GÖK TANRI
Bilge Kağan yazıtı "Ben, Türklerin gökte doğmuş Tanrısal Bilge Kağanı,
tahtıma oturdum" diye başlar. Bu söyleyiş bir inancı yansıtır. Çağların içinde
süzülüp gelecek bir inancın öz toplumunca yazıya dökülmüş ilk tümceleri
bunlar. Birçok inancı içinde yorumlayacaktır.
Bozkır Türk topluluğunun gerçek dini Gök tanrı inancı sayılır. Bu inançta
Gök tanrı tek yaratıcıdır. Tengri (gök) en yüksek varlıktır. İnanç düzeninin
direğidir. Yaratıcıdır, tam güç sahibidir. Ona kurbanlar sunulur. Çok kez
Gök tanrı diye anılır. Eliade'ye göre Orta ve Kuzey Asya topluluklarına özgü,
özgün inanç anlayışı. Giraud için doğrudan "bütün Türklerin ana tapınımı"
durumunda
Gök tanrı, genellikle kişilerin yaşamına aracısız karışır. Buyurduğu
istemlerine uymayanı cezalandırır. Gök'ün istemine karşı gelinmez. And
içme, şükür Göktanrı'ya yapılır.
Asya Hunlarının hanı Maotun İ.Ö. 176 yılında Çin imparatoruna yolladığı bir
mektupta utkularını Gök tanrı'nın yardımıyla kazandığını bildiriyor. 4. yüzyıl başlarında Hun devletini kuran Liu Yüan, genç yeğeninin yiğitliğini överken
Gök tanrı, bu kişiyi Hunluları düşünerek dünyaya getirdi" diyor.
Asya'da tarih sahnesinde görülen halklarda Gök tanrı inancının izleri
görülüyor. Hunlar, Tabgaçlar, Göktürkler, Uygurlar Gök tanrı'ya kurbanlar
sunuyorlar
Eski Türk yazıtlarında Tanrı kimileyin, "Türk Tengrisi" biçiminde ulusal bir
Tanrı olarak anlatılır. Göktürkler onun isteği ile Çinden ayrılıp ulusal bir
devlet (680-682) kurmuşlardır. Türklere hakanı o vermiştir. Ancak topluluk
hakanı bıraktığı için, "Tanrı" onları yıkıma sürüklemiştir. Tanrı Türk halkının
bağımsızlığı ile ilgilenen bir "ulu varlık"tır. Tonyukuk'a başarı için gerekli
bilgiyi o bağışlamıştır. Göktürk hanlığının kurucuları, Bumin ile İstemi'yi
Türk töresini yürütmeleri için o tahta çıkarmıştır. "Türk ulusu yok olmasın...
özgür ve bağımsız olsun" diye İlteriş hakan ile hanımı İl-Bilge Hatun'u o
yüceltmiştir. Savaşlarda onun istemi ile utku kazanılır. Kısmet ve kutu o
verir. Yaraşmayan kimselerden geri alır. Şafak söktürür, bitkiyi canlandırır.
Ölüm de onun istemine bağlıdır.
Kişi, Gök tanrı'ya diz çökerek yalvarır. Tanrı'dan kut ister. Bu istek
onaylanırsa, atlar çoğalır, kişinin yaşamı uzun olur. Kuzgunun niyazı bile
Tanrıya ulaşır. Doğru ve yalancı kişiyi Tanrı bilir.
Orhun yazıtlarında "Yukarda mavi gök, aşağıda kara yer yaratıldığında
ikisinin arasında insan oğlu yaratılmış." deniyor. Burda Tanrı düşüncesi, salt
maddi gökyüzü değil; ulu bir varlık. Tanrı bengü, Tanrı, her şeye egemen,
her yerde o var.
İlk ulusal Türk inancı sayılan Gök tanrı inancının özü budur. Ama Şamanlık
eski Türk inancına damgasını vurur. Daha doğrusu adını verir. Türklerde
inanç dağdan yuvarlanan bir kartopunu andırır. Bu kar parçası vadiye
yaklaştığında kocaman bir çığ olmuştur. Gerçekte tüm dünya dinleri için de
durum budur. Ancak Şamanlıkta eski ile yeninin bileşimi daha belirgindir.
Yeni inanç, eskiyi ortadan kaldırma yoluna gitmez. Eskiye eklemeler yapar.
Bu yüzden Şamanlık, Gök
tanrı anlayışına dokunmaz. Eliade, Ulu Tanrı söz
konusu olduğu zaman Şamanlığın sırıttığını söyler. Müslümanlıkla Göktanrı
dini arasında, ilginç kimi ortak noktalar bulunur. Göksel Tanrı, Allah'ı
karşılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder