaşadıkları kaydedilmiştir, dillerinin önce Macarca ancak daha sonra Türk dili olduğu, ‘dillerini Tatarlarla uzun süre beraber yaşadıkları için unuttuklarını’ yazar. Başkurtlarla Madjarların akrabalıkları hakkında D. A. Hvolson, İ. N. Berezin, V. İ. Filonenko vd. araştırmacıların da çalışmaları vardır.

 Başkurt bilim adamı M. İ. Umetbayev’in de aynı şekilde Başkurtların Ugor kökenli olduğugörüşündedir. Umetbayev, Başkurtların Güney Ural’ın yerli halkı olduğunu, etnik aidiyet bakımından ise Ugor olduklarını ifade eder. N. P. Şastina, Sovyet döneminde Başkurtların Ugor kökenli olduğunu ileri sürmüştü. O, ‘Baskartsözünden Başkurt anlaşılmalıdır... Ural dolaylarındaki Ortaçağ Başkurtlarıyla Macarlar arasında akrabalık vardır. Şastina’ya göre göçebe halkların baskıları sonucunda Başkurtların bir kısmı batıya göç etmiş, Macaristan’a yerleşmiş, geri kalanlarise Türklerle ve Moğollarla karışmış ve dillerini kaybetmişlerdir. Böylece ‘Başkurt’ adı verilen yepyeni bir etnik gruportaya çıkmıştır’ diye yazar. Başkurtların etnogenezinde Türklerle beraber Ugorların da bulunduğunu savunan kuramlar da vardır.

Sonuç olarak Başkurtların oluşumuna birçok etnokültüre ait bileşenin bulunduğudur. Güney Urallar coğrafyasının eşsizliğinin en önemli nedeni, yüzyıllar boyunca insanlara türlü durumlarda hayatta kalma imkânısağlamasıdır. Başkurt yurdunun step, dağ eteği ve ormanların, iki doğal coğrafyanın birleştiği yer, doğal afetler dahil hayatı idame hususunda önemli avantajlar sağlar. Nitekim insan topluluklarının en erken çağlardan itibaren orman ve step sınırlarında doğa koşullarına yüksek derecede uyum sağladıkları görülmektedir

Başkurt halkının beşiği olarak Güney Urallar havzasında hangi çağda olursa olsun maddi kültür, iklim ve politik şartlar değişse bile, buradaki etnik nüve korunmuştur Kültürü bütün geçmiş çağların izlerini taşıyan çağdaş Başkurt halkının oluşması bu geleneğin gelişiminin sonucudur.

Başkurt Boyları 

Başkurtları aşağıda sıralanan şu etnografik grup oluşturur: 

1. Güneydoğu Başkurtları 

Yurtmatlar, Buryazan, Usergan, Tangaur, Kıpçak, Tamyan boyları bu gruba girer.

 Türk ve eski Madyarlar temelinde şekillenen Yurmatlar etnoniminin kadim Macar etnonimi Djarmat (Дъярмат) ile aynı olduğu düşünülmektedir. Yurtmat Başkurtları günümüzde Sterlitamak, Sterlibaş, Fedorovskiy, İşimbay’da ve Meleuz şehrinin bazı yerleşim bölgelerinde yaşmaktadır.

Usergan, Tangaur, Tamyan, Buryazaneski Başkurt etnosunun özünü oluşturur. Türk kökenli olduğu varsayılan bu boyların bileşiminde İran, Ugor, Moğol etnik grupların yer aldığı düşünülmektedir. Usergan Başkurtları Zilairskiy, Haybullinskiy bölgelerinde ve Orenburg eyaletinin bazı köylerinde; Tangaurlar, Haybullinskiy, Zilairskiy, Abzelilovskiy bölgelerinde; Burzyan Başkurtları, Başkurdistan’ın Burzyan, Baymak, Kugarçin, Kugarçin’in bazı köylerinde, Meleuzovskiy bölgesinde, Orenburg, Kuybışev eyaletlerinde; Tamyan Başkurtları, Abzelilovskiy, Beloretskiy ve Meleuzovskiy’in bazı köylerinde; Kıpçak boyları ise genelde Başkurdistan’nın güneyinde Kumertauskiy, Kugarçinskiy, Ziançurinskiy; Baymak, Abzelilovskiy, Burzyan, Beloretskiy, İşimbayskiy, Alşeevskiy, İlişevskiy bölgelerinin bazı köylerinde yaşarlar Kıpçaklar Başkurdistan’dan başka Orenburg, Saratov, Samara eyaletlerinde de yaşamaktadır.

 2. Kuzeybatı Başkurtları 

Bu grupta Başkurtların üç büyük akraba boylar; Aylinler, Kataylar, Tabınlar yer alır.

Ay, Murzalar, Duvan, Koşso, Kudey, Sızgı, Upey boyları Aylin Başkurtlarını; Katay, Salyut, Sınryan, Bikatin, Kalmak boyları Katayları; Tabın, Badrak, Kumruk boyları da Tabın birliğini oluşturur


Kuzeydoğu Başkurtları köken olarak Fin-Ugorlarla; Kataylar, Tabınlar ayrıca Moğollarla karışmışlardır. Çağdaş Kataylar, Beloretskiy, Belokatayskiy, Şaranskiy bölgelerindeve Çelyabinsk, Kurgan eyaletlerinde; Aylin Başkurtları, genelde Ay nehri boyunca yani Salavatskiy, Kiginskiy, Meçetlinskiy, Duvanskiy bölgelerinde, ayrıca Çelyabinsk eyaletinde yaşarlar.

 Tabın Başkurtları, Doğu Tabınları (Uçalinskiy, Abzelilovskiy bölgeleri ve Çelyabinsk eyaletive Batı Tabınları (Başkurdistan’ın Gafuri, Karmaskali, Aurgazi, Arhangelski bölgeleri) olmak üzere ikiye ayrılır.

3. Güneybatı Başkurtları 

Güneybatı Başkurtları Dem ve Güney adıyla iki alt gruba ayrılır. Dem alt grubun temeliniKıpçak kökenli Min boyu oluşturur. Günümüz Minlileri Başkurdistan’ın Ufa, Çişme, Davlekanova, Miyaki, Bişbulyak bölgelerinde yaşarlar.

Güney alt grubu çok karışıktır. Minlerden başka bu alt gruba diğer akraba boylar girer. Güney alt grup Samara, Saratov, Orenburg eyaletlerinde yaşar.


4. Kuzeybatı Başkurtları 

İsk, Niinebelskiy ve Kuzey alt gruplarına ayrılır. İsk grubuna Bulyar, Baylar, Yurmi, İrekte; Ninebelskiy grubuna, Eney, Gere, Kirgiz, Ölan, Eldyak, Kanlı, Duvaney, Karişin, Taz, Uvanış; Kuzey grubuna ise Uran, Gayna veya Tarhan, Balıksı, Un, Tanıpdahildir. 

İsk Başkurtları İka nehri kaynağından ağzına doğru, nehrin sol yakası boyunca Stepnoy Zay nehrinin yukarısında, Şeşm vd. bölgelerde; Nijnebelskiy Başkurtları Agidel nehrinin vadisi ve nehrin her iki kıyısında; Kuzey Başkurtları ise Tulva, Sılva, Bisert nehirleri ve Çusova nehrinin yukarılarına değin uzanan bölgelerde yaşamaktadırlar

Kuzeybatı Başkurtların oluşumunda Bulgar-Ugor, eski Başkurt halkını asimile edenKıpçaklar başrolü oynadılar. Tatarların Povoljya’dan (Volga boyu) son göçleri kuzeybatı Başkurtların dillerinin değişmesine sebep oldu. Baylar Başkurtlarının bugünkü kuşakları, Bulyar, Yurmiler, Eney, İrektelerin bir kısmı günümüzde asimile olmuş ve Tataristan’ın Aktanış, Menzelin, Argız, Muslimovskiy, Tukaev, Bavlinskiy bölgelerinde meskûndurlar.

Kuzey Başkurtlar; Uran, Gayna, Tanıp, Balıksı, Unlar Başkursitan’ınKaraidel, Askin, Tatışlı, Birsk, Mişkinskiy, Burayevskiy, Yanaul, Krasnokamskiy, Kaltasinskiy, Baltaçevskiy’de, Perm eyaletinin bazı bölgelerinde yaşarlar.

 Nijnebelskiy Başkurtlarıise Başkurdistan’da Kuşnarenko, Buzdyak, Dyurtoli, İliş, Şaranskiy, Çekmaguşevskiy, Tuymazı, Bakalinskiy’de toplu hâlde yaşamaktadırlar.

Yapının karmaşıklığı, çokbileşenlilik Başkurtların diline, kültürüne hatta fenotipine bugün de yansımaktadır

Geçmişte her boy ve kabilenin kendi sembolleri bulunuyordu, bu semboller Başkurtların etnogenezi ve etnik tarihlerinin karmaşıklığını ifade etmektedir. Aşağıda Başkurtların en büyük etnik gruplarının sembolleri gösterilmiştir:


  

Başkurt Etnonimi 

Başkurt, Başkurt milletinin öz adıdır. Rusça aracılığıyla diğer halklar ‘Başkir’ biçimini kullanır. Kazaklar, Başkurtları истэк (istek), Иштек (iştek) şeklinde adlandırır. Başkort (башкорт) adının kökeniyle ilgili en az otuz versiyon bulunmaktadır. En yaygın etimolojiler aşağıda sıralanmıştır: 


1. ‘Başkort (башкорт)’ Türkoloji’de ‘баш (baş, önde gelen, öncü)’ ve Oğuz Türkçesinde ise корт (kurt) kelimelerinden oluşur ve Başkurtların kadim inançlarıyla ilgilidir. Zira Başkurtların kurtarıcı kurt, kılavuz kurt, ata kurt efsaneleri dikkate alındığında kurt’un Başkurtların totemlerinden biri olduğu muhakkaktır. Başkurtların tedavi yöntemleri de buna delalet eder. Örneğin, tüberküloz tedavisinde Başkurtlar kurt ödüiçerler. Hasta çocukların daha hızlı iyileşmesi için, sağlıklı çocukların da hasta olmamaları için kurutulmuş kurt derisine sararlar.


2. Bir başka sürüme göre ‘Başkort (башкорт)’ adının etimolojisi, yine ‘баш/baş (baş, başta gelen)’ ve корт/kurt (arı) kelimelerinden oluşur. Bu tezin sahipleri bilim insanları Başkurtların tarihi ve etnografyasından veriler ortaya koyarlar. Yazılı kaynaklar, Başkurtların eskiden beri kovancılık daha sonra arıcılıkla uğraştığını gösterir. O yüzden arının bir zamanlar Başkurtların totemi zamanla da adları olabilir.


3. Üçüncü sürüme göre Başkort (башкорт) adı ‘баш/baş (baş, başta gelen)’, кор/kur (çevre, kök, kabile, insane topluluğu) ve çoğul eki ‘-t’den ‘Öncü Kabile’ oluşur.


  4. Başkort (Башкорт (kurt başı) Altınordu’dan bir boyun tamgası olabilir. Zira Altınordu hanları, boylarının birbirlerinden ayırtedilmesi için onlara tamga, işaret verirlerdi. İhtimal Başkurtlar bu işareti aldı. Fakat Başkort ‘Башкорт’ sözü Altınordu’nun kurulmasından çok önce de vardı.


5. Başkurt antroponimiyle bağlı olan башкорт/ Başkurt etnonimi Kuman hanı Başkord, Hazarların ileri gelenlerinden Başkird, Mısır Memlükü Başgird vs. tarihi diğer yazılı kaynaklarda saptanmıştır. Başkurt adına bugün de Özbek, Türkmen ve diğer Türk halklarında rastlanmaktadır. Bu nedenle ‘Başkort’ (башкорт), Başkurt boylarını bir araya getiren bir hanın, savaşçının adı olabilir.


 Başkurt Dili

 Başkurt dili, Başkortostan/Başkurdistan’ın devlet dillerinden biridir. Başkurt dili, Türk dillerinin Kıpçak kolunda yer alır. Başkurtça en çok Tatarca, Kazakça ve Nogaycaya yakındır. Başkurt dilinde Moğolca, Mançu - Tunguz, Fin-Ugur ve İran dilleriyle de etkileşimin izleri tespit edilmiştir. Arapça kopyalar da yoğundur. Son yüzyıllardaRusizm Başkurtçanın söz varlığını derinden etkilemiştir. Başkurt dilini konuşanların sayısı 2002 yılı verilerine göre yaklaşık 1. 057. 000’dir. Başkurt dili, Başkurdistan/Başkortostan Cumhuriyeti’nde, Perm bölgesinin bazı bölgelerinde, Çelyabinsk, Orenburg, Sverdlov, Kurgan, Samara, Saratov, Tyumen’de ve Tataristan, Udmurtiya Cumhuriyetlerinde konuşulur. 

Başkurtçanın tarihinde Altay, Ortak Türkçe, Kıpçakça ve Başkurtçaolmak üzere dört ana dönemden söz edilebilir.

Altay ailesinin MÖ IV - III. yüzyıllarındaki dağılışından sonra Türk dillerinin gelişmesi tarihinde Ortak Türkçe devri başlar. Bu devirde temel söz dağarcığı, temel fonetik özellikler, bütün Türk dilleri ve Başkurtça için ortak olan özelliklerden oluşur.

 MÖ I. yüzyılın sonundan M. S. I. yüzyılın başına kadar Hunların parçalanışıyla beraber Ana Türk dili de Batı ve Doğu kollarına ayrılır. Bulgar alt grubunun Ana Türkçeden (proto-Türkçe) ayrılması bu devre rastlar. M. S. IV. - V. yy.dan Oğuz, Karluk ve Kıpçak topluluklarının ayrılmasıyla fonetik, leksikolojik farklılıkların yanı sıra Kıpçak Türk dillerini birbirine bağlayan diğer özellikleroluşmaya başlamıştır

Moğol öncesi devir boyunca Proto-Kıpçak birliğinde doğu ve batı kolları Altın Orda devrinde ise münferit Kıpçak dilleri görülmeye, Başkurtça da bu dönemde oluşmaya başlamıştır

Başkurtçada Oğuz, Bulgarve SibiryaTürk dillerine has özellikler de bulunmaktadırv Başkurt dilinin Oğuz soyundan geldiği varsayımıyla ilgili A. V. Dıbo: ‘Başkurt dili, Moğol öncesi devirde temelinde büyük ihtimalle Oğuz grubunda idivi, Altınordu ve döneminde ve daha geç dönemlerde Kıpçaklaşmaya çok maruz kaldı…’ İkinci olarak Bulgarca - Çuvaşça - Macarca ortak etnonimlerin, Volga - Ural bölgesinde ortak toponimlerin yaygınlığı, Başkurt dilinde cins isimler leksikolojisi, rotasizmli geniş söz varlığı, Başkurt soyunun (etnosunun)şekillenmesinde Bulgar unsurlarınınkomponent) da önemli olduğu görüşünün de ortaya çıkmasına yol açmıştır.

Başkurt dilindeki spesifik ‘Һ’ sesinin ortaya çıkması İrani bir dilin alt katman etkisiyle (substrat, İng. ‘stratum’) ilgilidir.viii N. H. Maksutova’nın tezi, sakinlerinin büyük ihtimal Fin-Ugor etkisinde kaldığı Kuzeybatı lehçesinde ‘Һ’ sesinin bulunmadığını da ortaya çıkarıyor.

Komşu dillerden münferit leksikolojik alıntıların Başkurt dilinin yapısına özel bir etkide bulunamadığını belirtmek gerekir. Başkurt dili, yabancı dilden en büyük etkiyi Başkurtların İslamiyeti kabul etmelerinden sonra yaşadı. Arapçadan - Farsçadan kitle halinde kelime alımı sadece leksikolojiyi değil Başkurt dilinin ses (fonetik) yapısını da değiştirdi. Bilhassa ‘ф, х,’ ünsüzleri ortaya çıktı, Başkurt leksikolojisiyle beraber /һ/, /ғ/ve/’ҡ/sesleri işlek hale geldi. XX. yüzyılda, Rus ve uluslararası sözvarlığı akınının yanı sıra Başkurtça-Rusça iki dilliliğinin artması, Başkurt dilinin fonetik sisteminde yeni değişikliklere sebep oldu. Kendine özgü yeni söz alımına uygun bir fonetik altsistem oluştu.


 Kaynaklar

 Biner, İ. (2014). Başkurt Dili Grameri. İstanbul: İÜ Avrasya Enstitüsü Yayınları. Çeçenov, A. (2002). Grammatika Tyurkskih Yazıkov. Musayev, K. M., Çeçenov, A. A. (2002). Sravnitel’no-istoriçeskaya grammatika tyurkskih yazıkov. Moskva. Dıbo, A., Hisamitdinova, F. (2009). Grammatika Başkirskogo Yazıka. Galyautdinov, İ. (2000). G., Tyurkskaya Filologiya. Hisamitdinova, F. G, (2011). Başkirskiy Yazık. Moskva. İşbirdin, E. F. (1986). İstoriceski Razvitije Leksiki Başkirkogo Yazyka. - М. Kaşgarlı Mahmut. (2010). Divanü Lugâti’t-Türk. s. 22. Kuzeyev, R. G. (1974). Prishazdenije Başkirskogo Naroda. -М. Maksutova, N. H. (1976). Vostochnij Dialekt Başkirskogo Yazyka - М. Mirjanova, S. F. (1991). Başkirsko-Ruskiy Slovar’. Musayev, K. M. (2002). Grammatika Karaimskovo Yazyka. Şekur, R. (2002). Başkort Dialektarı. Tenişev, E. R, (1979). Grammatika Tyurkskih Yazıkov. Vtorıy Vsemirnıy Kurultay (2002). s. 47 – 50. Timurtaş, F. Kadri (1977). Eski Türkiye Türkçesi. İstanbul: İÜ Edebiyat Fakültesi Yayınları. Yavuz, Serdar. (2011). ‘Türkiye Türkçesi Ağızlarında Bağlaçlar’. Diyalektolog, S. 3 s. 59-107. Yoldaşev, A. A. (2010). Grammatika Sovremennogo Başkirskogo Literaturnova Yazıka. Yanguzin, R., Hisamitdinova, Korennie F. G. (2007). Norodi Rossii Bashkiri. s. 248.


 Bu makale İsmet Biner, Başkurt Dili Grameri, İÜ Avrasya Enstitüsü Yayınları: 6, İstanbul 2014, s. 17-39’dan yararlanılarak hazırlanmıştır.

 Vtoroy Vsemirnıy, 2002 s. 47 - 50. iii Dıbo, Hisamitdinova, 2009 s. 313 - 331. iv Dıbo, 2006, s. 816. v Yanguzin, Hisamitdinova 2007, s. 248. vi Dıbo, 2006, s. 816. vii Kuzeyev, 1974, s.413 - 424; Hisamitdinova, 1989, s. 80 - 87. viii Maksutova, 1976, s. 186. ix Rus. орфоэпия, konuşma bilimi, ölçünlü sözbilim x Kaşgarlı Mahmut, 2010, s. 22. xi Çeçenov, 2001, s. 257. xii Maksutova, 1976, s. 12. xiii Mirjanova, 1991, s. 5. xiv Bayazitova, 1982, S.3-9. xv Sadıkova, 1979. S.73- 104. xvi Mirjanova, 1979, S. 4. xvii Şekur, 2002, 218 - 222 s. xviii Ve Türkçe kökenli аң xix Urtegeşev, 210, 214-217. xx Mirjanova, 1991, S.5; Yoldaşev, 2010, S. 124. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...