Bu Blogda Ara

1 Kasım 2019 Cuma

Kurt adamlar

kurtadam-banner-700

                      Kurt adamlar

Dikkat: Isırır!
Fantastik dünyanın en güçlü karakterlerinden biri de kurtadamlar. Ancak bu ilginç masal karamanları nedense hep vampirlerin masasında fasulyeden sayılır. Oysa ki şekil değiştiricilerin dünyası da en vampirler kadar karanlık ve çekici.
kurtadamlar-yazisi-01
Kurtadamlar 1950’lerden beri Hollywood’un gözdelerinden.
Kurtadamlar fantastik dünyanın ve masalların her daim gözde karakterlerinden biri olageldi. Ancak bu güçlü, ayın büyüsüne bağlı ve vahşi karakterler her nedense hep ikinci plana atıldı ve vampir sofrasında kurt kuzu oldu. Nedeni bilinmez ama belki ayda bir mebzul miktarda tüylenmeleri seksapellerini biraz olsun azaltmıştır. Ancak son zamanlarda şekil değiştiricilere olan ilginin arttığını ve hayatımıza epey bir yakışıklı kurtadamın katıldığını söylemek de mümkün. (Lütfen fantastik dünyayla dalga geçmek isteyen arkadaşlar bu vampirlerden kurtlara geçiş sürecini nekrofiliden zoofiliye geçiş olarak tanımlamaya kalkmasınlar, o espri çoktan yapıldı.)
Hikayeye en başından başlayalım ve biraz da ortalıktaki terminoloji dağınıklığını toplayayım. Kurtadamlar epey uzun zamandan beri halk söylencelerinin bir parçası. İngilizce kurtadam anlamında werewolf veya lykanthrope adlarıyla anılıyorlar. Lyknthrope özellikle önemli çünkü son dönem Türkçe’ye çevrilen fantastik edebiyat kitaplarında likantropi olarak kullanılmaya başlandı. Kelimenin kökeni Latince, kurt anlamına gelen lukoi ile insan anlamına gelen anthrōpos’un birleşmesinden müteşekkil. (Evet -leb demeden leblebiyi anlayan arkadaşlar el kaldırsın-, antropoloji de insanbilimi demek.) Bir de klinik likantropi var ki bu son derece ender görünen psikiyatrik sendromda, hasta bir kurt şekline bürünebileceğine inanıyor. Özellikle son dönem fantastik edebiyat öykülerinde tüm şekil değiştiriciler için likantrop denmeye başladığını da ekleyelim.
Kurtadamlar şekil değiştiricilerin (shape shifter/therianthrope) en bilinen grubu. Şekil değiştiriciler mitolojide eskiden beri varlar, hatta kadim mağara çizimlerinde bile (Örneğin İ.Ö 13. Yüzyıl civarına tarihlenen Trois Frères mağarasındaki Büyücü çizimi gibi) görülebiliyorlar. Kuş, tilki, panter gibi pek çok hayvana dönüşebilen şekil değiştiriciler daha çok büyücülerden çıkıyor. Aslında şekil değiştirici olmanın iki yolu var, ya büyücü olacaksınız ya da bir cadı tarafından ailenizin üzerine şifa bulmaz bir lanet salınmış olacak. Bir üçüncü yol ise bulaşıcı şekil değiştiricilik. Buna daha rahat anlaşılır bir şekilde “Isırıldın mı bittin!” de diyebiliriz. İşte burada kurtadamlar, fare adamlar gibi arkadaşlar devreye giriyor.   
kurtadamlar-yazisi-02
Jean Cocteau’nun Güzel ve Çirkin’inden bir sahne.
Büyü yoluyla şekil değiştirmek Amerikan yerlilerinden (skin-walker) Anadolu halklarına kadar pek çok kültürün masallarında yer alsa da kurtadamlık müessesi daha çok bir Avrupa icadı. Her ne kadar diğer hayvanların suretine bürünebilmek genelde kötü büyücülere atfedilen bir yetenek de olsa, aynı zamanda Hristiyan ermişlerine de bahşedilmiş bir lütuftu. İsterseniz yetkili bir ağızdan teyit edelim: “Omnes angeli, boni et Mali, ex virtute naturali habent potestatem transmutandi corpora nostra.” (İyi ya da kötü tüm meleklerin vücutlarını değiştirebilme yetenekleri vardır,) St. Thomas Aquinas. Kurtadamlara erken dönem Avrupa vakayinamelerinde de rastlamak mümkün. Herodot, Tarih’inde, Orta Asya’da yaşayan Scythia kabilesinin her dokuz yılda bir kurtlara dönüştüğünü aktarır. Grek mitolojisinde zalim Arcadia Kralı Lycaon’un Zeus’u test etmeyi denediği öykü ise kurtadam efsanesinin doğuşu sayılabiir. Lycaon zalimdir zalim olmasına ama biraz eserekli bir kraldır. Zeus’un ölümlü olmadığına kani olur ve bunu kanıtlamak için Tanrı’ya insan eti yedirmeye kalkar. Zeus durumu farkeder. Bir de üstüne uykusunda Zeus’u öldürmeye kalkınca kaçınılmaz olan gerçekleşir ve lanetlenir. Zeus, Lycaon’un 50 oğlunu yıldırımlarla öldürür ve Lycaon’u da bir kurda dönüştürür. Kıssadan hisse Tanrılarla oyun oynamaya kalkışmamak lazım, insan kendini bir anda evcil hayvan olarak bulabilir.
Romalı şair Ovid’in İ.S 8. yüzyılda bitirdiği ve dünya ahvalini yaratılıştan Jül Sezar’ın ölümüne dek toplam 15 kitapta anlattığı şiiri Metamorphoses’da da (Metamorfoz) Arcadia ormanlarında insanların kurt suretine bürünüp özgürce koştukları anlatılır. Bu kitap Latin edebiyatının altın çağında yazılmış bir şaheser olarak kabul ediliyor.
Kısacası, kurtadamlar ilkçağlarda kendilerine has bir öyküye sahipler. Ancak Ortaçağ Avrupası’na geldiğimizde durum değişiyor ve kurtadamlar vampir inancının bir parçası haline geliyor. İşler tam dab u noktada karışıyor ve tüm mitoloji birbirine giriyor. Örneğin Grekler bir kurtadamın cesedi parçalanmazsa savaş alanlarında ölmek üzere olan askerlerin kanını içen vampirler olarak hayata geri geleceğine inanıyorlar. Almanya, Polonya ve Fransa’nın dağlık bölgelerinde ise ölümcül bir günahla ölenlerin kan içici bir kurt olarak geri geleceğine inanılıyor. Bu vampirimsi kurt adamlar gün ışığında insan gibi görünüyorlar. Bulgaristan, Slovakya ve Sırbistan’da ise vampirler ve kurtadamlar toplu olarak Vulkodlak adı ile anılıyor. Macar ve Balkan mitolojilerinde ise kurtadamların ayışığında kurda dönüşen vampir cadılar olduğu söyleniyor. Aynı dönemde Baltık ülkelerinde, özellikle de Estonya’da cadı avları kurtadam avlarıyla birleştiriliyor ve sanıklar hem cadı hem de kurtadam olmakla suçlanıyordu.
kurtadamlar-yazisi-03
Angela Carter’ın The Company of The Wolves kitabının sinema uyarlaması DVD olarak kolaylıkla bulunabiliyor.
Hal böyle olunca, bir kurtadam edebiyatının doğması da kaçınılmazdı tabii. Biscavret gibi Ortaçağ romanlarında kurtadamlar daha çok kötü büyünün kurbanları olarak görünüyor. Birçok masalda ise Şeytan’ın karanlık ordusunun bir parçası olarak varlar. Bu durum, daha sonraki kurgularda da kendini gösteriyor. Örneğin 1839 tarihli Marryat’ın The Phantom Ship (Hayalet Gemi) isimli romanında açlığıyla başa çıkamayıp seri cinayetler işleyen bir femme fatale karakter görüyoruz. Kırmızı Başlıklı Kız’daki kurdu da anmadan geçemeyiz elbette.
19. yüzyıl, bildiğimiz kurtadam mitlerinin dolaşıma girdiği zaman dilimi. 1838’da basılan Sutherland Menzies’in Hugues, The Wer-Wolf (Kurtadam Hugues) ve 1847 tarihli G. W. M. Reynolds’ın Wagner the Wehr-Wolf (Kurtadam Wagner) adlı kitapları lanetlenerek ilk dolunayda kurda dönüşen bildiğimiz kurtadamların öncülleri oluyor. Bu dönemin diğer kurtadam öykülerinin arasında Alaxendre Dumas’nın 1857 bandrollü The Wolf-Leader (Kurt Önder) ve Erckmann-Chatrian’ın Hugues-le-Loup (Sürünün Hugues’u) da var.
kurtadamlar-yazisi-04
Tam bir fantazi ürün olarak Frankenstein ve Kurtadam filmine de bakmak gerekebilir.
Yirminci yüzyıla geldiğimizde ise pıtrak gibi kurtadam öyküleri çıkmaya başlıyor. Bunun sebeplerinden biri de vampir öykülerinin popülerleşmesi ve bu öykülerin önemli yan karakterlerinden biri olarak kurtadamların seçilmesi. 1920’lerden 50’lere kadar Weird Tales (Tuhaf Öyküler)’de birçok kurtadam öyküsü yayınlanıyor. Yirminci yüzyılın en tanınmış kurtadam romanı ise 1933 tarihinde basılan Guy Endore’un The Werewolf of Paris’i (Paris’li Kurtadam). Bu kitap kurtadam edebiyatının Dracula’sı sayılıyor. Kitap, 1961’de Hammer Film tarafından Kurtadam’ın Laneti adıyla sinemaya da uyarlandı. Bu nadide tüy yumağı kitap, henüz dilimize çevrilmiş değil. Umalım ki fantastik edebiyatın yükselen satış grafiği bu klasiğin de çevrilmesine önayak olsun. Hemen ekleyelim, 1979 tarihli Angela Carter’ın The Company of The Wolves (Kurtların Yoldaşlığı) da özlemle Türkçe’de okumayı beklediğimiz kitaplardan bir diğeri. Kırmızı Başlıklı Kız’ı bir de bu haliyle okumanın tadına doyulmaz olur kanaatindeyiz. 
Hammer’ın prodüksiyonun ardından kurtadamlar popüler kültürün sevilen imgeleri arasına girdi. Jack Nicholson, Anthony Hopkins, Benicio Del Toro gibi ünlü oyuncularla çekilen filmlerden tutun da, Dr. Who gibi efsanevi tv dizilerine kadar pek çok önemli işte yer aldılar. Öte yandan fantastik edebiyatta da gidişat bundan farklı olmadı. Neredeyse her vampir serisinde güçlü bir kurtadam sürüsü ile karşılaşıyoruz. Kurtadamlar, ilk sahneye çıktıkları günden bu yana epey palazlandı da. Tek başına, lanetlenmiş ve ay çıktığında kendini kaybeden kurtadamlardan, sürü hiyerarşisi içinde soğuk iktidar hesapları yapan, dönüşümünü kontrol etmeyi öğrenmiş, güçlerini iyice bilemiş kurtadamlarla tanıştık. Kısacası fantastik okuru kurtadamın zeki, çevik ve ahlaklısını pek sevdi.
kurtadamlar-yazisi-05
Ayın Çağırdıkları, Epsilon, Şubat 2010. Çeviren: Aslı Tümerkan, 383 syf, ISBN: 978-9944-82-245-0
Türkçe yayımlanan kitaplar arasında kurtadamların başrolü oynadığı pek örnek yok. Ancak yeni yeni yükselen ilgi sayesinde kurtadam öyküleri de basılmaya başlanıyor. İlk örneklerden biri ise Şubat 2010’da Epsilon Yayınları tarafından basılan Patricia Briggs’in Ayın Çağırdıkları isimli romanı. Oldukça geniş bir şekil değiştirici kadrosuna sahip olan roman, akıcı dili ve kolay okunur kurgusuyla fantastik edebiyat meraklılarına hoşça vakit geçirtebilecek bir örnek. Ancak bu edebiyat türünün sıradışı örneklerinden biri olduğunu söylemek zor. Ne Anita Blake serisinin kıvraklığına ne de bir Anne Rice veya Marion Zimmer Bradley derinliğine sahip. Yine de şekil değiştiricileri başkahramanı yaptığı için, teknik puanlarını düşük tutsak da artistik puanlarını yükseltiyoruz ve  ön elemeyi geçmesine izin veriyoruz. Umalım ki, yakın dönemde daha pek çok şekil değiştirici öyküsü yayımlansın ve bu niş alanda da bir külliyat sahibi olabilelim.

Yazan: Damla ÖzlüerNot: Bu yazı ilk olarak Agos Kirk (Kitap) ekinde yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bozkurt

  Sivas Cer Atelyesi’nde 1939 - 1953 yılları arasında demiryolu araçlarının sadece bakım ve onarımları yapılır. Kuruluşundan tam 14 yıl sonr...