Bu Blogda Ara

12 Ekim 2019 Cumartesi

Albastı / Alkarısı



Albastı / Alkarısı 


“Albastı, alkarısı”, kötü habis bir yaratık ile münasebet kurulan bir lohusa (kadın) hastalığı olup lohusaya ve bebeğe musallat olabilir. Bu konuda hem albastının şekli, cismi ile ilgili olarak onun bir hayvan gibi olduğu ile ilgili inanışlar olduğu gibi bir de ondan korunmak için hayvanlardan yararlanılarak oluşturulan birtakım inanışlar vardır. Onun cismiyle ilgili olarak Konya’da anlatıldığına göre albastı, alkarısı keçiye benzermiş, kedi büyüklüğünde olurmuş. İnsanların üstüne çöker, onları boğmaya kalkışırmış. Gün ışığını görünce kımıldayamadığı için yakalanabilirmiş, yemin ettirip emri altında köle gibi kullananlar olurmuş onu (Boratav 1984: 79).

Kırgız ve Kazak Türklerinin inançları arasında da önemli yer tutan ve biri “karabastı” diğeri de “sarıbastı” olmak üzere iki türde nitelendirilen albastılardan sarısı, özellikler itibarıyla, Of yöresindeki albastıyla daha çok benzeşir ve bazen sarışın bir kadın, bazen de kedi veya tilki kılığına girerek lohusalara musallat olduğuna, onların ciğerlerini aldıktan sonra götürüp suya attığına inanılır (Çelik 2000: 249). Aladağ Yörüklerinin inancına göre alkarısı bir kuş gibidir. Eve her yerden girebilir. Lohusanın üzerine çullanır, elinde bir boncuğu vardır. Lohusa su kaplarını açık bırakmış ise alkarısı eve giremez. Alkarısının attığı boncuk lohusaya yalvarmaya başlar. Alkarısından korunmak için “Alalar” denilen ocaklı kadınlara gidilir (Kalafat 2004: 34- 37).

Al basmasından korunmak için Erzurum’da beşiğe at kulağı asılır. Anne ve çocuk yalnız bırakılmaz. Eğer yalnız bırakılmaları icap ediyorsa lohusa ile çocuğun yastıklarının altına at yuları konur (Başar 1972: 92).

Çocuk henüz kırkını bitirmeden yalnız bırakılmaz, mecburiyette kalınırsa odasında bir küçük köpek bulundurulur (Akçiçek 1997: 86). 


Al basmasını önlemek için çocuğun kundağının içine nazarlık (mavi boncuk), tavuğun çatal kemiği, deniz midyesi kabuğu, çatal iğne ve kırmızı bez parçası konulur ve kırk gün süreyle bekletilir (Uslu 2004: 93).

 Hastanın yatağının başucuna al bir bez sarılır, göğsü üzerine de güvercin konulursa albasmasının önleneceğine inanılır (Sarıaslan 1995: 88). Lohusayı al basmaması için odada kaz öttürülür veya dolaştırılır. Çocuğun yanında eşek anırttırılır (Mear 1992: 44).

 Al basmasın diye lohusa evine köpek bırakılmaz. Yeni doğurmuş köpeğin kırkının lohusayı basacağına inanılır. Lohusa böyle köpeği görürse çocuğunu o hayvanın üzerine bastırır (Akçiçek 1997: 86). Hatay’da kırklı çocuğun yanına kedi, köpek sokulmaz. (Kalaycıoğlu 2001: 136).


 Albasması hastalığından kurtulmak için albasanın odasındaki beşiğin yanına köpek bağlanır. 


Albasanın yatağının üzerine arpa dökülerek al at çekilir. At arpayı yerse, albasması olmadığına, at arpayı yemez ve kişnerse al hastalığı bulunduğuna kanaat getirilir. Albasan hastanın yatağının üzerine erkek at çekilir. At, konmuş olan arpayı yer ve kişneyecek olursa lohusanın kurtulacağına inanılır. Albasan lohusanın üzerine erkek at götürülerek önüne arpa tutulur. Atın ağzından sarı su gelirse lohusayı albastığına ve kurtuluş olmadığına hükmedilir (Başar 1972: 93- 94).

Al basan gelin, dört yol ortasında köpek gibi ulur (Akçiçek 1997: 86).

 Erzurum ve Erzincan çevresinde alkarısı lohusa kadınlara değil, ahırda yatan atlara musallat olurmuş. Gece ahıra girip atların yelelerini örtmekten hoşlanırmış (Kalafat 2006: 34)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...